| 
| 
  
 
 
 Köyle İlgili Şiirler
 
07 Eylül 2014ÖZLEYENE HASRET OLURSUN KÖYÜM
 
 Kuraklık başladı kesildi sular
 Issız peylerine baykuşlar konar
 Hasret çekenlerin yüreği yanar
 Özleyene hasret olursun köyüm.
 
 Kışa kadar kimse kalmaz belkide
 Bülbüller ötmüyor viran bahçede
 Gidenler yerleşip kalır gurbette
 Özleyene hasret olursun köyüm.
 
 Güz gelince köyün göçü başlıyor
 Ankara, İstanbul uzaklara kaçıyor
 Sanki gurbetlerde beyce yaşıyor
 Özleyene hasret olursun köyüm.
 
 Hozan olmuş tarla ekilmez toprak
 Kurumuş ağaçlar açmıyor yaprak
 Herkesin dertleri kederi ortak
 Özleyene hasret olursun köyüm.
 
 Kasabadan gelir fırından ekmek
 Ekilmez tarlalar verilmez emek
 Hazıra alışanı köylerde görmek
 Özleyene hasret olursun köyüm.
 
 Köyünden ayrılan gurbetçi olmuş
 Kimisi gurbette yerleşip kalmış
 Dağlarda kuzular melemez olmuş
 Özleyene hasret olursun köyüm.
 
 BAKARİ gurbette özler vatanı
 Hasretlik yakıyor burda insanı
 Unutamaz insan dostu cananı
 Özleyene hasret olursun köyüm.
 
 Yılmaz Bakar-07.09.2014-Kırıntı
 
 -----------------------------------------------
 
 17 Mart 2014
 KÖYLERİN İÇİNDE GÜZEL KIRINTI
 
 Kırıntı'dır benim köyümün adı
 Dağlarında vardır kuşburnu, ahladı
 Köyünü özleyen gurbette yandı
 Köylerin içinde güzel Kırıntı.
 
 Yaylasında koyun-kuzu otlanır
 Yanık yüreklerde hasret saklanır
 Hasret çekenleri gurbette anır
 Köylerin içinde güzel Kırıntı.
 
 Kızlar Kalesi'ni hiç unutamam
 Hasretimi çeker babamla anam
 Özlerim köyümü ben dayanamam
 Köylerin içinde güzel Kırıntı.
 
 Çok ünlüdür dağda soğuk pınarı
 Simgelenmiş köyde harman taşları
 Şenlenir yazları pınar başları
 Köylerin içinde güzel Kırıntı.
 
 Eksilmez karları Burga Baba'da
 Şifa vardır sularında havada
 Bülbüller ötüşür bağda ovada
 Köylerin içinde güzel Kırıntı.
 
 Kuzuluk ormanı durur yemyeşil
 Özleyince gelir yetişen nesil
 Aydındır insanı kalmamış cahil
 Köylerin içinde güzel Kırıntı.
 
 BAKARİ özlerse gurbetten gelir
 Hasretli yüreği yanarak erir
 Gurbetçiler gelr köyüm şenlenir
 Köylerin içinde güzel Kırıntı.
 
 Yılmaz Bakar- 16.03.2014-Almanya
 
 -----------------------------------------------
 
 30 Mayıs 2012
 HASRETLERİN BENİ YAKAR KIRINTI
 
 Gurbetlerde seni özler dururum
 Hasretlerin beni yakar Kırıntı.
 Gurbetlerden gelir seni bulurum
 Hasretlerin beni yakar Kırıntı.
 
 Dağlarında soğuk sular içerim
 Türlü çiçeklerin toplar seçerim
 Sen ata yurdumsun,nasıl geçerim
 Hasretlerin beni yakar Kırıntı.
 
 Baharın gelince dağlar yeşerir
 Herdemgüzelleri açar boy verir
 Hasretini çeken gurbetten gelir
 Hasretlerin beni yakar Kırıntı.
 
 Dağlarında güzel,yaylanda güzel
 Derde derman olan havanda güzel
 Sevgin yüreğimde unutmam ezel
 Hasretlerin beni yakar Kırıntı.
 
 Baharda çağlar coşkun suların
 Gurbetlerde yakar hasret efkarın
 Yaz gelince erir beyaz karların
 Hasretlerin beni yakar Kırıntı.
 
 Hasret çeken gelir,gurbetten sana
 Soğuk sular havan dermandır cana
 Özlenirsin hasret olursun bana
 Hasretlerin beni yakar Kırıntı.
 
 Akşam olur serin yellerin eser
 Bağlarında dertli bülbüller öter
 Gurbette kalanlar hasretin çeker
 Hasretlerin beni yakar Kırıntı.
 
 BAKARİ özlemi söyler dilinden
 Özlerim gurbette ne gelir elden
 Çıkarmam köyümü asla gönülden
 Hasrelerin beni yakar Kırıntı.
 
 Yılmaz Bakar-30.05.2012-Almanya
 
 ----------------------------------------------
 
 01 Ocak 2011
 İSMAİL'E AĞIT
 
 Okurum öykünü ağıt yazarım
 Hazinmiş ölümün dolar gözlerim
 Bahtın kara imiş,daha ne derim
 Namını cihana yayan İsmail.
 
 Jandarmalar gelip köye dayanmış
 Vurulmuş İsmail kana boyanmış
 Duyanlar dayanmaz yanmış ağlamış
 Namını cihana yayan İsmail.
 
 Mermilerle inlemiş köyün başları
 Alkana boyanmış harman taşları
 İsmail'i vurmuşlar zalimin puşları
 Namını cihana yayan İsmail.
 
 Siper olmuş kuzu-koyun deresi
 Vurulmuş İsmail derin yaresi
 Tükenmiş umutlar yoktur çaresi
 Namını cihana yayan İsmail.
 
 Annesi gelip girmiş araya
 Vurmayın yavrumu der jandarmaya
 Baba gitmiş silahını almaya
 Namını cihana yayan İsmail.
 
 İsmail Bakar Kırıntı'da yiğitti
 Şöhreti dillerde paşa bey idi
 Söylenir dillerde şimdi ağıdı
 Namını cihana yayan İsmail.
 
 Cenazesi kalktı baba evinden
 Ağıtlar yükselti Kırıntı köyünden
 Yiğitliği düşmez oldu dillerden
 Namını cihana yayan İsmail.
 
 Mermiyle inliyor Kırıntı'nın dağları
 Vuranlar beklemez yazı baharı
 Vurulmuş İsmail köyde mezarı
 Namını cihana yayan ismail.
 
 BAKARİ'de sana yandı üzüldü
 Ağladı gözünden yaşlar süzüldü
 Kalleş kurşunlarla toprağa düştü
 Namını cihana yayan İsmail.
 
 YILMAZ BAKAR-01.01.2012-Almanya
 
 ----------------------------------------------
 
 18 Aralık 2011
 KIRINTI KÖYÜM
 
 Unutamam köyde geçen günleri
 Baharda açılır çiçekleri gülleri
 Seller ile coşar hep dereleri
 Unutulmaz benim Kırıntı köyüm.
 
 Dünyaya gözümü köyümde açtım
 Düşlerimde türlü hayaller seçtim
 yeşil dağlarında suların içtim
 Unutulmaz benim Kırıntı köyüm.
 
 Harmanlarda döven sürüp oynadım
 Huzurlu mutlu çokta rahattım
 Kalınca yün döşeklerinde yattım
 Unutulmaz benim Kırıntı köyüm.
 
 Ata yurdum köydür,ana kucağım
 Gurbetten gelince tüter ocağım
 Hozan olmuş bostanlarımız bağım
 Unutulmaz benim Kırıntı köyüm.
 
 Bir zamanlar koyun-kuzu yayardım
 Horozlar ötünce erken kalkardım
 Kar yağınca kızaklarda kayardım
 Unutulmaz benim Kırıntı köyüm.
 
 Dağlarına çıkıp gezip yürüdüm
 Türlü çiçeğini derleyip durdum
 Kuzular meleşir çayırda gördüm
 Unutulmaz benim Kırıntı köyüm.
 
 BAKARİ köyümü çokta severdim
 Gurbetlere gider nasıl özlerdim
 Sevdim güzelleri gönüller verdim
 Unutulmaz benim Kırıntı köyüm.
 
 Yılmaz Bakar-18.12.2011-Almanya
 
 ----------------------------------------------
 12 Aralık 2011
 GELİN DOSTLAR KIRINTI'YA DAĞLARA
 
 Soğuk pınarıma çıkar bakarım
 Gelin dostlar gelin,bizim dağlara
 Bahar gelir çiçeklenir dağlarım
 Gelin dostlar Kırıntı'ya dağlara.
 
 Güzel Şiran'ımın bir tanesi
 Baharda bir hoş olur gezmesi
 Buz gibi akar soğuk çeşmesi
 Gelin dostlar Kırıntı'ya dağlara.
 
 Doğası yeşildir hoştur manzara
 Gezdikçe huzur verir insana
 Derman olur, soğuk suları cana
 Gelin dostlar Kırıntı'ya dağlara.
 
 Sanki cennete benziyor doğa
 Çiçeklenmiş dağlar boydan boya
 Doyamıyor insan soğukça suya
 Gelin dostlar Kırıntı'ya dağlara.
 
 yeşillenmiş doğa cennet bahçesi
 Gönüllerde sevgi Kızlar Kalesi
 Ağrı dağı gibi,Karaburga tepesi
 Gelin dostlar Kırıntı'ya dağlara.
 
 Yüksekten bakınca düzdür ovası
 İnsana huzur,neşe verir havası
 Yeşillenmiş dağlar cennet doğaı
 Gelin dostlar Kırıntı'ya dağlara.
 
 BAKARİ bunları yazarım içten
 Geçilmez dağlarım türlü çiçekten
 Köyüme gelirsem eğer gurbetten
 Gelin dostlar Kırıntı'ya dağlara.
 
 Yılmaz Bakar-12.12.2011-Almanya
 
 ----------------------------------------------
 
 18 Kasım 2011
 KURU DEREMİZ
 
 Sıcaklar artınca suyu yok olmuş
 Susuz kalmış bizim kuru deremiz.
 Sararmış otları dipten kurumuş
 Susuz kalmış bizim kuru deremiz.
 
 Akmaz kuruderem artar kederim
 Susuz dereleri artık niderim
 Suyunu göremem çeker iderim
 Susuz kalmış bizim kuru deremiz.
 
 İmkan yoktur artık suyun görmeye
 Damla suyun yoktur ilaç olmaya
 Gurbetlerden geldim suyun görmeye
 Susuz kalmış bizim kuru deremiz.
 
 Yeşilliğin yoktur sapsarı bayır
 Suyun akar ise gurbetten çağır
 Susuzca durursun yok imiş hayır
 Susuz kalmış bizim kuru deremiz.
 
 Kuraklıktan sende nasibin aldın
 Çekilmiş suların garipçe kaldın
 Adın kuru dere namını saldın
 Susuz kalmış bizim kuru deremiz.
 
 Kurda kuşa artık suyun yetmiyor
 Kurbağalar yüzüp yüzüp ötmüyor
 Şırıltı kesilmiş suyu akmıyor
 Susuz kalmış bizim kuru deremiz.
 
 BAKARİ der gelip seni göreyim
 Yeşillensin çevren cennet göreyim
 Akmıyor suların seni nideyim
 Susuz kalmış bizim kuru deremiz.
 
 Yılmaz Bakar-18.11.2011-Almanya
 
 ----------------------------------------------
 
 27 Eylül 2011
 KIZLAR KALESİ
 
 Kırıntı sırtını dayamış sana
 Şöhretin yayılmış güzel Şiran'a
 Yılanlı kalesi arkadaş sana
 Şöhretin dillerde Kızlar kalesi.
 
 Yaz gelende ziyaretçin eksilmez
 Türlü çiçeklerin nasıl derilmez
 Böyle seyrangaha hiç mi gelinmez
 Şöhretin dillerde Kızlar kalesi.
 
 Gurbetlerden çıkar sana gelirler
 Kekiğini,çiçeğini toplar dererler
 Soğuk çeşmesinde pikniğini ederler
 Şöhretin dilllerde Kızllar kalesi.
 
 Aşıkların gelir elinde sazı
 Tarihe mal olmuş, ulu ardıcı
 Askerime siper olmuş yamacı
 Şöhretin dillerde Kızlar kalesi.
 
 Köyümüzden çıkıp gelirsem eğer
 Uzaklara bakmam cihanı değer
 Şiran ovasında tekmişsin meğer
 Şöhretin dillerde Kızlar kalesi.
 
 Eteğinde biter türlü çiçekler
 Baharda ötüşür kuşlar,böcekler
 Otlarından çıkar türlü ilaçlar
 Şöhretin dillerde Kızlar kalesi.
 
 BAKARİ'de gelip gezdi yürüdü
 Türlü güzelliği,hep sende gördü
 Senden ayrılınca nasıl üzüldü
 Şöhretin dillerde Kızlar kalesi.
 
 Yılmaz Bakar-27.09.2011-Kırıntı köyü
 ----------------------------------------------
 
 17 Eylül 2011
 DOĞAYA ÇEVREYE DUYARSIZ KÖYLER
 
 Şu uzay çağında,neleri gördüm
 Doğaya,çevreye duyarsız köyler.
 Pınar başlarını çöplenmiş gördüm
 Doğaya,çevreye duyarsız köyler.
 
 Neler gördüm diye,sormayın bana
 Satırlara döktüm bak anlasana
 İnsan olan kulak,verir lisana
 Doğaya,çevreye duyarsız köyler.
 
 Nerde dir doğanın halinden bilen?
 Yolsuz köye var mı, hiç gidip gelen?
 Doğayı,çevreyi özümseyip sevmeyen
 Doğaya, çevreye duyarsız köyler.
 
 Hizmet görmez köyün, dertleri çoktur
 Doğaya duyarlı insanı yoktur
 Yok olmuş doğaya, neylesin doktor
 Doğaya, çevreye duyarsız köyler.
 
 Acımıyor artık kimse doğaya
 Eller aya gitti, biz kaldık yaya
 Kimi mekan kurmuş,çıkmış yaylaya
 Doğaya, çevreye duyarsız köyler.
 
 Piknikçiler çöpün dökmüş ormana
 Gözlerimle gördüm şahidim buna
 Duyarsız gelmişler bunlar cihana
 Doğaya, çevreye duyarsız köyler.
 
 Doğa nedir dedim, baktım bilen yok
 Bu köylerin halden, bilmezleri çok
 Halkı aydınlatan,muhtar aza yok
 Doğaya,çevreye duyarsız köyler.
 
 BAKARİ destanı yazar kalemin
 Umurunda değil,bir şey alemin
 Halden bilmezlere olsun sitemin
 Doğaya, çevreye duyarsız köyler.
 
 Yılmaz Bakar-17.09.2011-Kırıntı köyü
 --------------------------------------------
 
 12 Eylül 2011
 ÇEVREYE DUYARSIZ İNSANLAR GÖRDÜM
 
 Piknik yerlerini gezdim dolaştım
 Kirli manzarayı görünce şaştım
 Üzüldüm doğaya durdum bakıştım
 Doğaya duyarsız insanlar gördüm.
 
 Köprülerin altı çöplük yuvası
 Günden güne kirleniyor doğası
 Nerede muhtarı, nerde azası?
 Çevreye duyarsız insanlar gördüm.
 
 Spor tesisleri,sanki bir çöplük
 İnsan bulamıyor yazacak sözcük
 Doğada kalmamış artık özgürlük
 Doğaya duyarsız insanlar gördüm.
 
 Dağlarda manzara köyden beterdi
 Doğaya acımayan çöpün dökerdi
 Bir de toplamadan çekip giderdi
 Çevreye duyarsız insanlar gördüm.
 
 Pınar başlarında camlar kırılmış
 Dizilmiş şişeler nişan alınmış
 Bunları yapanlar nasıl insanmış?
 Doğaya duyarsız insanlar gördüm.
 
 Köyün meydanında manzara aynı
 Sığırlar pislemiş almış payını
 Göremedim pek duyarlı insanı
 Çevreye duyarsız insanlar gördüm.
 
 Çevreye bira şişeleri atılmış
 Tanıtım levhasına kurşun sıkılmış
 Belli ki densizin canı sıkılmış
 Doğaya duyarsız insanlar gördüm.
 
 BAKARİ der, ancak yazdığım bunlar
 Gittikçe yozlaşmış bazı insanlar
 Bunlar çevreden, doğadan ne anlar!
 Çevreye duyarsız insanlar gördüm.
 
 Yılmaz Bakar-12.09.2011-Kırıntı köyü-Şiran
 ----------------------------------------------
 
 09 Eylül 2011
 ÖZLENİRSİN BİZİM GÜZEL KIRINTI
 
 Düşürmem gurbette seni dilimden
 Özlenirsin bizim güzel Kırıntı.
 Ayrılamam asla irfan ilimden
 Özlenirsin bizim güzel Kırıntı.
 
 Gözlerimi açtım sende büyüdüm
 Kah köyümde,kah gurbette büyüdüm
 Aynalı beşiklerde yattım uyudum
 Özlenirsin bizim güzel Kırıntı.
 
 Yeni evler ile, köyümüz büyür
 Güzel Şiran bizim,kazamız olur
 Dağlar yeşillenir,bir cennet olur
 Özlenirsin bizim güzel Kırıntı.
 
 Yedi mahelledir,güzeldir köyüm
 Şefelli mahellesi ordadır evim
 Ne amcam kalmıştır,ne de bir dayım
 Özlenirsin bizim güzel Kırıntı.
 
 Hozan olmuş bostanları bağları
 Burda geçti ömrümüzün çağları
 Yeşillenmiş cennet olmuş bağları
 Özlenirsin bizim güzel Kırıntı.
 
 Bahar gelir,tarla bostan ekerdik
 Yaz gelince ahlat,alıcın yerdik
 Güz gelince gurbet,ele göçerdik
 Özlenirsin bizim güzel Kırıntı.
 
 Yemyeşil dağları çamlıktır orman
 Havası suları dertlere derman
 Dünyaları değer gidipte görmen
 Özlenirsin bizim güzel Kırıntı.
 
 BAKARİ'de böyle yazar bitirir
 Özlemini böyle dile getirir
 Gurbetlerde bana hasret çektirir
 Özlenirsin bizim güzel Kırıntı.
 
 Yılmaz Bakar-09.09.2011-Kırıntı
 ---------------------------------------------
 
 21 Ağustos 2011
 KARADORUKAA DOSTLARINA SELAMLAR OLSUN
 
 Kırıntı'ya geldim köyde gezerim
 Karadorukaa dostlarımı burda özlerim
 Selamlar doludur size sözlerim
 Kırıntı'dan dostlara selamlar olsun.
 
 Gidip dağlarıma,gezdim her yerde
 Karadorukaa dostlarım,özledim nerde
 Ayrı düştük,her birimiz biryerde
 Kırıntı'dan dostlara selamlar olsun.
 
 Tuztaşından bakıp,köyümü gördüm
 Yeni evler ile büyümüş gördüm
 Birde özlediğim dostları gördüm
 Kırıntı'dan dostlara selamlar olsun.
 
 Sevenlerim bana gelip gidiyor
 Kimisi çayımı,kimi kahve içiyor
 Gelenler özlemiş köyü geziyor
 Kırıntı'dan dostlara selamlar olsun.
 
 Kırıntı köyünde durdum oturdum
 Gelene gidene dostları sordum
 Can dostlarımı  burada gördüm
 Kırıntı'dan dostlara selamlar olsun.
 
 Kırıntı,gelenlerle dolup taşıyor
 Köyünü görenler bakıp şaşıyor
 Kimisi dağları aşıp geziyor
 Kırıntı'dan dostlara selamlar olsun.
 
 BAKARİ'yem başka neler yazayım
 Sizlerden ayrıldım hayli uzağım
 Sıhhatım yerinde,şimdilik sağım
 Kırıntı'dan dostlara selamlar olsun.
 
 Yılmaz Bakar-21.08.2011-Kırıntı köyü.
 ----------------------------------------------
 
 16 Ağustos 2011
 BİR BAŞKADIR BENİM KIRINTI KÖYÜM
 
 Kızlar kalesinde eser yellerin
 Bağlarında açar türlü güllerin
 Dağlarda toplanır,kuşburnuların
 Bir başkadır benim,Kırıntı köyüm.
 
 Hıdrellez tepesi, soğuk pınarın
 Türlü çiçek açar,yeşil dağların
 Bülbülleri eksik olmaz bağların
 Bir başkadır benim,Kırıntı köyüm.
 
 Tuztaşından bakınca hoş görünürsün
 Hasret biter gönülleri okşarsın
 Gurbetten geleni sever hoşlarsın
 Bir başkadır benim,Kırıntı köyüm.
 
 Derde derman hava ormanlarında
 Soğuk sular akar pınarlarında
 Ötüşür bülbüller herdem bağında
 Bir başkadır benim,Kırıntı köyüm.
 
 Yeşil Şiran'ımın güzel köyüsün
 Merak eden gelsin,sana buyursun
 Artar nüfusun yazdan, yaza büyürsün
 Bir başkadır benim,Kırıntı köyüm.
 
 Bahar gelir madımaklar yeşerir
 Açar nevruzların,uzar boy verir
 Hasret çekenlerin yüreği erir
 Bir başkadır benim,Kırıntı köyüm.
 
 BAKARİ'de ayrı gurbette senden
 Sevenler selamı kesmesin benden
 Ayrılıktır beni ayıran senden
 Bir başkadır benim,kırıntı köyüm.
 
 Yılmaz Bakar-16.08.2011-Kırıntı
 ----------------------------------------------
 
 KÖYDE ÖLENLERİN ANISINA
 
 Çıraklardan Mustafa, Karaca vardı
 Aşurun Mehmed'inin giydikleri dastardı
 Kuzunun Dursun'u, Hancı İsmail vardı
 Onlarda dünyadan göçtü de gitti.
 
 Kavrazlı'da Sultan Hüseyin vardı
 Kardeşleri Hasan, Ahmet de vardı
 Veli'nin,Balı'nın İbrahim vardı
 Onlarda dünyadan göçtü de gitti.
 
 Şişeci Hasan alkole bağımlı idi
 İçer isportoyu avradını döverdi
 Birde sağa sola okkalıca söverdi
 O da bu dünyadan göçtü de gitti.
 
 Pos bıyık nüktedan,şakacı idi
 Gördüğü herkese takılır idi
 Yolunu erkanı çok bilir idi
 O da bu dünyadan göçtü de gitti.
 
 Hasbal dayı, Çankal İbrahim vardı
 Nalınan mıhın altında kalayım derdi
 Gönüller kırmadı herkes severdi
 Onlarda dünyadan göçtü de gitti.
 
 Molla Bilal vardı,topal yürürdü
 Uruşan'ın Salif,türkü mani döktürdü
 Hamza dayı türlü çileler gördü
 Onlarda dünyadan göçtü de gitti.
 
 Kopuk Bektaş madalyalar takardı
 Gazilik yapmadan hava atardı
 Elinde tesbihi çeker sayardı
 O da bu dünyadan göçtü de gitti.
 
 Şehrigil'den Kamil'in başkaydı yeri
 Çok dolaştı gezdi gurbet elleri
 Hoşsohbet insandı tatlı dilleri
 O da bu dünyadan göçtü de gitti.
 
 Abbas dayı vardı,nurluydu yüzü
 Hep gurbetlerde geçti,baharı güzü
 Hiç gönül kırmadı güleçti yüzü
 O da bu dünyadan göçtü de gitti.
 
 Cinkit Hasan vardı,gurbet gezerdi
 Alucra yolunda kazadan gitti
 Garip dayı aynı kazada gitti
 Onlarda dünyadan göçtü de gitti.
 
 Hamza'nın babası Hasan'da vardı
 Otuz yıldır cemde babalık yaptı
 Tarikat babında yoluna taptı
 O da bu dünyadan göçtü de gitti.
 
 Köyün deli Şükrü'süydü,meyve satardı
 Güz geldimi Giresun'u mesken tutardı
 Gün gelirdi yaşamından bıkardı
 O da bu dünyadan göçtü de gitti.
 
 Fevzi dayi mülayim, gayet güleçti
 Macik İsmail'de türlü çileler çekti
 Dıvdı'nın Ali'si Giresun'u yurt etti
 Onlarda dünyadan göçtü de gitti.
 
 Hüseyin şıh,Mehmet şıh erkan sürerdi
 İbrahim şıhımız cemde zakir eylerdi
 İsmail şıh,deyiş beyit dizerdi
 Onlarda dünyadan göçtü de gitti.
 
 Veli şıhım pirler soyundan geldi
 Yola turab oldu erkana geldi
 Vadesi dolmuştu onu alan eceldi
 Onlarda dünyadan göçtü de gitti.
 
 Esef dayı kırk yıl muhtarlık yaptı
 Köye hizmet için koştu çalıştı
 Kardeşi Vahit'te hocalık yaptı
 Onlarda dünyadan göçtü de gitti.
 
 Haydargil'den huylu Kasım'da vardı
 Çetmi Yusuf kırkyıl çobanlık yaptı
 Şıhlılardan Halil ozanlık yaptı
 Onlarda dünyadan göçtü de gitti.
 
 Sofu Hüseyin'de gitti savaşta kaldı
 Dönemedi köye beş yıl esirde kaldı
 Esirlikten kurtulup köyüne geldi
 Onlarda dünyadan göçtü de gitti.
 
 Yusufgil'in köstü Hüseyin vardı
 Baloğlugil'den ipsiz İsmail vardı
 Deli kadir,kesik İsmail vardı
 Onlarda dünyadan göçtü de gitti.
 
 Veli'nin Şükrü'sünün efendi duruşu vardı
 Kıltının Sarısı boş durmaz ilaç yapardı
 Molla ismail'de muskacılık yapardı
 Onlarda dünyadan göçtü de gitti.
 
 Zot Ali'de hayli muhtarlık yaptı
 Molla Şakir adı sünnetçi kaldı
 Galmangil'den Mehmet,Kadir esirde kaldı
 Onlarda dünyadan göçtü de gitti.
 
 Sofu Hüseyin'in köyde başkaydı yeri
 Mekan tuttu gezdi gurbet elleri
 Çil Ali'de sanki köyün önderi
 Onlarda dünyadan göçtü de gitti.
 
 Örnekti kör Helim duruşu ile
 Kırız Ahmet vardı Alagil ile
 Gezdiler gurbetleri çektiler çile
 Onlarda dünyadan göçtü de gitti.
 
 Agulardan guşu Ahmet kalender idi
 Halil oğlu kula Yusuf mülayim idi
 Üsük dayı sanki bir şeyh,pir idi
 Onlarda dünyadan göçtü de gitti.
 
 İskenderin Fikri'si,dehmen düşmez dillerden
 Kimisi gider gelmezdi gurbet ellerden
 Onbaşı Bektaş,Toraman Etem gillerden
 Onlarda dünyadan göçtü de gitti.
 
 Uzun Haydar vardı,kördü lakabı
 Kasım gildi sülalesi encamı
 Gurbetçiydi Sarıkızgilin ibramı
 Onlarda dünyadan göçtü de gitti.
 
 Gahirgil'den Mehmet kemençeyle meşhurdu
 Daldaban Şevket köyün sefasın sürdü
 Kardeşleri Mustafa,Yunus gurbette durdu
 Onlarda dünyadan göçtü de gitti.
 
 Sofuların salih Çavuş,sanki simgeydi
 Çok çileler çekti gariban Alişan dayı
 Karayakupgil'den Hüseyin,Ahmet başkaydı
 Onlarda dünyadan göçtü de gitti.
 
 Alalgil'den Bektaş,Alaman,Durmuş kardeşti
 Tamasgil'in kadir'inin babasıda Halil'di
 Yokluk çekti çokları,kimiside sefildi
 Onlarda dünyadan göçtü de gitti.
 
 Çok yaşlılar vardı zamansız öldü
 Kiminin şöhreti,lakabı şanları kaldı
 Etemgil'in Toraman'ı, İzzet'i vardı
 Onlarda dünyadan göçtü de gitti.
 
 Unutulan varsa kimse kızmasın
 Selamı sabahı bizden kesmesin
 Ölenlere bolca rahmet dilesin
 Çok insanlar göçtü gitti dünyadan.
 
 Aklıma geleni yazdım satıra
 hepsinden mazide kaldı hatıra
 Cümlesine bizden rahmetler ola
 Hepsi bu dünyadan göçtü de gitti.
 
 BAKARİ'de böyle yazdı bitirdi
 Hatırladı yaşlıları dile getirdi
 Vadeleri doldu ecel aldı götürdü
 Hepsi bu dünyadan göçtü de gitti.
 
 YILMAZ BAKAR - Almanya
 
 ----------------------------------------------
 
 ÖLEN GURBETÇİLER ANISINA
 
 Ahmet Aydoğan da gurbetler gördü
 Yıllarca Krefeld şehrinde durdu
 Kırıntı'ya geldi toprağı buldu
 O da bu dünyadan,göçtü de gitti.
 
 Sağırın Mustafa kısa ömürlü idi
 Göçtü bu dünyadan toprağa erdi
 Fakire yoksula yardım ederdi
 O da bu dünyadan,göçtü de gitti.
 
 Sarıgızilin Cemal gurbetçi idi
 Bir trafik kazasında öldü de gitti
 Kendi gibi eşi yanında gitti
 Onlar da dünyadan,göçtü de gitti.
 
 Sofuların Hasan servetler etti
 Servetleri yemeden bırakıp gitti
 Servetini acep kimleri yedi?
 O da bu dünyadan,göçtü de gitti.
 
 Poslu Mustafa'da gurbetçi oldu
 Eceli mahnası apandist oldu
 Çocuklar ağlaştı saçların yoldu
 O da bu dünyadan,göçtü de gitti.
 
 Köse Hakkı Bakar gurbetler gezdi
 Çalıştı didindi canından bezdi
 Sarıldığı kefen,iki kat bezdi
 O da bu dünyadan,göçtü de gitti.
 
 Karakız'ın Ali'ye gurbet umuttu
 Ecel geldi köyün yolunu tuttu
 Karatoprak onun meskeni oldu
 O da bu dünyadan,göçtü de gitti.
 
 Etem'in Durmuş'u gurbet dolaştı
 Ecel geldi menziline ulaştı
 Çocuklar ağlaştı,dostları şaştı
 O da bu dünyadan,göçtü de gitti.
 
 Polis Hasan adam gibi adamdı
 Gönüller kırmadı sakin insandı
 Sevenler ağlaştı yüreği yandı
 O da bu dünyadan,göçtü de gitti.
 
 BAKARİ'de böyle yazdı da durdu
 Çırakların Mehmet gurbette öldü
 İstanbul'a geldi toprağı buldu
 O da bu dünyadan,göçtü de gitti.
 
 Yılmaz Bakar - Almanya
 
 ---------------------------------------------
 BİZİM KÖYLER
 
 Cennetten bir köşe gibi köyümüz,
 Burcu burcu kekik kokar havamız,
 Karı eksik olmaz, yüce dağımız,
 Akar soğuk suyu, bizim köylerin.
 
 Gözeleri vardır, buz gibi akar,
 Açılır sümbüller, gelince bahar,
 Donanır çiçekle, al yeşil dağlar,
 Meler kuzuları, bizim köylerin.
 
 Aksam olur, koyun gelir yatıya
 Güneş gider ,yönü döner batıya
 Uzatmış boyunu kokar tutuya
 Eser serin yeli, bizim köylerin.
 
 Gelincik, lalesi, dağların gülü,
 Dertli dertli öter, yanık bülbülü,
 Açılır baharda reyhan, sümbülü,
 Kokar herdemgüzeli, bizim köylerin.
 
 Erimiş tükenmiş dağların karı,
 Papatyalar çayırları bürüdü,
 Kayacık, Kırıntı`yla bir idi,
 Ayrılıklar olmuş, bizim köylerin.
 
 Seher vakti duman kaplar doğayı,
 Kuzu melemesi inletiyor ovayı,
 Çoban çalar yanık yanık havayı,
 Eksik olmaz halayları, bizim köylerin.
 
 BAKARİi`yem daha neler yazayım
 Köylerimi doya doya gezeyim
 Dostlarımı bulup sohbet edeyim
 Muhabbeti bitmez, bizim köylerin.
 
 ----------------------------------------------
 
 KIRINTI'NIN ÇEŞMELERİ
 
 Veli Şıh çeşmesi,soğuk pınarım
 Elli yıldır gidemedim yanarım
 Yaylamın suyunu içer kanarım
 Tuğkıranı çeşmesini,asla unutmam.
 
 Dedeler çeşmesinin suyun içmedim
 Aşuğun pınarına daha buyıl geçmedim
 Kızlar kalesinde piknik etmedim
 Hasan Derviş çeşmesini,asla unutmam.
 
 Cılcıl oluk pınarımız yaylada
 Mahmud'un gözesi akar bayırda
 Aşuğun pınarı var Karaburga'da
 Kepçeli pınarımı ben, asla unutmam.
 
 Gelincik çeşmesi köyün simgesi
 Kızlar kalesine çıkıp gezmesi
 Şırıl şırıl akar soğuk çeşmesi
 Büyük taşın altını,asla unutmam.
 
 Özleyip gurbetçiler köye gelende
 Dağlarında türlü çiçek derende
 Türlü çeşmelerden sular içende
 Karadoruk çeşmesini,asla unutmam.
 
 Hasretim gidemem soğuk pınara
 Hep hasretim yüreğimde bir yara
 Piknikçiler gider,birçok pıanara
 Harmancık çeşmesini,asla unutmam.
 
 Baloğlu çeşmesi mimaride şahane
 Görenler bayılır bulmaz bahane
 Kavrazlı çeşmesi,o da bir tane
 Aşağı pınarımı ben,asla unutmam.
 
 Unutulmaz İzzet Bal'ın çeşmesi
 Ağustos'ta güzel olur içmesi
 Değirmenler deresinin çeşmesi
 İbrahim Şıh çeşmesini,asla unutmam.
 
 Ortamahle çeşmesi,çıkmaz aklımdan
 Kanarak içerim bir çok pınardan
 Bütün sular güzel,severim candan
 Mollagil çeşmesini,asla unutmam.
 
 BAKARİ'de yaza yaza bitirdim
 Bütün çeşmeleri dile getirdim
 Çiçekli çayırla bunu bitirdim
 Sofugil çeşmesini,asla unutmam.
 
 Yılmaz Bakar-31.12.2009-Almanya
 
 ----------------------------------------------
 
 UNUTMADIM KÖYÜM SENİ
 
 Dağlarını, ovasını,
 Kekik kokan havasını,
 Madımağın çorbasını,
 Unutmadım köyüm seni.
 
 Hıdırellez Tepesi'ni,
 Değirmenler Deresi'ni,
 Ahlat denen meyvesini,
 Unutmadım köyüm seni.
 
 Burgababa Dağlarını,
 Bostanlarda bağlarını,
 Yazdan önce baharını,
 Unutmadım köyüm seni.
 
 Kırıntı'nın başlarını,
 Gözde harman taşlarını,
 İlkbahar da kuşlarını,
 Unutmadım köyüm seni.
 
 Sironunu, keşgeğini,
 Keşi ile kaymağını,
 Tereyağlı guymağını,
 Unutmadım köyüm seni.
 
 Şefelliden Kavrazlıya
 Aptallıdan in Şıhlıya,
 Selam olsun Pirdelliye,
 Köyüm seni unutmadım.
 
 Orta mahle, köyün gülü,
 Bahçesinde türlü türlü,
 Öter gülünde bülbülü,
 Unutmadım köyüm seni.
 
 Baloğlu hep kendin över,
 Özü doğru insan sever,
 İnsanlığa verir değer,
 Unutmadım köyüm seni,
 
 Sofuoğlu mahallesi,
 İçindeki kırk hanesi,
 Harmandaki merdanesi,
 Unutmadım köyüm seni,
 
 BAKARİ'yem yazar durur,
 Sazlarına mızrap vurur,
 Seni kimler unutturur?
 Unutmadım köyüm seni.
 
 Yılmaz BAKAR
 
 ----------------------------------------------
 
 2 Ekim 2010
 GÜZEL KIRINTI
 
 Güzel Şiran'ımda köyler içinde
 Yayılmış şöhretin, güzel Kırıntı.
 Dağlarında soğuk sular içende
 Ne güzeldir yaylan, köyüm Kırıntı.
 
 Özleminle gurbet ellerde yandık
 Çocukluktan beri sana hayrandık
 Her taraf yeşillik, çamlık ormanlık
 Yemyeşil dağların, güzel Kırıntı.
 
 Ahlatla, kuşburnu dolu bayırın
 Kuzular meleşir yeşil çayırın
 Gelenlerle artar nüfusun yazın
 Ne güzeldir havan,köyüm Kırıntı.
 
 Çiçekle bezenmiş yeşil dağların
 Baharda ötüşür bülbül, kuşların
 Özleyince gelir nice canların
 Ne güzeldir suyun, köyüm Kırıntı.
 
 Şiran'da tanırlar seni şanınla
 Övünürsün Kızlar kalesi,Karaburga'nla
 Yaz gelende dolar köyün insanla
 Ne güzeldir özlem,köyüm Kırıntı.
 
 Şiran'da ünlüdür soğuk suların
 Kekikle bezenmiş yeşil dağların
 Bülbülleri eksik olmaz bağların
 Ne güzeldir dağın,köyüm Kırıntı.
 
 BAKARİ'de seni över bitirir
 Özlemini böyle dile getirir
 Gurbetlerde bize özlem çektirir
 Ne güzeldir özlem, köyüm Kırıntı.
 
 YILMAZ BAKAR-Almanya
 
 ----------------------------------------------
 
 KÖYÜMÜN HIDRELLEZ TEPESİ
 
 Hıdrellez senin adın
 Kırıntı,Yeniköy yanın
 Cihana yayılmış şanın
 Köyümün Hıdrellez tepesi.
 
 Eteğinde akar dere
 Akıp gidiyor köylere
 Hasret oldun sevenlere
 Köyümün Hıdrellez tepesi.
 
 Yolu yapılmış gidiyor
 Özleyen sana geliyor
 Yeşil dağları gözlüyor
 Köyümün Hıdrellez tepesi.
 
 Gelince çıkarım sana
 Seyrangahım oldun bana
 Hasan derviş komşu sana
 Köyümün Hıdrellez tepesi.
 
 Köyümün simgesi oldun
 Olup gönüllere doldun
 Özleyene hasret olsun
 Köyümün Hıdrellez tepesi.
 
 Dedeler çeşmesi orda
 Açar çiçeği baharda
 Bülbülün öter dağlarda
 Köyümün Hıdrellez tepesi.
 
 Gurbette özlemsin bana
 Ünün yayılmış cihana
 Manzaran vardır şahane
 Köyümün Hıdrellez tepesi.
 
 BAKARİ özler gelecek
 Gelince seni görecek
 Özlemim sende dinecek
 Köyümün Hıdrellez tepesi.
 
 Yılmaz BAKAR -3 Ocak 2010-Almanya
 
 ----------------------------------------------
 
 KIRINTI KÖYÜM
 
 Gurbet elde hasretini çekeli
 Unutmadım seni, Kırıntı köyüm.
 Hasret ile yanıp, çile çekeli
 Unutmadım seni, Kırıntı köyüm.
 
 Derelerde suyun cılız akıyor
 hasretin kavurur insan yakıyor
 Yeşil ormanların ilaç kokuyor
 Unutmadım seni, Kırıntı köyüm.
 
 Dillerde söylenir, Gelincik taşın
 Seher yelleri ile, dumanlı başın
 Bir simgedir köyde, Harman taşların
 Unutmadım seni, Kırıntı köyüm.
 
 Ağrı dağı gibi, KIZLAR KALESİ,
 Biter eteğinde çiğdem, lalesi
 Geliyor insanın seni göresi
 Unutmadım seni, Kırıntı köyüm.
 
 Kuzuluk ormanı, piknik yerleri
 Tuğkıranı köyün güzel yerleri
 Kekik, reyhan kokar kırları
 Unutmadım seni, Kırıntı köyüm.
 
 Yeşil dağlarında, çiçekler kokar
 Akar soğuk pınar ovaya bakar
 Hasretin kor olur insanı yakar
 Unutmadım seni, Kırıntı köyüm.
 
 Bakari'de yanar,hasrettir sana
 Hayatın tadını yaşattın bana
 Suyun havan ilaç olur insana
 Unutmadım seni, Kırıntı köyüm.
 
 Yılmaz Bakar- 17.10.2008- Almanya
 
 ----------------------------------------------
 
 ÖZLEMLERİN YAKAR GÜZEL YENİKÖY
 
 Ne zaman gelirsem, orda olurum
 Sevenleri yakınları bulurum
 Pehlül dedemize kurban olurum
 Yüreğimde hasret, güzel Yeniköy.
 
 Nice canlar ile akraba oldum
 Hasretinle yana yana kavruldum
 Doğasına havasına vuruldum
 Özlemini çektim, güzel Yeniköy.
 
 Çok özlerim yaylasını, dağını
 Doya doya gezsem, güzel bağını
 Ol Pehlül dedemin ocağını
 Nasıl sevmem seni, güzel Yeniköy.
 
 Cenneti andırır çamlık ormanı
 Göletin andırır derya ummanı
 Köye gelen burda, olur hayranı
 Cennet gibi olmuş, güzel Yeniköy.
 
 Yakıyor dostların, hasreti bizi
 Gelirsek dindirir özlemimizi
 Sana olan köy hasretimizi
 Sularınla söndür, güzel Yeniköy.
 
 Köye yeni yeni evler yapılmış
 Toprak damlı evden, eser kalmamış
 Özlemiş gurbette kimse kalmamış
 Özlemlerin yakar, güzel Yeniköy.
 
 Bakari'de özler, gelir oraya
 Sevenleri, yakınları görmeye
 Niyaz eder gelir, orda türbeye
 Hasretlere derman, güzel Yeniköy.
 
 Yılmaz Bakar- 11.10.2008- Almanya
 
 ----------------------------------------------
 
 HASAN DERVİŞ'İM
 
 Ulu pirim benim, Hasan dervişim
 Seni arzuladım geldim ey pirim
 Nasip alamadım seni sevmişim
 Arzuladım geldim, Hasan dervişim.
 
 Gurbet elden geldim ziyaretine
 Muhtaç olduk dedem kerametine
 Hak lokması dağıt sevenlerine
 Arzuladım geldim, Hasan dervişim.
 
 Bütün mürşitlerim, bu yolda atam
 İkrar ile gelip eteğin tutam
 Affeyle pirim, var ise hatam
 Arzuladım geldim, Hasan dervişim.
 
 Kırklar meydanına, girip çıkmışım
 Pirimin elinden dolu içmişim
 İçinde ben kendimden geçmişim
 Arzuladım geldim, Hasan dervişim.
 
 Pirlerimiz gelsin, cemler kurulsun
 Düşkün olan günahından sorulsun
 Edep erkan ile semah dönülsün
 Arzuladım geldim,Hasan dervişim.
 
 Bakari'de yana yana kül olur
 Arzulayıp gelir, sana kul olur
 Canlar seni sever, burda bir olur
 Arzuladım geldim, Hasan dervişim.
 
 Yılmaz BAKAR
 
 ----------------------------------------------
 
 GELİNCİK TAŞI
 
 Hasret çekenlerin, piknik durağı,
 Hasret çeken, yakın eder ırağı,
 Muhabbetle coşar, kaynar yüreği,
 Gönüllerde sevgi, Gelincik taşı.
 
 Piknikçiler gelir, orda eğlenir,
 Dillerde türküler, şarkı söylenir,
 Kemençe çalınır, horon oynanır,
 Muhabbetin bitmez, Gelincik taşı.
 
 Yakılır ocaklar, yemekler pişer,
 Gelenler burada, demini içer,
 Konuklar eğlenir, kendinden geçer,
 Eğlencesi bitmez, gelincik taşı.
 
 Bir havuz gibi, küçücük gölün,
 Ne ırmağın olur, ne de bir selin,
 Dikilmiş buraya sanki heykelin,
 Gönüllerde sevgi, Gelincik taşı.
 
 Hasret çekenlerde, yanar bağırlar,
 Herkes konuğunu burda ağırlar,
 Coşar susuz deren, erirse karlar,
 Ummanlara döner, Gelincik taşı.
 
 Nice gelinlere, olursun sırdaş,
 Gelincik çeşmesiyle, olmuş arkadaş,
 Yaşayın birlikte, dostça başa baş,
 Gönüllerde sevgi, Gelincik taşı.
 
 BAKARİ gurbette, hasretle yanar,
 Özlemiş köyünü her daim anar,
 Buz gibi suyunu, içenler kanar,
 Dertlilere derman, Gelincik taşı.
 
 ----------------------------------------------
 
 O ESKİ GÜNLER
 
 On iki yaşımda, çıktım gurbete,
 Çok işte çalıştım, girdim zahmete,
 Çalıştım okudum, erdim hikmete,
 Hey gidi hey, o eski günler.
 
 Hikmet deryasını, yüzerek geçtim,
 Bir çok engelleri, azimle aştım,
 İlimi, irfanı dünya ya saçtım,
 Hey gidi hey, o eski günler.
 
 Mercimek yolardık, nohut yolardık,
 Aç kaldık Tanrı' ya dua ederdik,
 Kar yağdı,mı odalara dolardık,
 Hey gidi hey, o eski günler.
 
 Kağnılara biner, ekin taşırdık,
 Öküzleri dağdan, bayırdan aşırdık,
 Kış ayları geçti,mi, bizde şaşardık,
 Hey gidi hey, o eski günler.
 
 Harmanlarda dövenlere binerdik,
 Patoz vura vura tozlar yutardık,
 Bir de samanları, mereklere teperdik,
 Hey gidi hey, o eski günler.
 
 BAKARİ de çekti böyle çileler,
 Anam eleklerde ununu eler,
 Kış oldu mu geçmezdi, uzun geceler,
 Hey gidi hey, o eski günler.
 
 Yılmaz BAKAR
 
 ----------------------------------------------
 
 SOĞUK PINARIM
 
 Soğuk pınar derler,senin adına
 Doyum olmaz soğuk suyun tadına
 Şifa kattın içenlerin canına
 Şöhretin dillerde,soğuk pınarım.
 
 Seher yelleriyle dumanlı başın
 Geçilmez yolların borandan kışın
 Bahar gelir öter,kekliğin kuşun
 Şöhretin dillerde,soğuk pınarım.
 
 Bahar gelir yeşillenirse dağlar
 Suyun ile cennet olursa bağlar
 Özleyenler gelir,kavuşur sağlar
 Şöhretin dillerde,soğuk pınarım.
 
 Yaylasında koyun-kuzu meleşir
 Eteğinde bülbül,keklik eyleşir
 Hasret çekenlerin gelir ulaşır
 Şöhretin dillerde,soğuk pınarım.
 
 Soğuk pınarım şırıl şırıl akıyor
 Yükseklerden Şiran'ıma bakıyor
 Hasretin özlemin bizi yakıyor
 Şöhretin dillerde,soğuk pınarım.
 
 Gurbetten geliririm sana çıkarım
 Soğuk sularını doya doya içerim
 Şiran ovamıza ordan bakarım
 Şöhretin dillerde,soğuk pınarım.
 
 BAKARİ'de seni,övdü ne güzel
 Gönüllerde sevgin bitmesin ezel
 Tadına doyulmaz suyun çok güzel
 Şöhretin dillerde,soğuk pınarım.
 
 Yılmaz BAKAR- 4 Ocak 2010-Almanya
 
 ----------------------------------------------
 
 BİZİM DAĞLAR GÜZEL OLUR
 
 Herdem güzelleri açanda,
 Bizim dağlar güzel olur.
 Turnaları gökyüzünde uçanda,
 Bizim köyler güzel olur.
 
 Yaylada meler kuzular
 Gurbette yürek sızılar
 Köye gelmektir arzular
 Bizim köyler güzel olur.
 
 Peteklik boğazını aşın
 Yeşil kırlarda dolaşın
 Soğuk pınara ulaşın
 Bizim sular soğuk olur.
 
 Sabah çıkalım yola
 Yaylada verelim mola
 Selam olsun cümle kula
 Bizim kullar güzel olur.
 
 Elele verip gezmeli
 Bizim dağları görmeli
 Soğuk suları içmeli
 Bizim sular soğuk olur.
 
 Karadoruk kayalıklar
 Gelir eğlenir konuklar
 Buz gibi akar oluklar
 Bizim sular soğuk olur.
 
 Pikniğe gelin dağlara
 Doyum olmaz hiç sulara
 Çaylar demle konuklara
 Bizim çaylar güzel olur.
 
 Bakari'yem dilden dile
 Yolum düştü gurbet ele
 Nasip olsa köye gele
 Bizim köyler güzel olur.
 
 Yılmaz Bakar - 25.06.2008
 
 ----------------------------------------------
 
 KIRINTI`DIR BENIM KÖYÜM
 
 Kırıntı`nın şanı vardır
 Kızlar kalesi de vardır
 Kuzuluk ormanı vardır
 Kırıntı`dır benim köyüm.
 
 Harman taşları da vardır
 Gelincik taşı da vardır
 Kuru deresi de vardır
 Kırıntı`dır benim köyüm.
 
 Küçükten çıktım gurbete
 İnsan dayanmaz hasrete
 Çektiğim bütün zahmete
 Kırıntı`dır benim köyüm.
 
 Kırıntı`dan ayrılanlar
 Gurbet elde çalışanlar
 Bayram eder kavuşanlar
 Kırıntı`dır benim köyüm.
 Herkesin bir özlemi var
 
 Özleyen çeker ahuzar
 Yeşillenmiş cennet dağlar
 Kırıntı`dır benim köyüm.
 
 Asırlık ardıcı vardır
 Yokuştur yolları dardır
 Muhtarı, azası vardır
 Kırıntı`dır benim köyüm.
 
 Baharda açilmis gülüm
 Hasretlik insana zulüm
 Göreyim gelmeden ölüm
 Kırıntı`dır benim köyüm.
 
 Yapılmış yeni konaklar
 Çatıda parlar çanaklar
 Sabah tütüyor ocaklar
 Kırıntı`dır benim köyüm.
 
 BAKARİ gezer gurbette
 Gönül yanar hep hasretle
 Kavuşan coşar minnetle
 Kırıntı`dır benim köyüm.
 
 ----------------------------------------------
 
 KIZLAR KALESİ
 
 Adına demişler Kızlar Kalesi,
 Köyümün simgesi, güzel kalesi,
 Eteğinde kokar, sümbül lalesi,
 Gönüllerde hasret, Kızlar Kalesi.
 
 Kırıntı'ya şöhretinle şan kattın,
 Sana gelenlere sevgi yaşattın,
 Yağdırdın karları, kışı yaşattın,
 Eksilmez karların, Kızlar Kalesi.
 
 Bahar gelir yeşillenir her yanın,
 Seyrangahısın Yeşil Şiran'ın,
 Hayranısın sana ilgi duyanın,
 Şöhretin yayılır, Kızlar Kalesi.
 
 Eteğinde olur keklik yuvası,
 Cana can katıyor temiz havası,
 Uzaktan görünür Şiran ovası,
 Köyümün simgesi, Kızlar Kalesi.
 
 Karlar erir kekiklerin yeşerir,
 Bahar gelir bülbüllerin ötüşür,
 Seven sevdiğine gelir kavuşur,
 Hasretlere derman, Kızlar Kalesi.
 
 Dumanlıdır başın, bulutlar çöker,
 Sulanmış bulutlar yağmurlar çeker,
 Seni özleyenler, hasretin çeker,
 Gönüllerde hasret, Kızlar Kalesi.
 
 Manzarası hoştur, havası hoştur,
 Dolambaçlı yolu gayet yokuştur,
 Şöhretin dillerde sevenin çoktur,
 Dillerde dir adın, Kızlar Kalesi.
 
 BAKARİ'yem seni, öve öve bitirir,
 Bir gün gelir hasretliği bitirir,
 Hasret çekenleri sana getirir,
 Hayallerden gitmez, Kızlar Kalesi.
 
 Yılmaz BAKAR
 
 ----------------------------------------------
 
 KIRINTI'NIN YEMEKLERİ
 
 Kırıntı'nın vardır,türlü yemeği,
 Köyün keşkeğinden yemek isterdim.
 Kuru ekmeğini, ıslarda yerdim,
 Madımağa doğrar,güzelce yerdim.
 
 Yeşil pancarından çorba yapılsa,
 Bulguru,yarması,tuzu katılsa,
 Birazda içine,biber katılsa,
 Pancar çorbasını,güzelce yerdim.
 
 İnce bulgurundan haşıl etseler,
 Sarma gibi güzel güzel yapsalar,
 Sarımsağını,yoğurdunu katsalar,
 Yalancı dolmasını,güzelce yerdim.
 
 Annem ince ince, kesme keserdi,
 Güzelce haşlar tepsilere döşerdi,
 Üstüne tereyağı,çökeliği dökerdi,
 Kesme makarnayı,güzelce yerdim.
 
 Patetesi köylüm haşlar kavurur,
 Yanına ayranı,pekmezi konur,
 Banarsın ekmeği lezzetli olur,
 Sütlü çorbasını,güzelce yardim.
 
 Madımak çorbası,düşmez dillerden,
 Hoşveren toplanır gelir bostandan,
 Yoğurdunu eksik etme sofrandan,
 Ayranlı çorbasını,güzelce yerdim.
 
 İmece usulü siron kesilir,
 Sıra sıra tepsilere dizilir,
 Sarımsaklı yoğurtla güzelce yenir,
 Mercimek haşılını,severek yerdim.
 
 Binbir emek ile,pişer yemekler,
 Pişirenler çeker türlü zahmetler,
 Dizilir sofraya,kete ekmekler,
 Semir haşılını,güzelce yerdim.
 
 Kesme çorbasını çokta severdim,
 Evelik yoğurtlaması olursa yerdim,
 Doymazdım daha,var mı dır derdim,
 Pezik kavurmasını,çokta severdim.
 
 BAKARİ'de türlü yemekten yedi,
 Pişirenin eline sağlıktır dedi,
 Hanenize Hızır uğrasın dedi,
 Pancar sarmasını,güzelce yerdim.
 
 YILMAZ BAKAR-Almanya
 
 ---------------------------------------------
 
 4 Nisan 2010
 TOMARA ŞELALESİ
 
 Şiran ilçesinde,var bir şelale
 Tanrı'nın hikmeti,gelmiş ne hale
 Tomara'dır adı,görün bir hele
 Ömrümde görmedim,böyle şelale.
 
 Tomara dağından coşarak akar
 Görenler şaşırır hayretle bakar
 Allah'ın hikmeti,bembeyaz akar
 Ömrümde görmedim,böyle şelale.
 
 Akıl ermez suyun coşkunluğuna
 İnsan kapılıyor hayranlığına
 Karışıp gidiyor Kelkit çayına
 Ömrümde görmedim,böyle şelale.
 
 Gide gide şelaleye ulaştım
 Tomara suyunu tadına şaştım
 Yolları yapılmış,gezdim dolaştım
 Ömrümde görmedim,böyle şelale.
 
 Havuzları,çeşmeleri yapılmış
 Havuzuna türlü balık atılmış
 Arabalar için parklar yapılmış
 Ömrümde görmedim,böyle şelale.
 
 Bağ,bahçe için kanal yapılmış
 Yayalar geçsin diye, üstü kapanmış
 Suyun coşkusundan taşlar ağarmış
 Ömrümde görmedim,böyle şelale.
 
 Herkes gitsin şelale yi görmeye
 Kana kana soğuk suyun içmeye
 Çağır dostlarını burda pikniğe
 Ömrümde görmedim,böyle şelale.
 
 Çok diyarlar gezdim dolaştım
 Bir nehir kadar,vallahi şaştım
 Rakıya katarak güzelce içtim
 Ömrümde görmedim,böyle şelale.
 
 BAKARİ hayrandır Tomaranın suyuna
 Allah lütfeylemiş Şiran yurduna
 Tomarayı akıtsalar güzel Şiran'a
 Ömrümde görmedim,böyle şelale.
 
 YILMAZ BAKAR
 
 ----------------------------------------------
 
 KIRINTI KÖYÜM
 
 Açılır baharda,çiçeğin gülün
 Yemyeşil dağların,güzel Kırıntı.
 Uzanır gurbete giderse yolun
 Baharın bir başka,güzel Kırıntı.
 
 Soğuktur suların derman havası
 Yemyeşil yaylası cennet yuvası
 Türlü çiçek kokar,yeşil doğası
 Dağları bir başka,güzel Kırıntı.
 
 Senin yerin başka benim gönlümde
 Şöhretin söylenir elin dilinde
 Bülbüller ötüşür bağda gülünde
 Bağları bir başka,güzel Kırıntı.
 
 Herşeyin güzeldir,yazayım destan
 Bir yanın dağlardır,bir yanın bostan
 Gurbetlerde özler köyünü insan
 Hasretin bir başka,güzel Kırıntı.
 
 Çiçekli çayırın,Kızlar kalesi
 Özleyenin gelir seni göresi
 Susuz kalmış değirmenler deresi
 Coşkun akar selin,güzel Kırıntı.
 
 Soğuk suyun akar,dağda bayırda
 Koyun-kuzu meler yeşil çayırda
 Öter bülbüllerin yazda baharda
 Cennettir dağların,güzel Kırıntı.
 
 Karaburga dağı cihan dilinde
 Hasretin kor olur,benim gönlümde
 Pınar olup akan,gözüm selinde
 Hasretin bir başka,güzel Kırıntı.
 
 BAKARİ hasrettir gurbet ellerde
 Şöhretin söylenir halen dillerde
 Öter bülbüllerin gonca güllerde
 Baharı bir başka,güzel Kırıntı.
 
 Yılmaz Bakar-31.12.2009-Almanya
 |  
|  |  | 
| 
  
Kişilerle İlgili Şiirler 
 
12 Ocak 2014TEŞEKKÜRLER DURMUŞ ÖZTÜRK HOCAMA
 
 Gururluyum hocam inan sizinle
 Yazılar yazarsın paylaşırsın bizimle
 Özenerek yazarsın binbir azimle
 Teşekkürler Durmuş Öztürk hocama.
 
 Kırıntı köyünün gururu oldun
 Yazılar yazarak gönüle doldun
 Yetişen nesillere hep ilham oldun
 Teşekkürler Durmuş Öztürk hocama.
 
 Durmasın kalemin daima yazsın
 Güzel yazılarla ilhamın artsın
 İlhamlar almışım başımda taçsın
 Teşekkürler Durmuş Öztürk hocama.
 
 Çocuklar eğitmeye köyler dolaştın
 Binbir zorluklarla cehaletle savaştın
 Yılmadın hayatta başarıya ulaştın
 Teşekkürler Durmuş Öztürk hocama.
 
 Sevecensin hocam hem sempatiksin
 Atatürk'çü çağdaş hem de laiksin
 Sevdirdin kendini inan ki teksin
 Teşekkürler Durmuş Öztürk hocama.
 
 BAKARİ'de her dem seni övmüştür
 Yazdığın yazıları okuyarak sevmiştir
 Ömrün uzun olsun yaşa demiştir
 Teşekkürler Durmuş Öztürk hocama.
 
 Yılmaz Bakar-12.01.2014-Almanya
 
 
 -----------------------------------------------
 
 23 Ocak 2012
 GEÇMİŞ OLSUN SANA AYTEN BAL
 
 Kalleşçe teröre hedef alındın
 Dolmamıştı vaden hayatta kaldın
 Allah esirgedi bizlere kaldın
 Geçmiş olsun sana Ayten Bal'ımız.
 
 Kaderin cilvesi seni mi buldu?
 Kalleş bombalarla ayaktan oldu
 Sevenler ağladı yandı mahvoldu
 Geçmiş olsun sana Ayten Bal'ımız.
 
 Şükür sahip çıkan devletin vardı
 Seni seven dostlar yanında vardı
 Doktorlar seferber yaranı sardı
 Geçmiş olsun sana Ayten Bal'ımız.
 
 Satılmış hainler tuzaklar kurdu
 Kalleşçe terörle insanlar öldü
 Ülke yavaş yavaş artık bölündü
 Geçmiş olsun sana Ayten Bal'ımız.
 
 Vatan için nice şehitler verdik
 Analar ağladı bizler üzüldük
 Acizler çaresiz bizler kahrolduk
 Geçmiş olsun sana Ayten Bal'ımız.
 
 Şu güzel ülkenin haline bakın
 İçsavaş çıkacak yakında bakın
 Kardeş kardeşi kıracak yakın
 Geçmiş olsun sana Ayten Bal'ımız.
 
 BAKARİ'de der ki, teröre kızdım
 Nice şehitlere destanlar yazdım
 Ülkemin haline bakıpta yandım
 Geçmiş olsun sana Ayten Bal'ımız.
 
 Yılmaz Bakar-23.01.2012-Almanya
 
 ----------------------------------------------
 
 06 Ocak 2012
 KÖYÜMÜN ÖĞRETMENLERİ
 
 Kırıntı köyünde bir gurur oldun
 Okuyan gençliğe ışıklı yoldun
 Yaşlandı bedenin doksanı buldun
 Bir meşaleydin bize Niyazi hocam.
 
 Eğitim yolunda koştun yoruldun
 Nesiller eğittin bir rehber oldun
 Gönüllerde sevgi bir mihman oldun
 Şöhretin dillerde İbrahim hocam.
 
 Yaşı erişsede yetmiş beşlere
 Bir örnekti bize genç nesillere
 Şöhreti yayılmış dilden dillere
 Durmasın kalemin yaz Durmuş hocam.
 
 Nerde kalemin nerde defterin?
 Bir şeyler yazmaya yokmu niyetin?
 Eğitime bir çok hizmetler ettin
 Göster hünerini Alettin hocam.
 
 Sultangil'dir senin sülalen hocam
 İzin verirsen iki satır yazacam
 Nerde yazıların diye soracam
 Başla yazmaya Ali Öztürk hocam.
 
 Molla Ali derler,Ankara'da yaşıyor
 İlimin irfanın baştan aşıyor
 Hünerini gören sana şaşıyor
 Durmasın kalemin yaz Ali hocam.
 
 Çocuklar eğittin ömrünü verdin
 Bir çok zorlukları engeller yendin
 Hidayete erdin artık yaşlandın
 Sevdirdin kendini Hidayet hocam.
 
 Alimce kalemle başla yazmaya
 Yazdığın öyküler başlandı okunmaya
 İlhamın derinmiş benzer deryaya
 İlhamın bitmesin yaz Alim hocam.
 
 BAKARİ aklına geleni yazdı
 Teker teker yazdı sıraya dizdi
 Eğitime hizmet edenler sizdi
 Hizmetleri takdir gören hocalar.
 
 Yılmaz Bakar-05.01.2012-Almanya
 
 Yazın köyde gördüğüm öğretmenlerimiz için yazılmıştır.
 Unuttuğum varsa affola.
 
 ----------------------------------------------
 
 25 Ağustos 2011
 GEÇMİŞ OLSUN BİLAL AĞAM
 
 Çırak gilden Bilal derler
 Seni köyde çok severler
 Dost düşman ekmeğin yerler
 Geçmiş olsun, Bilal ağam.
 
 Kaç gündür görmedim sizi
 Birden vurmuş kalp krizi
 Korkuttun cümle hepimizi
 Geçmiş olsun, Bilal ağam.
 
 Şiran-Gümüşhane, koştun durdun
 Ordan Trabzon'u buldun
 Çok şükür şimdi kurtuldun
 Geçmiş olsun, Bilal ağam.
 
 Seni seven duydu korktu
 Duyanlar gelip bize sordu
 Dedik ameliyat oldu kurtuldu
 Geçmiş olsun, Bilal ağam.
 
 Hastalığın her tarafa yayıldı
 Çocukların duydu, kimi bayıldı
 Sevenler koştu yanına geldi
 Geçmiş olsun, Bilal ağam.
 
 Eşin İpek'i de nasıl korkuttun
 Yüreğine korku, acı doldurdun
 Allah'a şükür şimdi kurtuldun
 Geçmiş olsun, Bilal ağam.
 
 BAKARİ bunları yazdı bitirdi
 Geçmiş olsun dedi, şifa diledi
 Allah bağışladı, pir esirgedi
 Geçmiş olsun, Bilal ağam.
 ---
 11 Ağustos tarihinde geçirdiği bir kalp krizi ile önce Şiran Devlet Hastahanesi'ne, oradan Gümüşhane Devlet Hastahanesi'ne, oradan da acil olarak Trabzon Devlet Hastahanesi'ne sevk edilerek burada başarılı bir kalp ameliyatı geçiren Bilal Bakar'a acil şifalar diliyoruz.
 
 Yılmaz Bakar - 23 Ağustos 2011 - Kırıntı Köyü
 
 ----------------------------------------------
 
 ZAFER AYDOGAN
 
 Bu nasıl acıdır, bu nasıl yara
 Yürek mi dayanır, böyle efkara
 Verdiğin acıya bulunmaz çare
 Yürekleri yaktın, talihsiz Zafer.
 
 Kara haber dörtbir yana yayıldı
 Duyanlar dayanmaz düşüp bayıldı
 Devran süreceğin gençlik çağındı
 Yürekleri yaktın, talihsiz Zafer.
 
 Kırıntı ağlıyor senin peşinden
 Nasıl ayrılırsın seni sevenlerinden
 Sevenler ağlıyor yandı peşinden
 Yürekleri yaktın, talihsiz Zafer.
 
 Gencecik yaşında mı, hayattan bıktın
 Ananın,babanın ciğerin yaktın
 Seni sevenleri nasıl ağlattın
 Yürekleri yaktın, talihsiz Zafer.
 
 Seni duyan herkes, yandı ağladı
 Yaslıdır Kırıntı yürek dağladı
 Acılar içinde annen, kara bağladı
 Yürekleri yaktın, talihsiz Zafer.
 
 Bir kuş olup, aramızdan ayrıldın
 Uçup gittin cennetleri boyladın
 Şu koca dünya ya, sen mi sığmadın
 Yürekleri yaktın, talihsiz Zafer.
 
 Nasıl yakıp gittin sevdiklerini
 Viran ettin gittin, ata evini
 Yaslar verdin yaktın sevdiklerini
 Yürekleri yaktın, talihsiz Zafer.
 
 Yaktın yürekleri ateş doldurdun
 Yaralı annene saçlar yoldurdun
 Ağlattın bizleri yaşlar döktürdün
 Yürekleri yaktın, talihsiz Zafer.
 
 Ana dayanır mı böyle acıya
 Haber verin kardeşine, bacıya
 Figan düştü köyde, bak Abdallı'ya
 Yürekleri yaktın, talihsiz Zafer.
 
 BAKARİ de sana yanar ağlaşır
 Gözyaşları ırmak olur çağlaşır
 Yakıştı mı sana soğuk teneşir
 Yürekleri yaktın, talihsiz Zafer.
 
 Yılmaz BAKAR - 25 Kasım 2009 - Almanya
 
 ----------------------------------------------
 
 YAKTIN YÜREKLERİ SÜLEYMAN HOCA
 
 Figan düştü Kırıntı'nın üstüne
 Acılar doldurdun gönül köşküne
 Bu nasıl ölümdü, Allah aşkına
 Yaktın yürekleri, Süleyman hoca.
 
 Acı haber dört bir yana ulaşır
 Eşin-çocukların yanar ağlaşır
 Dostlar cenazeni ellerde taşır
 Yaktın yürekleri, Süleyman hoca.
 
 Bu nasıl yazıdır, bu nasıl kader
 Süleyman'ım cansız köyüne gider
 Bacı- kardeş ağlar,dağları deler
 Yaktın yürekleri, Süleyman hoca.
 
 Neler ettin bize, herkes üzüldü
 Ağlayan gözlerden yaşlar süzüldü
 Musalla taşında duan okundu
 Yaktın yürekleri, Süleyman hoca.
 
 
 Anan-bacın dertli dertli ağlıyor
 Gözyaşları pınar gibi çağlıyor
 Çıkarmış alları,kara bağlıyor
 Yaktın yürekleri, Süleyman hoca.
 
 Bu acıya annen nasıl dayandı
 Duyanların yüreği-ciğeri yandı
 Göklere yükselen ağıt-figandı
 Yaktın yürekleri, Süleyman hoca.
 
 İki yavrun boynu bükük meleşir
 Eşin hasta yareleri depreşir
 Yakıştı mı sana, soğuk teneşir?
 Yaktın yürekleri, Süleyman hoca.
 
 Çevren geniş idi, herkes severdi
 Bu nasıl yazıymış, nasıl kaderdi?
 Mart ayının dördü, ecel mi geldi?
 Yaktın yürekleri, Süleyman hoca.
 
 Bakari der, böyle tuzaklar kurdun
 Kara toprak oldu mekanın yurdun
 Gül yüzün üşümüş,sararıp soldun
 Yaktın yürekleri, Süleyman hoca.
 
 Yılmaz Bakar - 06.03.2009-Almanya
 
 ----------------------------------------------
 
 TALİHSİZ BACIM
 Fadime (Bakar)Aydoğan için
 
 Yeter felek yeter, verdin acılar,
 Ne kardeşim kaldı, nede bacılar,
 Bana yazılmış böyle acılar.
 Talihsiz bacımı, sen aldın felek.
 
 Gonca gülümdü, soldurdun onu,
 Böyledir dünyanın akibet sonu,
 Nasip eyle cennet alaya onu,
 Talihsiz bacımı, sen aldın felek.
 
 Yaralı yürekler, kimse gülmüyor,
 Öldüğünü duyan, hiç inanmıyor,
 Eceldir bu giden, geri gelmiyor,
 Talihsiz bacımı, sen aldın felek.
 
 Sevdirdin kendini, herkes ağlıyor,
 Bütün dostlar yandı, kara bağlıyor,
 Oğulların, kızın ciğer dağlıyor,
 Talihsiz bacımı, sen aldın felek.
 
 Bütün yürekleri, yakıp da gittin
 Gönüllerde sevgi olup da gittin
 Söyle bize yoksa, şaka mı ettin?
 Talihsiz bacımı, sen aldın felek.
 
 Bütün dünya sana, yandı ağlaşır,
 Gözyaşları pınar oldu çağlaşır,
 Yavruların arkan sıra meleşir,
 Talihsiz bacımı, sen aldın felek.
 
 BAKARİ de ağlar, senin peşinden,
 Nasıl ayrılırsın tek kardeşinden,
 Bak, sevenlerin geldi peşinden,
 Talihsiz bacımı,sen aldın felek.
 
 Yılmaz Bakar - Nisan 2008
 
 ----------------------------------------------
 
 HASRETİNLE YANAR AĞLARIM BACIM
 Fadime (Bakar)Aydoğan için
 
 İki yılı geçti,acın dinmedi
 Acımı derdimi kimse bilmedi
 Ağladım sızladım yüzüm gülmedi
 Hasretinle yanar,ağlarım bacım.
 
 Ağladım sızladım,kalmadı ferim
 Ağlasamda yaşı akmaz gözlerim
 Aylar geçti seni,nasıl özlerim
 Hasretinle yanar,ağlarım bacım.
 
 Dinecek mi bende,sensiz acılar?
 Ağladıkça artar bende sancılar
 Kuzu gibi meler,sana yavrular
 Hasretinle yanar,ağlarım bacım.
 
 Ne kadar özledim,yaralı bacım
 Derdine bulamadım yoktu ilacım
 Azdı yarelerim,dinmedi acım
 Hasretinle yanar,ağlarım bacım.
 
 Kaderin böyleymiş,yazılmış yazın
 Çektin acıları arttı avazın
 Allah'ına vardı,her dem niyazın
 Hasretinle yanar ağlarım bacım.
 
 İki yılın doldu,durmaz ağlarım
 Sensiz hazan oldu,soldu bağlarım
 Gülmez dertli yürek,yine ağlarım
 Hasretinle yanar,ağlarım bacım.
 
 Türlü acıları,bıraktın bende
 Tutmuyor dizlerim tutuldum derde
 Resimlerin bizde,hayalin nerde
 Hasretinle yanar, ağlarım bacım.
 
 Yalandır dünya,herkes bilecek
 Sırası gelenler elbet ölecek
 Kimi ağlayacak,kimi gülecek
 Hasretinle yanar,ağlarım bacım.
 
 Bilirim bacım,gidenler gelmez
 Kalanın acısını kimseler bilmez
 Yaralı yürekler sensiz gülemez
 Hasretinle yanar,ağlarım bacım.
 
 BAKARİ'de hasretinle yanıyor
 Gözyaşları pınar olmuş ağlıyor
 Biricik kızın karaları bağlıyor
 Hasretinle yanar,ağlarım bacım.
 
 Yılmaz Bakar
 
 ----------------------------------------------
 NEREDESİN BACIM?
 Fadime (Bakar)Aydoğan için
 
 Aylar oldu bacım, senden ayrıldım
 Hasretinle yana yana kavruldum
 Yaprak oldum rüzgarlarda savruldum
 Beni bu hallere koyan, bacım nerdesin.
 
 Hazan düştü bağımızda, güllerim soldu
 Yandı yürek yana yana kül oldu
 Kesildi dermanım, gül benzim soldu
 Beni bu hallere koyan, bacım nerdesin.
 
 Hasretiyle beni, yakıp kavuran
 Ecel idi seni, benden ayıran
 Olamadım bacım, yarana derman
 Beni bu hallere koyan, bacım nerdesin.
 
 Sensiz nasıl gülem, gurbet ellerde
 Felek engel koydu, ayrı kaldık nerede
 Acı koydun yaktın, bak gönüllerde
 Beni bu hallere koyan, bacım nerdesin.
 
 Neden felek böyle ayırdı bizi
 Esti acı poyraz savurdu bizi
 Ecel girdi aramıza, ayırdı bizi
 Beni bu hallere koyan, bacım nerdesin.
 
 Bakari'de böyle yandı ağlaşır
 Gözyaşları pınar oldu çağlaşır
 Azmış yarelerim nasıl sağlaşır
 Beni bu hallere koyan, bacım nerdesin.
 
 Yılmaz Bakar- 15.10.2008- Almanya
 
 ----------------------------------------------
 
 HÜSEYİN AYDOĞAN'IN HAPİSHANE GÜNLERİ
 
 Sebepsiz bir yere,içeri girdin
 Seni sevenlere üzüntü verdin
 Acıyı kederi içerde gördün
 Geçmiş olsun Hüseyin Aydoğan.
 
 Kader mahkumu diyorlar sana
 Dokunuyor içerde bunlar insana
 Hayat dersi oldu,orada sana
 Geçmiş olsun Hüseyin Aydoğan.
 
 Seni sevenleri üzüpte gittin
 Yatarken içerde babanıda kaybettin
 Doksandokuz derde,yenisin ektin
 Geçmiş olsun Hüseyin Aydoğan.
 
 Geçmedi günlerin yılları saydın
 Anladın hayatta karaymış bahtın
 Yıkılmış saraylar,devrilmiş tahtın
 Geçmiş olsun Hüseyin Aydoğan.
 
 Seni sevenleri nasıl özledin
 Dostları bekledin yollar gözledin
 Yıllar geçti takvimlerde izledin
 Geçmiş olsun Hüseyin Aydoğan.
 
 Klasik kelamdır,Allah kurtarsın
 Geçmiyor saatler volta atarsın
 Maziyi hatırlar,günlük tutarsın
 Geçmiş olsun Hüseyin Aydoğan.
 
 Ne acıdır hapishane günleri
 Görürsün burada ne hüzünleri
 Asker değilsin gelsin,izin günleri
 Geçmiş olsun Hüseyin Aydoğan.
 
 Akşamdan kapanır demir kapılar
 Hüzünle doluyor beton yapılar
 Yüreklere çöker derin acılar
 Geçmiş olsun Hüseyin Aydoğan.
 
 Herkeste hüzün,herkeste elem
 Yazarsın mektuplar elinde kalem
 Gelen mektuplarda beklersin selam
 geçmiş olsun Hüseyin Aydoğan.
 
 BAKARİ'de sana çokta üzüldü
 Arada gözünden yaşlar süzüldü
 Şükür hapislerden geri dönüldü
 Geçmiş olsun Hüseyin Aydoğan.
 
 Yılmaz Bakar-31.12.2009-Almanya
 
 ----------------------------------------------
 
 GEÇMİŞ OLSUN ESMA KORKMAZ
 
 Şifanızı versin Allah
 Turp gibisin bak maşallah
 Yine yazarsın inşallah
 Geçmiş olsun Esma Korkmaz.
 
 Dertler insanoğlu için
 Sağlık olsun yaşam için
 Bolca sütle-ayran için
 Geçmiş olsun Esma Korkmaz.
 
 Kendi doktorun olacan
 Kendine iyi bakacan
 Bu dertlerden kurtulacan
 Geçmiş olsun Esma Korkmaz.
 
 Herşeyin başı sağlıktır
 Dertsiz yaşam ağalıktır
 Sağlıklı yaşam hayattır
 Geçmiş olsun Esma Korkmaz.
 
 Köye gel seni göreyim
 Türlü ilaçlar vereyim
 Şifalar sana dileğim
 Geçmiş olsun Esma Korkmaz.
 
 Köyü-yaylayı gezersin
 Madımak çorbası yersin
 Soğuk sulardan içersin
 Geçmiş olsun Esma Korkmaz.
 
 BAKARİ der,geçmiş olsun
 Gönlün neşe ile dolsun
 Şifalar Allah'tan olsun
 Geçmiş olsun esma Korkmaz.
 
 Yılmaz Bakar
 
 ---------------------------------------------
 
 4 haziran 2010
 KUTLUYORUM SENİ HATUN AYDOĞAN
 
 Bu sitede gurur oldun
 Her dem gönüllere doldun
 Kalem elde alim oldun
 Kutluyorum seni Hatun Aydoğan.
 
 İlim irfan hünerin var
 Öykü yazan ellerin var
 Bülbül gibi dillerin var
 Kutluyorum seni Hatun Aydoğan.
 
 Şiran'dır kazan, Kırıntı köyün
 Şehrigil'dir senin sülalen soyun
 Öykü yazmış Hatun görün okuyun
 Kutluyorum seni Hatun Aydoğan.
 
 Köyümde kültürlü bayanlar varmış
 Kimisi öykü, kimi şiir yazarmış
 Aptallı'da Hatun Aydoğan varmış
 Kutluyorum seni Hatun Aydoğan.
 
 Köyümün kızısın gurur duyarım
 Başımın üstünde hatır sayarım
 Okusun Hatun'a şiir yazarım
 Kutluyorum seni Hatun Aydoğan.
 
 Abdallı mahallen, Kırıntı köyün
 Bu köylü olmakla daima övün
 Okunacak cinsten yazdığın öykün
 Kutluyorum seni Hatun Aydoğan.
 
 BAKARİ'de bunu yazdı bitirdi
 Bütün övgüleri size dizdirdi
 Öyküler yazdı okuyana sevdirdi
 Kutluyorum seni Hatun Aydoğan.
 
 Yılmaz BAKAR
 
 ----------------------------------------------
 
 HASAN AYDOĞAN ANISINA
 
 Yakıştı mı sana, böyle ölümler
 Anaya,babaya verdin elemler
 Acı haber bize, verdi zulümler
 Kaderine küsüp, giden Hasan'ım.
 
 Uykuda mı buldu, ecel Hasan'ı
 Uyanda bak Hasan, sana yananı
 Yaralı bıraktın, ana ile babanı
 Acıları verip,giden Hasan'ım.
 
 Daha ellisine ermedi yaşın
 Kara topraklar mı, oldu yoldaşın
 Dayanır mı acıya, bacın kardeşin
 Özleminle yaktın,bizi Hasan'ım.
 
 Kırıntı sana yanar ağlaşır
 Yakıştı mı sana, soğuk teneşir
 Sevenlerin gelmiş, yanar ağlaşır
 Yürekleri yakıp, giden Hasan'ım.
 
 Acı haber dört bir, yanda duyuldu
 Acını duyanlar yandı üzüldü
 Ağlayan gözlerden yaşlar süzüldü
 Yüreklere elem veren Hasan'ım.
 
 Bu nasıl yazıymış, nasıl kadermiş
 Tatlı uykularda ecelin gelmiş
 Duyanlar ağlamış,ciğeri yanmış
 Bizlere acılar,verdin Hasan'ım.
 
 Hasan'ım usanmış, dünyadan bıkmış
 Bahtına dünyada ecel mi çıkmış
 Sevenler yanarak ardından bakmış
 Hasretinle bizi, yaktın Hasan'ım.
 
 BAKARİ de sana,yanar ağlaşır
 Gözyaşları sele döndü çağlaşır
 Acı haber gurbetlere, gelir ulaşır
 Acılarla bizi,yaktın Hasan'ım.
 
 YILMAZ BAKAR
 
 ----------------------------------------------
 
 10 Nisan 2010
 TEBRİKLERİM SANA ALİ AYDOĞAN
 
 Karadoruk sitesi, senin eserin
 Siteler içinde yoktur benzerin
 İlimin, irfanın fazlaca derin
 Tebriklerim sana, Ali Aydoğan.
 
 Ali dedik sana, sevdik biz seni
 Çok şahane beğendik, güzel siteni
 Bütün cihan tanır, severler seni
 Tebriklerim sana, Ali Aydoğan.
 
 Siten ilim ile, irfanlar dolu
 Öyküler, şiirler, anılar dolu
 Adresin Ege mahellesi, Nato yolu
 Tebriklerim sana, Ali Aydoğan.
 
 Kırıntı köyüne siteni kurdun
 İlimle, irfanla için doldurdun
 Arayan herkese bizi buldurdun
 Tebriklerim sana,Ali Aydoğan.
 
 Öğretmen mesleğin, ilimdir işin
 İlimi, irfanı yaymaktır işin
 Cehalete ışık, irfan bakışın
 Tebriklerim sana, Ali Aydoğan.
 
 Çok siteler gördüm, seninki başka
 Siteni görenler geliyor aşka
 Emek verdin siteye,büyük bir meşkle
 Tebriklerim sana, Ali Aydoğan.
 
 Büyük övgüleri aldın herkesten
 Böyle övgülere layıktın zaten
 Gönüllerde tahtı kurmuştur siten
 Tebriklerim sana, Ali Aydoğan.
 
 BAKARİ de sana bunları söyler
 Bütün cihan duysun,siteni över,
 Himmet Allah'tan, kul takdir eyler
 Tebriklerim sana, Ali Aydoğan.
 
 YILMAZ BAKAR - (19 Nisan 2010)
 
 ---------------------------------------------
 
 ÇAĞDAŞ SANA GEÇMİŞ OLSUN
 
 Bizim Çağdaş hasta olmuş
 Geçmiş olsun,Çağdaş sana.
 Sevenlerini çok korkutmuş
 Geçmiş olsun,Çağdaş sana.
 
 Şifa dileklerim sana
 Bir selamın gönder bana
 Namın yayılmış cihana
 Geçmiş olsun,Çağdaş sana.
 
 Mollagilin gülü sensin
 Herkesce çok sevilensin
 Güler yüzlü çokta şensin
 Geçmiş olsun,Çağdaş sana.
 
 Sağlık neşe senin olsun
 Her daim yüzlerin gülsün
 Ömrün daha uzun olsun
 Geçmiş olsun,Çağdaş sana.
 
 Dertler hiç beklenmez gelir
 Şifasını Allah verir
 Sevenler görmeye gelir
 Geçmiş olsun,Çağdaş sana.
 
 Sana derim bu sözleri
 Korkutma sakın bizleri
 Gelince görem yazları
 Geçmiş olsun,Çağdaş sana.
 
 Bütün köylü seni sever
 Dostlar sohbetlerde över
 Alim gibi,bilir neler
 Geçmiş olsun,Çağdaş sana.
 
 Gönüllerde tahtı kurmuş
 Kurup gönüllere dolmuş
 Bir filizof,alim olmuş
 Geçmiş olsun,Çağdaş sana.
 
 BAKARİ'den olsun selam
 Gelip Ankara'da bulam
 Kucak dolu sana selam
 Geçmiş olsun,Çağdaş sana.
 
 Yılmaz BAKAR - 14 Mart 2010-Almanya
 
 ----------------------------------------------
 YERİN CENNET OLSUN MUSTAFA ABİ
 
 Gönülleri yakıp gittin
 Yüreklere hüzün ektin
 Cenneti alaya gittin
 Yerin cennet olsun Mustafa abi.
 
 Babamla arkadaş idin
 Sanki bir kardeş idin
 Gurbetlerde yoldaş idin
 Yerin cennet olsun Mustafa abi.
 
 Babam gibi sevdim seni
 Her zaman överdim seni
 Topraklara verdik seni
 Yerin cennet olsun Mustafa abi.
 
 Ömründe çok çile çektin
 Agugilde sen bir tekdin
 Cenneti alaya gittin
 Yerin cennet olsun Mustafa abi.
 
 Ulu çınar gibi düştün
 Bu fani dünyadan göçtün
 Cenneti alaya uçtun
 Yerin cennet olsun Mustafa abi.
 
 Bakari'de ağladı sana
 Hüzünleri verdin bana
 Hakkın rahmetleri sana
 Yerin cennet olsun Mustafa abi.
 
 Yılmaz Bakar- 08.08.2008- Şiran
 
 ----------------------------------------------
 
 GURURUMSUN CELAL BAKAR
 
 TRT'nin gülü oldun,
 Şakıyan bülbülü oldun,
 Köyümün gururu oldun,
 Canım benim Celal Bakar.
 
 Türkülerle coştur beni,
 Herkes çok seviyor seni,
 Severim türkünü, seni;
 Gururumsun Celal Bakar.
 
 Bıkmaz dinleyenler seni,
 Bende çok severim seni,
 Eğer övdü isem seni,
 Gururumsun Celal Bakar.
 
 Güneş gibi doğar oldun,
 Gönlümüzde gurur oldun,
 Türkülerle büyür oldun,
 Gururumsun Celal Bakar.
 
 Seni dinleyenler bıkmaz,
 Türküler hayalden çıkmaz,
 Kırıntı seni unutmaz,
 Gururumsun Celal Bakar.
 
 Çağrılan yerlere koştun,
 Türküler okudun coştun,
 Bütün gönüllerden taştın,
 Gururumsun Celal Bakar.
 
 BAKARİ, seni unutmaz,
 Sevgini gönülden atmaz,
 Seni dinlemekten bıkmaz,
 Gururumsun Celal Bakar.
 
 Yılmaz Bakar - 14.06.2008
 
 ----------------------------------------------
 
 EN ÇOK YAŞA ŞÜKRÜ ABİ
 
 Kırıntı'da sen bir baştın
 Çağrılan her yere koştun
 Kuranlar okuyup coştun
 Ömrün uzun olsun,Şükrü abi.
 
 Kırıntı'da sevilen bir abisin
 Okuduğun Kuran-a vakıp kanisin
 Köylü sever gönüllerde banisin
 Ömrün uzun olsun,Şükrü abi.
 
 Değnek elinde,köyde gezersin
 Allah'a dua,niyaz edersin
 Gördüğün herkese selam verirsin
 Ömrün uzun olsun,Şükrü abi.
 
 Kerim Gilden Şükrü derler
 Seni köyde çok severler
 Meclislerde hep seni överler
 Ömrün uzun olsun,Şükrü abi.
 
 Şöhretin köyümden dışarı taştı
 Sendeki ilimi görenler şaştı
 İlim deryasında yanan ışıktı
 Ömrün uzun olsun,Şükrü abi.
 
 Acı günlerimde yanımda oldun
 Derdime dermanım,mihmanım oldun
 Sen yaşayan bir çınar oldun
 Ömrün uzun olsun,Şükrü abi.
 
 Kırıntı'nın Şükrü abisi sensin
 Gördüm köyümde çok sevilensin
 İnsanlıkta gördüm,vallahi teksin
 Ömrün uzun olsun,Şükrü abi.
 
 BAKARİ'de över,her dem gönülden
 İsmini düşürmez vallahi dilden
 Ayrılamaz asla,irfan ilimden
 Ömrün uzun olsun,Şükrü abi.
 
 YILMAZ BAKAR - 29 MART 2010-Almanya
 
 ----------------------------------------------
 
 GURURUMSUN BİLAL BAKAR
 
 Çırak Bilal derler ona
 Ünü yayılmış cihana
 Doğurmaz onu her ana
 Gururumsun Bilal Bakar.
 
 Antika değirmen yapar
 Şöhretine şöhret katar
 Bütün Şiran ona tapar
 Gururumsun Bilal Bakar.
 
 Gurbetleri gezdin durdun
 Türlü işlerde yoruldun
 Geldin köyüne kuruldun
 Gururumsun Bilal bakar.
 
 Kelkit, Şiran Gümüşhane
 Eserlerin çok şahane
 Görenler bulmaz bahane
 Gururumsun Bilal Bakar.
 
 Değirmenin döner durur
 Görenler hayranlık bulur
 Köylü şehirlisi görür
 Gururumsun Bilal Bakar.
 
 Türlü hünerler yarattın
 Göreni hayran bıraktın
 Şöhretine şöhret kattın
 Gururumsun Bilal Bakar.
 
 BAKARİ'ye gurur oldun
 Gönüllere dolar oldun
 Her festivalde soruldun
 Gururumsun Bilal Bakar.
 
 Yılmaz BAKAR - 11 Ocak 2010 - Almanya
 
 ----------------------------------------------
 
 KARADORUKAA'DA OLALIM DOSTLAR
 
 "Karadorukaa" köyümüzün sitesi,
 Orda görmek isterim herkesi,
 Burda olanların gelir neşesi,
 Karadorukaa'da olalım dostlar.
 
 Buraya gelelim birlik olalım,
 Seven dostlarımı burda bulalım,
 Selamlar salalım, selam alalım,
 Karadorukaa'da olalım dostlar.
 
 Çok dostlarımı burada buldum,
 Köyümün sitesi, sevindim güldüm,
 Şiirler yazarak neşemi buldum,
 Karadorukaa'da olalım dostlar.
 
 "Karadorukaa" da bizim sitemiz,
 Burada oldukça artar neşemiz,
 Eksik olmaz burda sıla köşemiz,
 Karadorukaa'da olalım dostlar.
 
 İçeriği zengin, sayfası zengin,
 Bilgiler aldıkça olursun zengin,
 İster derya olsun, isterse engin,
 Karadorukaa'da olalım dostlar.
 
 Ali Aydoğan'ın sitesi bura,
 Herkes gelsin burda siteyi göre,
 Bu site tam bizlere göre,
 Karadorukaa'da olalım dostlar.
 
 BAKARİ'de bekler, burda sizleri,
 Duymak ister isen güzel sözleri,
 Okursun burada köy şiirleri,
 Karadorukaa'da olalım dostlar.
 
 Yılmaz Bakar - 01.07.2008
 
 ----------------------------------------------
 
 
 |  |