Anasayfa
1-Ali Kaya
2-Gülname Kaya
3-Gülsüm Aydoğan
4-Yeter Bakar
5-Selfinaz Şahintaş
6-Emine Öztürk
7-Alibey Bakar
8-Hanım Bal
9-Bektaş Bal
10-Gülaştı Aydoğan
11-Fadime Aydoğan
12-Gülüzar-Hüseyin
13-Nazime Aydın
14-Gülseren Öztürk

3-Gülsüm Aydoğan


ANASAYFA

İÇİNDEKİLER
1-Garaburga Ziyareti - 8 Ağustos 2010
2-Hona Gitme - 8 Ağustos 2010
3-Cilveleşme - 8 Ağustos 2010
4-Ayı Bize Değmemiş - 8 Ağustos 2010

sozden-yaziya-foto-_gulsum.jpg

sozdenyaziya-ince-cubuk.jpg

4. Öykü - 8 Ağustos 2010
AYI BİZE DEĞMEMİŞ

Gülhanım bacım hala geldi ki, Esme dedi Güssün'ü bir gece been ver de yanımda yatsın, tarlayı sıvaracam, dedi. Galhtıh gettik tarlıya. Armudun dibine dastar attıh, bi de ince yorgan vardı.

Ben yattım. Gülhanım bacım tarlayı sulamıya başladı. Derken o da yoruldu. Tarlayı gavar edip dinlenmek için yanıma gelip yattı. Sonra gidip gavarı değiştirdi. Sonra gine yattı. Neyise sonunda ikimiz birden uyumuşuk.

Sabah ışırken uyandık. Bir de bahtık ki yanımızda lök lök ayı izi var. Çamurda gocaman izleri vardı. Bata çıha geçmiş. Dırnaklarının izi vardı. Gülhanım bacım dedi ki:

-Güssün verecek sadakamız varımış. Bahsana az kalsın ocaamız batacaamış. Ayı bize değmemiş de yanımızdan geçmiş.
***

3. Öykü - 8 Ağustos 2010
CİLVELEŞME

Tarlalara giderdik. Delikanlılar peşimiz sıra bağ bağlardı. Bize hava atarlardı. Ekinin altına diken gorduk. Ellerini daldırıp ekini alırken ellerine diken gahılırdı. Gızarlardı. Gızarak bizi govalarlardı. Gaçardık. Gaçarken geriye döner unnara türkü söylerdik.

Tallada buldum kese
Beni verdiler pise
Al gönül gabil eyle
Bir avuç torpağısa

Goya unnarı beğenmirik. Bu sefer daha çok gızıp govalarlardı. Sora gülüşürdük. Beyle beyle zaman geçirirdik.

***
2. Öykü - 8 Ağustos 2010
HONA GİTME

İmece olur hona giderdik. Üç kişi tarlanın bir yanından, üç kişi diğer yanından biçmeye başlayarak yarışmaya girerdik. Hangisi ileri gider de honu başa çıkarsa bu sefer derdik ki:

-Honcu hona gaçtı.
Yandaki yana gaçtı
Pöçükçü pöçüğe gaçtı.
Ortadakinin tebdili şaştı, der uykurur, gülüşürdük.

***

1. Öykü - 8 Ağustos 2010
GARABURGA ZEYRATI

Garaburgaya giderdik. Önce esgükleri görerdik. Geyinir, guşanır yola dönerdik. Nişanlılar, şimdiki gibi ayan beyan ortada dolaşamazdı. Issız yerlerden, gaçak göçek garaburgaya çıkardık. Böyüklerin gördüğü yerde duramazdık. Daşların arkasına otururduk.

Analar, babalar gurbanları keserdi. Ocaklar yapılırdı. Sacıyak kurulurdu. Ataşlar yakılırdı. Davardan gurbannıklar alınırdı. Kesilirdi. Et pişerken ortalığı kokular sarardı. Pişen etlerden gençlerle nişanlılara gönderilirdi. Yoğurt, helva da götürülürdü.

Aşşada galan galırdı, İsteyen Garaburga'nın tepesine çıkardı. Kimileri adak adarlardı. Kimi gurbetten gocam gelsin, kimi şu dileğim olsun diyordu. Kimi ayağı yalınayak giderdi. Ta Garaburga'nın tepesine. Ben de çıplak ayamınan Garaburga'nın tepesine çıktıydım. Ayamız acımasına gatlanırdık. Zeyrata ancah beyle çıkarsak dileğimiz gabil olurdu.

Zeyrata çıkardık. Lokma götürenler birbirine lohma verirdi zeyratın üstünde. Abdal Dede'ye bahıydık. Çorağan dereye bahardık. Sora ötedeki zeyrata geçerdik. Her taraf böyüklü güççüklü daş doluydu. Güle söyliye daşların arasından giderdik. Kimileri türkü çağırırdı, kimi uykururdu, kimi duazimem söylerdi. Undan sonra aynı neşeyle geri dönerdik. Çıplak ayahla gidenler, geri dönerken çaruhlarını geyerdi. Aşuun Paarı'na inerdik ki gurbanlar bişmiş, her işler olmuş. Goya biz yorgun oluyduk. Urda duranlar sofrayı gurarlardı, dağdan inenleri doyururlardı. Sonra herkes öteki barhanaları gezmeye başlardı.

Ahşam olunca geri dönülüydü. Yayladan o akşam köye göçülüydü. O zaman Aşuun Paarı'na öküz arabası çıhmidi. Yürümekten başga çaremiz yohtu. Kelle paçaları, kabı kaşuğu sepetlere doldururduh. Çeküz-Çanakçı yaylasından geçip Paltuçuhur'dan inip köye giderdik.

U gece yaylada meydanda ataş yakıp oynanırdı. Hebip ağa, Hasbal, dayımların Mıstafası kemençe çalıp, türkü söyleyip milleti oynatırlardı. Karşılıklı türküler söylenirdi:

Yamada kendirim var.
Gız senin ne derdin var?
Sen ah ettin, ben duydum.
Sende ayruluh derdi var.

Yaylacılar, sabah erkenden arabalarınan gelirlerdi. Yaylada heç bişey, çöp bile bırakılmazdı.

Gülsüm AYDOĞAN

karadoruk-aa@hotmail.com