| 
| 
  |  
| 
Solmaz Günel arkadaşımızın son yolculuğunu hissederek ölümünden birkaç hafta önce yazdığı son şiiri.
 
  
 
 
 21 oCAK 2015
 FARK EDER Mİ?
 
 Fark eder mi Kelkit Torul Şiranlı
 Havası aynıdır kültürü aynı
 Şebin Karaysar’la bu Alucra’yı
 Nasıl unuturuz hep bizim eller
 Şimdi bölük bölük kardır oralar
 Dağlar geçit vermez zordur oralar
 Islık çalar tipisiyle rüzgarlar
 Bahar gelsin köyümüze gidelim
 Gurbetciyiz sılamızı özleriz
 Sevgisini içimizde gizleriz
 Yaylasına çıkar türkü söyleriz
 Ne güzeldir bizim eller ne güzel
 Solmaz’ım da dokun sazın teline
 Köylerimiz dönmüş allı geline
 Gurban olam kuşburnusu gülüne
 Çok güzeldir bizim eller çok güzel
 
 Ozan Solmaz GÜNEL / ANKARA
 
 -----------------------------------------------
 
 22 Mart 2012
 KEYVANIYLA  BİR  GEZİNTİ
 
 Sabah kalkıp karar verdik sırt çantasını aldık
 Hayırlısı diyerek gezimize başladık
 Yürüdük Çatal çama ( mezarlık) orada biraz kaldık
 Bu dünyadan göçenlere Niyazımızı yaptık
 
 Yoldan vurduk yokuşa ilerledik Çamlığa
 Çamlıkta bir su içtik gezi biter akşama
 Çok yerler gezeceğiz epeyce de var daha
 İstikamet meşeye oradan da Kırıntı ya
 
 Daldık köyün meşesine Kuzulukta eğlendik
 Yorgunluğu atmak için oturup da dinlendik
 İndirdik sırt çantasını biraz azıktan yedik
 Yolcu yolunda deyip kalkarak ilerledik
 
 Çamların arasından vardık meşhur Ağıla
 Burada mantar olur başladık aramaya
 Bulduğumuz mantarları koyduk naylon torbaya
 Öptük Hasan DERVİŞİ dua ettik yatırlara
 
 Köprü başına geldik ilerisi bostanlar
 Bostanlara ekmişler fasulyeyle top pancar
 Buraların ilk sahibi hani nerde o canlar
 Düşündükçe dertlenmemek söyle gardaş eldemi
 
 Bir masta boyu kaldı Güneşin batmasına
 Son noktayı koyuyoruz kalmayalım karanlığa
 Asvalt yolda ilerledik sonra geldik taşlı yola
 İş de köy görünüyor gezimizde hayrola
 
 Solmaz derki böylece geziyi de bitirdik
 Keyvan ile birlikte taşlı yolda oturduk
 Tarihi bilinmeyen paslı birde nal bulduk
 Hep saklarım ben onu uğurum olsun diye
 
 Solmaz GÜNEL - Ankara
 
 ----------------------------------------------
 
 21 Nisan 2011
 ANKARA'DAN SILAYA YOL BOYU
 
 Tatil vakti gelmişti doğru gittik Aşti'ye
 Biletleri almak için yanaşmıştık gişeye
 Aldık biletimizi oturduk bir köşeye
 Gurbet elden sılaya yol almıştık haylice
 
 Çorum geride kaldı Amasya'ya dönerken
 İçerimde bir heyecan yüreğimi bölerken
 Biliyorum yolumuz daha uzunca,erken
 O andaki duygumu bende tarif edemem
 
 Geçmişidik Erba'yı vardık Reşadiye'ye
 Eylenince otobüs mola verdik yemeğe
 Havasından belliydi saatler kaldı köyüme
 Bir gariplik çökünce hüzün doldu içime
 
 Seyrederek dağı taşı doğrulduk Karahisar'a
 Mesafemiz az kaldı varacağız Şiran'a
 İndik yokuştan aşağı önümüzde Tamzara
 Şura bura deriken girdik Alucara'ya
 
 Gezdik Alucara'yı Fındıklıbel'i aştık
 İlerisi Gorzaf'tı oraya da yanaştık
 Saruca'yı geçerken dönemece az kaldı
 On dakika sonrada görecektik Şiran'ı
 
 İşte vardık Şiran'a perşembeydi günlerden
 Köylüler çükeliğe gelmişlerdi erkenden
 Yüklerimiz bir yanda minübüsü beklerken
 Havasına hayranım benim güzel ŞİRAN'IM
 
 Tek tek geçtik köyleri geldik Göllü çayıra
 Sol taraftan doğruda yol gider Kırıntı'ya
 Baktım uzaklardan yüce dağlara
 Yarı çimen yarısı da karla kaplı dağlar oy
 
 Solmazında yolculuğu burda son bulur
 Yavaş yavaş gurbetciler sılada olur
 Her bir yerde ayrı ayrı mangal kurulur
 Strese meydan okuyan köylerimiz var bizim
 
 Solmaz Günel ( Emekli Zabıta Komiseri )
 
 ----------------------------------------------
 
 12 Nisan 2011
 KUZULUK GÜZELLEŞTİ
 
 Bende Kuzuluğu bostan eyledim
 Toprağını ince ince belledim
 Ağaçları budayarak dalladım
 Şimdi güzelleşti canım Kuzuluk
 
 Hemen yukarısı Köyün ormanı
 Buralarda gezen bulur dermanı
 Padişahın yazılsa da fermanı
 Asla terk eylemem Cennet vatanı
 
 Papatyalar açmış tarla düzünde
 Herkesinde sıla vardır özünde
 Her mevsimde hele birde güzünde
 Ağaçlar al olur dağlar al olur
 
 Solmazıma hayat verir buralar
 Çağlayıp akıyor derin dereler
 Köyden ayrılmak da beni yaralar
 Bir giderim bir geriye bakarım
 
 Solmaz GÜNEL - Emekli Zabıta Komiseri
 
 ----------------------------------------------
 
 06 Nisan 2011
 KUZULUK
 
 Kuzuluğu gördüm bir hozan olmuş
 Dalda bülbül ötmez gülleri solmuş
 Benim bu köyüme ne haller olmuş
 Gardaş kalk gidelim sılaya doğru
 
 Hıdır'ın etrafı çimenlimidir
 Eski suyu vermez yeminlimidir
 Kurunu yıpranmış taşı çürümüş
 Yoldaş kalk gidelim sılaya doğru
 
 Akbunluk, Sazaklar, Kavaklı da var
 Hepsi birer birer kıraç olmuşlar
 Çatalçam'a sırasıyla dolmuşlar (Mezarlık)
 Sırdaş kalk gidelim vatana doğru
 
 Solmaz'ım da hasret kaldı köyüne
 Hem köyüne hem de bir de evine
 Gurban olam yaylasında gülüne
 Sırdaş kalk gidelim sılaya doğru
 
 Solmaz Günel
 Emekli Zabıta Komiseri
 
 ---------------------------------------------
 
 06 Nisan 2011
 SILAMA  DOĞRU
 
 Sapak da inerdik erken zamanlı
 Dağlar görünürdü karlı dumanlı
 Yürüdüm geride kaldı Konaklı
 Köyümüze yaklaştıkca ne güzel
 
 Meraklanıp bir türküde söyledim
 Kırıntı'ya varır varmaz dinlendim
 Daha sonra Yeniköye yollandım
 Türbeler önünden geçmek ne güzel
 
 Yaylasıyla yüce dağdan aştığım
 Soğuk soğuk sularından içtiğim
 Köprüsü yok deresinden geçtiğim
 Ayaklarım ıslandıkca ne güzel
 
 Taşlı yola geldim köyüm göründü
 Doldu gözlerimde yaşlar yürüdü
 Evelinde herkes hoştu biridi
 Şimdi ayrı ayrı telden çalarlar
 
 Garib Solmaz der ki hep bir olunuz
 Bu dünya fanidir sevgi dolunuz
 Uzadıkca her tarafa kolunuz
 Mutluluk duyarım böyle ne güzel
 
 Solmaz Günel
 Emekli Zabıa Komiseri
 ---------------------------------------------
 
 |  | 
| 
  
  
 06 Şubat 2012
 DÖRT MEVSİM
 
 Dört mevsimde bizim eller ne güzel
 Her tarafı sarar türlü çiçekler
 Şimdi boy atmıştır mor menekşeler
 Gurbetçiler köyümüze gidelim
 
 Kuşlar bile ötüşmeye başladı
 Ötüşüyle ruhumuzu okşardı
 Kardan kurtulmuştur dağı taşları
 Vakit geldi Yeniköy'e gidelim
 
 Eriyen karlarda akar dereye
 Akar gider ama acep nereye
 İnsanı mest eder coşkun sesiyle
 Özleyenler Kırıntı'ya gidelim
 
 Mayıs biter gelir Haziran ayı
 Koynunda saklıyor şirin doğayı
 Ne  denizi ne yazlığı iş de balayı
 Gidin gençler gidin sılaya doğru
 
 Ağaçlar sararır Ekim gelince
 Her bir kısmı bürünüyor apayrı renge
 Sanki ayarlıdır her yanı denge
 Dengesine ayarına kurban olduğum
 
 Mevsim kışa döndü karlar yağacak
 Her bir ev de malum tütüyor ocak
 Kışın sonu elbet bahar olacak
 Gönül bağı kış olmasın yeter ki
 
 Solmaz'ıma düştü işte bir hüzün
 Kırıntıya Yeni köye gideriz yazın
 Yazın gidemezsek belki de güzün
 Can sağlığı olsun Site dostları
 
 Solmaz GÜNEL  - Ankara
 
 ---------------------------------------------
 
 14 Nisan 2011
 SOLMAZ GÜNEL'DEN DOST HÜSEYİN'E
 
 Şiran'dan öteye vardım köyüme
 Dağlarına duman çökmüş, kar yağmış
 Sensiz köylerim de dönmüş yetime
 Deresin de sular coşmuş çağlamış.
 
 Madenin deresi yüksekten akar
 Etrafın çiçeği ne güzel kokar
 Bu hasretlik benim bağrımı yakar
 Gönlümdeki hasretiyle ne güzel dağlar.
 
 Çıksam Tuğ kırana seyran eylesem
 Rüzgar esse, kuşlar ötse dinlesem
 Nasip olur, eğer bir gün ölmezsem
 Doya, doya gezeceğiz yaylaları, dağları.
 
 Solmaz, Hüseyin'e bu şiiri yazdı
 Okusun da şu gönlünü eylesin
 Felek bizim düzenimizi bozdu
 Gün gelir ki çekmemişe dönersin.
 
 23-10-2007
 SOLMAZ - AKILSIZ
 
 ----------------------------------------------
 
 12 Nisan 2011
 GÜZELLER
 
 Yeni Köyün dağlarında
 Koyun güttüm bağlarında
 On üç on dört çağlarında
 Bizim Köyün güzelleri
 
 Sürü sürü koyunları
 Tüylü tüylü boyunları
 Horon hane oyunları
 Kırıntının kızlarında
 
 Garip Solmaz anlat Köyüm
 Kız su alır güğüm güğüm
 Kısmet olur geleceğim
 Güzel Köyüm Yeni Köyüm
 
 Solmaz GÜNEL - Emekli Zabıta Komiseri
 
 ----------------------------------------------
 
 NEYLEYE  GÖNÜL
 
 Durmaz gönül ahu gamla dert eyler
 Sensiz geçen zaman zor verdi gel gel
 Gözlerimden sanki akıyor seller
 Bu ayrılık bana ar verdi gel gel
 
 Bir çareyim yalnız kaldım Köylerde
 Değer verilirmi böyle günlere
 Senle dolaştığım yüce dağlarda
 Guguk kuşu öter oldu nazlı yar
 
 Döndü yarim Gurbet elden Sılaya
 El ele tutarak çıktık Yaylaya
 Acep sensiz bu gönül de neyleye
 Huzur doldu içerime nazlı yar
 
 Solmazımda konakladı Baş Yurda
 Sevilir bu dağlar kurdu kuşuyla
 Her tarafı sarmış sümbül tutuya
 Gelip görmek gerek bizim Elleri
 
 Solmaz Günel - Emekli Zabıta Komiseri
 
 ---------------------------------------------
 
 06 Nisan 2011
 BİZİM ELLER
 
 Gümüşhane elmasıyla allanır
 Arıları petek yapar ballanır
 Güzelleri fistan giyer sallanır
 Eylencesi neşesiyle bir hoştur
 
 Şirandan öteye vardım köyüme
 Dağlarına duman çökmüş kar yağmış
 Bağım bahçem bensiz dönmüş yetime
 Özledim vatanı gurbet neyime
 
 Çiçekli çayırdan Tuğ gıranına
 Hakim bu tepeler ulu Şiran'a
 Sanki tablo gibi burda manzara
 Yakınında yaylasıyla ne hoştur
 
 Karadoruk oldu gezinti yeri
 Altında akıyor Maden deresi
 Karaburga ile yakın arası
 Yaşamaya yaşam katar buralar
 
 Garip Solmaz unutamaz köyünü
 Zurnası bir başka havası başka
 Güzel olur kültürüyle düğünü
 Titizi bir başka horonu başka
 
 Solmaz Günel (Emk.Zabta.Komseri)
 
 --------------------------------------------
 |  |