Önsöz
Birlik Güç Yaratır
Kızlı Erkekli-Alkollü
Ekip Yönetimi
"Üst Birlik" Gerekir
Facebook
Halkımızın Yapısı
Dağlardaki Siperler

"Üst Birlik" Gerekir


ANA SAYFA


03 Ekim 2012
"ÜST BİRLİK" GEREKİR

2012 yaz tatili bitiminde Ankara'ya döneli iki haftayı geçmişti. Bu uzun zaman içerisinde sitede kendi yazdığım kayda değer bir yazı yayınlamamıştım. Yazmayı bugünden yarına öteleyip duruyordum.

Bugün öğlenden sonra kişisel işlerimle uğraşırken bir ara beynimde o tanıdık tok, biraz pürüzlü, sevecen, babacan sesi duyar gibi oldum. Dikkatimi beynime verebilmek için gözlerimi kapatıp bilgisayardan ve dış dünyadan arındım. Evet, yanılmıyordum, Ardıç Dede'ydi bana seslenen. Şöyle diyordu:
-Ne o Ali, köydeyken siteye köyden haberler ya da başka içerikli yazılar, fotoğraflar ekliyordun. Ne oldu da yeni eklemeler yapmıyorsun?

Onun bu ilgisine memnun olduğumu belli eden bir ses tonuyla:
-Gözünden hiçbir şey kaçmıyor Ardıç Dede. İlgin için teşekkür ederim. Nedenini bilmiyorum, tembellik işte. Aynı şeyleri tekrarlamak istemiyorum belki de.
-Aynı şeyler dediğin köydeki sosyal sorunlar, Dünya Kırıntılılar Birliği ya da diğer tanımlamayla Üst Birlik, çöp-su-yol sorunları gibi konular değil mi? Bunları gereğinden fazla tekrarlamış sayılmazsın. Çünkü her bir konu kendi içerisinde varlığını, canlılığını koruyor; çözüm sağlanıncaya kadar tekrarlanmak zorunda. Öyle değil mi?

-Şey... Ne desem bilmiyorum ki... Yani... Gerçekten de bazılarının söylediği gibi Dünya Kırıntılılar Birliği ya da diğer adıyla Üst Birlik konusunda hayal dünyasında mı yaşıyorum acaba diye kaygılanmıyor değilim.
-Hayal olsa ne yazar? Tüm yenilikler, gelişmişlikler hayallerle şekillenir, gelişir.

-Elbette öyle... Öyle de... Söyler misin, sence köy yönetimde bir Üst Birlik gerekli mi? Yoksa ben olayı gereksiz yere abartıyor muyum?
-Ne abartması? Elbette gerekli. Senin de sık sık değindiğin gibi Kırıntı, hızla büyüyor. Su, çöp, sosyal ve benzer konularda zaman zaman sorunlar yaşanıyor. Köy büyüdükçe sorunlar daha da artacak, çözümü zorlaşacak.

-Sorunları biliyorum tabi Ardıç Dede; ama bir de senin ağzından duymayı isterim.
-Memnuniyetle Ali. İlk akla gelenleri sırayla ele alalım öyleyse:

*Su sorunu: Şu anda yayla tarafından gelen borular bile neredeyse yetersizleşti. Sık sık arıza veriyor, borular tıkanıyor, patlıyor. Sular bazı mahallelerde her gün kesiliyor. Kesilmese bile evlere eşit dağılım yok. Kimi evlerde basınçla akarken, bir kısmında damla damla akmasına razı insanlar. Su hattında arızalar olduğunda vatandaşlar kişisel çözüm yani onarım peşine düşüyor. Böylece sürekli bir gerilim yaşanıyor. Tatile stresini atmaya gelen insanlar, farkına varmadan yeni stresler yüklenerek köyden ayrılıyorlar. Neden böyle olsun ki?

*Yol Sorunu: Burada adını koymasak bile şu ya da bu nedenlerle Konaklı-Kırıntı arasındaki asfaltın tüm başvurulara karşın hâlâ yenilenmemiş ya da onarılmamış olması düşündürücüdür. Çağımızda çok basit olan bu sorun neden çözülememektedir? Sorunun nedeni, seçimlerde verilen oyların rengi değil, Kırıntı'da güç birliğinin sağlanamamasıdır. Peki neden sağlanamıyor?

*Mezar Sorunu: Bu soruna iki başlıkta yer verebiliriz:
Birincisi; kışın mezar eşmenin zorluğu, hazır mezarlar gibi yeni önlemler alınmasının gerekliliği...
İkincisi, yaşayan kişilerin kendilerine, yetmezmiş gibi yakınlarına şimdiden mezar hazırlatması, haksız yer işgalleri, bunlara karşı bugün üstü örtük duyulan tepkilerin yarın açığa çıkması, sürtüşmelerin belki de kavgaların çıkma olasılığı... (Bu konuya başka bir yazıda yer verilecektir.)

*Çöp Sorunu: Bu sorun üç başlıkta ele alınabilir.
Birincisi; doğaya atılan çöp sorunu. Eğlence veya piknik sonraları Bostanlar gibi en göz önündeki yerlerde bile çöpler bırakılabiliyor.
İkincisi; derelere atılan çöp sorunu. Konaklı köylüleri bol yağmurlardan, sellerden sonra kendi arazilerindeki derelerin çalılarına takılan poşet ya da başka atıklardan bıkıp usanmışlar.
Üçüncüsü; çöpün köy dışına taşınması sorunu. En son örnek: 2012 Temmuz'unda muhtarlıkta yapılan bir toplantıda çöp taşımak için traktör tutulmasına karar verildiği hâlde uygulamaya geçilememiştir. Neden?
(Not: Facebook'ta duyarlı gençlerimiz çöp sorununu bir ara tartışmaya açtılar. Biraz daha üzerlerine giderlerse kalıcı çözümler üretebileceklerine inanıyorum.)

*Köydeki Sahipsiz Hayvanlar: Köyümüzdeki hayvanlar, özellikle kışın köyde kalan halkımıza hem şenliktir, hem de koruma görevlileridir ayıya, kurda, yabana karşı. Kışın köyde kalan halkımız, sahipsiz onlarca, belki yüzlerce kediyi, köpeği beslemekte zorlanmaktadırlar. Geçen kış, duyarlı gençlerimiz, dayanışma örneği sergileyerek hayvanların beslenmesi doğrultusunda güzel işler başardılar. Belki bu kış da benzer çalışmalar yapacaklar; yapsınlar da... Ancak esas olan, konuya köy yöneticilerinin el atmalarıdır.

*Ortak Kararlar Alınmadan Yapılan Ortak İşler ve Aksak Sonuçlar: Buna iki örnek verebiliriz:
Birincisi; Doruktepe Parkı'nın çam diplerinin özelleştirilmiş olması. Ortaklaşa ve ayrıntılarıyla düşünülseydi, çam dipleri kişiler için özelleştirilmesine gerek kalmadan piknik için yine elverişli hâle getirilebilirdi.
İkincisi; Nahır Meydanı'na yapılan Atatürk Parkı. Yine ortaklaşa ve ayrıntılarıyla ele alınsaydı belki de daha yalın, daha işe yarar, herkesin dinlenmesine yeterli ve yerleşim itibariyle bu kadar yüksek olmayan yeşillikli, çiçeklikli, kıvrımlı yollu, banklı, bir park yapılabilirdi.
(Eleştirim, bu çalışmaları başaran dernek başkanları Hüseyin Mercan ve İbrahim Gündoğan'a değil. Onlara emeklerinden dolayı minnet borçluyuz, teşekkür ederiz. Eleştirim, genel olarak hepimize. Neden ortak kararlar alabilecek bir yapı oluşturamıyor, daha az hatalı işlere imza atamıyoruz?)

*Kışın Mahalle Yollarının Kapalı Kalması Sorunu: Kışın çoğumuz gidemesek de gelemesek de, şiirdeki gibi o köy bizim köyümüzdür. Üç beş aylık yoğun kış süresince köyde ancak 25-30 hane kalmaktadır. Bu insanlar, güç koşullarda Kırıntı'nın gönüllü ve doğal bekçiliğini yapmaktadırlar. Ne var ki, lapa lapa yağan karlar üst üste yığıldığında mahalle yolları kapanmakta; sağlık, beslenme, komşu görüşmeleri gibi gereksinimleri karşılamak zorlaşmaktadır. Kışın köy yollarının açılması için yol açıcı makine almak gerekmektedir. Peki bu nasıl sağlanacaktır?

*Kırıntı'da oldukça fazla sayıda yaşlı insanımız bulunmaktadır. Bu insanlar yazın dolup boşalan köyde cıvıl cıvıl kalabalığın birer parçası gibi görünseler de aslında birçoğu kendi dünyalarında yapayalnızdırlar. Belki üç beş günlüğüne gelen yakınlarıyla hoşça zaman geçiriyor olsalar da sonrasında yine yalnız kalmakta, sessiz dünyalarının mahkûmları olmaktadırlar. Yaşlı insanlarımızın bakımları, son yıllarını daha mutlu geçirebilmeleri için köye huzur evi yapmak gibi (ya da daha başka) önlemler alınamaz mı?
(Köyde huzur evinin gerekliliğini vurgulayan bir öykü: "A.A. Yazılar + Karma Yazılarım + Köyde Huzur Evi"

*Yanıtlanması Gereken Birkaç Basit Soru: Kırıntı büyük ve güçlü bir köydür, buna kuşku yoktur. Ancak, şu basit soruların yanıtları yazılı kayıt biçiminde muhtarlıkta ya da dernek başkanlarında net olarak var mıdır?
-Köy tam olarak kaç hanedir?
-Kışın her mahallede sabit kalan hane sayısı kaçtır?
-Yazın tahmin olarak köye kaç insanımız giriş çıkış yapmaktadır?
-Milli Emlak'tan alınan yerlerle kaç ev yapılacaktır? Muhtar ya da dernek başkanları bu konuda sayısal bilgiye sahip midir?
-Muhtarımız ya da sivil toplum örgütleri yöneticilerimiz, arazimizdeki maden araştırma şirketine araştırma izni olup olmadığını sormuş, en azından bir fotokopisini almış mıdır? Çalışmaları yakından izliyorlar mı?
-Kırıntı arazisine iki göletin yapılacağı kesinleşmiştir. Yöneticilerin göletlerin nereye, ne zaman, hangi amaçla yapılacağı hakkında bilgileri var mıdır?
Büyük ve güçlü bir köyün yöneticilerinin bu ve benzeri sorularının yanıtlarını bilmeleri gerekmiyor mu?

*Bekçi, Korucu veya Usta Kapsamlı Bir Görevli Tutulması: Muhtarlık bünyesinde maaşlı özel bir görevli tutulabilir. Bu görevliye şöyle görevler verilebilir:
-Köylüye duyurulacak anonsları düzgün bir dille yapmak.
-Boru patlaması arızalarını onarmak, depo temizlenmesi gibi çalışmaları yapmak. Böylece arızalar tek ve ustalaşmış biri tarafından yapılmış olur. Halkımız da çıkan arızaları nasıl yaptıracağının şaşkınlığından kurtulur.
-Suların kullanımını izlemek, bahçelere hortum atarak komşularının su hakkını gasp edenleri saptamak, muhtara bildirmek.
-Şenliklerde muhtarlığı temsil ederek halkla ilişkiler kurmak.
-Gerektiğinde köy içinde ya da yakın çevrede güvenlik kontrol amaçlı geziler, gözlemler yapmak.
Görevler, azaltılabilir, çoğaltılabilir, çeşitlendirilebilir. Maaşı, oluşturulacak güçlü bir köy bütçesinden ödenir.

Ardıç Dede öylesine seri ve güzel konuşmuştu ki, sözünü kesmeye cesaret edememiş, tüm dikkatimle onu dinlemiştim.
Yaşlı kuru ardıç, açıklamalarını şöyle bitirdi:
-Kırıntı Köyü'nü daha bilinçle ve güç birliğiyle yönetebilmek için Dünya Kırıntılılar Birliği ya da Üst Birlik gerekli mi diye sormuştun Ali. Yanıt ortada değil mi? Muhtarlık ve dernekler arasında iletişim kopukluğunu giderecek, dört bir yana savrulmuş köylülerimiz arasında bağlantılar kurulmasını, ortak kararlar alınmasını, işbirliği içinde uygulamalar yapılmasını, güçlü bir bütçe oluşturulmasını sağlayacak bir Üst Birlik gerekli. Şakası, lafı cimi yok, hem de çok gerekli.

Rahatlamıştım. Bizim köylülerle her yan yana gelişimde Üst Birlik için açıklamalar yapmaktan boğazım kurumuştu. Ama en kötüsü, gereksiz ve hayali bir konuyla insanları sıktım mı, bıktırdım mı kaygısına kapılıyordum. Ardıç Dede, Üst Birlik çalışmasını gerekli görüyorsa doğru bir yolda ilerliyorum demekti. Minnettar bir sesle beynimdeki Ardıç Dede'ye seslendim:

-Sohbetimizi yazıya dökerek sitede yayınlasam mı ki? Ama bazıları, 'Amaan, yeter artık, yine mi Dünya Kırıntılılar Birliği derler mi?" diye kaygılanmıyorum değil.

Ardıç Dede"nin sevecen ama kararlı sesi beynimde bir kez daha yankılandı.
-Ne saçma bir kaygı! Kim ne derse desin? Yanlış ya da kendi çıkarına bir iş yapmıyorsun ki? Oturmuş kafa patlatmış, işlerini ötelemişsin; çok sevdiğin halkın için bir takım projeler sunuyorsun; bir de kaygı mı duyacaksın yani? Yok daha neler? Yaz. Bu konuyu tekrar tekrar yaz. Birilerinin beyninde minicik de olsa soru işaretleri oluşsa kârdır diye düşün. Belki birileri etkilenir, sohbetimizi sadece okumakla kalmaz, belki Konuk Defteri üzerinden konuya ilişkin olumlu ya da olumsuz yorumlarını da yazarlar.

Ne diyebilirdim. Hemen kolları sıvadım, geçtim klavye başına ve yazdım Ardıç Dede ile sohbetimizi. Bu tümceyi okuduğunuza göre tüm yazıyı bitirdiniz demektir? Ee, siz ne düşünüyorsunuz bu konuda. Olumlu ya da olumsuz eleştirilerinizi yazarsanız taşın altına hep birlikte elimizi koymuş oluruz. İri ve diri olma yolunda beraber yürürüz. İleride Üst Birlik kurma başarımızı yorumlarken "Beraber yürüdük biz bu yollarda" diyebiliriz. Hep birileri yürüyecek değil ya; bir de biz beraber yürüyelim, ne dersiniz?

Sevgiler, saygılar.

Ali Aydoğan - Ankara - 03 Ekim 2012