ÖNSÖZ
Hüseyin Aydoğan
Ayşegül Doğan
Solmaz Günel
Durmuş Öztürk
Yılmaz Bakar
GülsenG.Kambur
Sefa Öztürk
Cemal Aydoğan
Kemal Günel
Hüsnü Öztürk
Durmuş Günel
Fatma Coşkun
Sizin Sayfanız

Yılmaz Bakar


ANASAYFA





Köyle İlgili Şiirler

07 Eylül 2014
ÖZLEYENE HASRET OLURSUN KÖYÜM

Kuraklık başladı kesildi sular
Issız peylerine baykuşlar konar
Hasret çekenlerin yüreği yanar
Özleyene hasret olursun köyüm.

Kışa kadar kimse kalmaz belkide
Bülbüller ötmüyor viran bahçede
Gidenler yerleşip kalır gurbette
Özleyene hasret olursun köyüm.

Güz gelince köyün göçü başlıyor
Ankara, İstanbul uzaklara kaçıyor
Sanki gurbetlerde beyce yaşıyor
Özleyene hasret olursun köyüm.

Hozan olmuş tarla ekilmez toprak
Kurumuş ağaçlar açmıyor yaprak
Herkesin dertleri kederi ortak
Özleyene hasret olursun köyüm.

Kasabadan gelir fırından ekmek
Ekilmez tarlalar verilmez emek
Hazıra alışanı köylerde görmek
Özleyene hasret olursun köyüm.

Köyünden ayrılan gurbetçi olmuş
Kimisi gurbette yerleşip kalmış
Dağlarda kuzular melemez olmuş
Özleyene hasret olursun köyüm.

BAKARİ gurbette özler vatanı
Hasretlik yakıyor burda insanı
Unutamaz insan dostu cananı
Özleyene hasret olursun köyüm.

Yılmaz Bakar-07.09.2014-Kırıntı

-----------------------------------------------

17 Mart 2014
KÖYLERİN İÇİNDE GÜZEL KIRINTI

Kırıntı'dır benim köyümün adı
Dağlarında vardır kuşburnu, ahladı
Köyünü özleyen gurbette yandı
Köylerin içinde güzel Kırıntı.

Yaylasında koyun-kuzu otlanır
Yanık yüreklerde hasret saklanır
Hasret çekenleri gurbette anır
Köylerin içinde güzel Kırıntı.

Kızlar Kalesi'ni hiç unutamam
Hasretimi çeker babamla anam
Özlerim köyümü ben dayanamam
Köylerin içinde güzel Kırıntı.

Çok ünlüdür dağda soğuk pınarı
Simgelenmiş köyde harman taşları
Şenlenir yazları pınar başları
Köylerin içinde güzel Kırıntı.

Eksilmez karları Burga Baba'da
Şifa vardır sularında havada
Bülbüller ötüşür bağda ovada
Köylerin içinde güzel Kırıntı.

Kuzuluk ormanı durur yemyeşil
Özleyince gelir yetişen nesil
Aydındır insanı kalmamış cahil
Köylerin içinde güzel Kırıntı.

BAKARİ özlerse gurbetten gelir
Hasretli yüreği yanarak erir
Gurbetçiler gelr köyüm şenlenir
Köylerin içinde güzel Kırıntı.

Yılmaz Bakar- 16.03.2014-Almanya

-----------------------------------------------

30 Mayıs 2012
HASRETLERİN BENİ YAKAR KIRINTI

Gurbetlerde seni özler dururum
Hasretlerin beni yakar Kırıntı.
Gurbetlerden gelir seni bulurum
Hasretlerin beni yakar Kırıntı.

Dağlarında soğuk sular içerim
Türlü çiçeklerin toplar seçerim
Sen ata yurdumsun,nasıl geçerim
Hasretlerin beni yakar Kırıntı.

Baharın gelince dağlar yeşerir
Herdemgüzelleri açar boy verir
Hasretini çeken gurbetten gelir
Hasretlerin beni yakar Kırıntı.

Dağlarında güzel,yaylanda güzel
Derde derman olan havanda güzel
Sevgin yüreğimde unutmam ezel
Hasretlerin beni yakar Kırıntı.

Baharda çağlar coşkun suların
Gurbetlerde yakar hasret efkarın
Yaz gelince erir beyaz karların
Hasretlerin beni yakar Kırıntı.

Hasret çeken gelir,gurbetten sana
Soğuk sular havan dermandır cana
Özlenirsin hasret olursun bana
Hasretlerin beni yakar Kırıntı.

Akşam olur serin yellerin eser
Bağlarında dertli bülbüller öter
Gurbette kalanlar hasretin çeker
Hasretlerin beni yakar Kırıntı.

BAKARİ özlemi söyler dilinden
Özlerim gurbette ne gelir elden
Çıkarmam köyümü asla gönülden
Hasrelerin beni yakar Kırıntı.

Yılmaz Bakar-30.05.2012-Almanya

----------------------------------------------

01 Ocak 2011
İSMAİL'E AĞIT

Okurum öykünü ağıt yazarım
Hazinmiş ölümün dolar gözlerim
Bahtın kara imiş,daha ne derim
Namını cihana yayan İsmail.

Jandarmalar gelip köye dayanmış
Vurulmuş İsmail kana boyanmış
Duyanlar dayanmaz yanmış ağlamış
Namını cihana yayan İsmail.

Mermilerle inlemiş köyün başları
Alkana boyanmış harman taşları
İsmail'i vurmuşlar zalimin puşları
Namını cihana yayan İsmail.

Siper olmuş kuzu-koyun deresi
Vurulmuş İsmail derin yaresi
Tükenmiş umutlar yoktur çaresi
Namını cihana yayan İsmail.

Annesi gelip girmiş araya
Vurmayın yavrumu der jandarmaya
Baba gitmiş silahını almaya
Namını cihana yayan İsmail.

İsmail Bakar Kırıntı'da yiğitti
Şöhreti dillerde paşa bey idi
Söylenir dillerde şimdi ağıdı
Namını cihana yayan İsmail.

Cenazesi kalktı baba evinden
Ağıtlar yükselti Kırıntı köyünden
Yiğitliği düşmez oldu dillerden
Namını cihana yayan İsmail.

Mermiyle inliyor Kırıntı'nın dağları
Vuranlar beklemez yazı baharı
Vurulmuş İsmail köyde mezarı
Namını cihana yayan ismail.

BAKARİ'de sana yandı üzüldü
Ağladı gözünden yaşlar süzüldü
Kalleş kurşunlarla toprağa düştü
Namını cihana yayan İsmail.

YILMAZ BAKAR-01.01.2012-Almanya

----------------------------------------------

18 Aralık 2011
KIRINTI KÖYÜM

Unutamam köyde geçen günleri
Baharda açılır çiçekleri gülleri
Seller ile coşar hep dereleri
Unutulmaz benim Kırıntı köyüm.

Dünyaya gözümü köyümde açtım
Düşlerimde türlü hayaller seçtim
yeşil dağlarında suların içtim
Unutulmaz benim Kırıntı köyüm.

Harmanlarda döven sürüp oynadım
Huzurlu mutlu çokta rahattım
Kalınca yün döşeklerinde yattım
Unutulmaz benim Kırıntı köyüm.

Ata yurdum köydür,ana kucağım
Gurbetten gelince tüter ocağım
Hozan olmuş bostanlarımız bağım
Unutulmaz benim Kırıntı köyüm.

Bir zamanlar koyun-kuzu yayardım
Horozlar ötünce erken kalkardım
Kar yağınca kızaklarda kayardım
Unutulmaz benim Kırıntı köyüm.

Dağlarına çıkıp gezip yürüdüm
Türlü çiçeğini derleyip durdum
Kuzular meleşir çayırda gördüm
Unutulmaz benim Kırıntı köyüm.

BAKARİ köyümü çokta severdim
Gurbetlere gider nasıl özlerdim
Sevdim güzelleri gönüller verdim
Unutulmaz benim Kırıntı köyüm.

Yılmaz Bakar-18.12.2011-Almanya

----------------------------------------------
12 Aralık 2011
GELİN DOSTLAR KIRINTI'YA DAĞLARA

Soğuk pınarıma çıkar bakarım
Gelin dostlar gelin,bizim dağlara
Bahar gelir çiçeklenir dağlarım
Gelin dostlar Kırıntı'ya dağlara.

Güzel Şiran'ımın bir tanesi
Baharda bir hoş olur gezmesi
Buz gibi akar soğuk çeşmesi
Gelin dostlar Kırıntı'ya dağlara.

Doğası yeşildir hoştur manzara
Gezdikçe huzur verir insana
Derman olur, soğuk suları cana
Gelin dostlar Kırıntı'ya dağlara.

Sanki cennete benziyor doğa
Çiçeklenmiş dağlar boydan boya
Doyamıyor insan soğukça suya
Gelin dostlar Kırıntı'ya dağlara.

yeşillenmiş doğa cennet bahçesi
Gönüllerde sevgi Kızlar Kalesi
Ağrı dağı gibi,Karaburga tepesi
Gelin dostlar Kırıntı'ya dağlara.

Yüksekten bakınca düzdür ovası
İnsana huzur,neşe verir havası
Yeşillenmiş dağlar cennet doğaı
Gelin dostlar Kırıntı'ya dağlara.

BAKARİ bunları yazarım içten
Geçilmez dağlarım türlü çiçekten
Köyüme gelirsem eğer gurbetten
Gelin dostlar Kırıntı'ya dağlara.

Yılmaz Bakar-12.12.2011-Almanya

----------------------------------------------

18 Kasım 2011
KURU DEREMİZ

Sıcaklar artınca suyu yok olmuş
Susuz kalmış bizim kuru deremiz.
Sararmış otları dipten kurumuş
Susuz kalmış bizim kuru deremiz.

Akmaz kuruderem artar kederim
Susuz dereleri artık niderim
Suyunu göremem çeker iderim
Susuz kalmış bizim kuru deremiz.

İmkan yoktur artık suyun görmeye
Damla suyun yoktur ilaç olmaya
Gurbetlerden geldim suyun görmeye
Susuz kalmış bizim kuru deremiz.

Yeşilliğin yoktur sapsarı bayır
Suyun akar ise gurbetten çağır
Susuzca durursun yok imiş hayır
Susuz kalmış bizim kuru deremiz.

Kuraklıktan sende nasibin aldın
Çekilmiş suların garipçe kaldın
Adın kuru dere namını saldın
Susuz kalmış bizim kuru deremiz.

Kurda kuşa artık suyun yetmiyor
Kurbağalar yüzüp yüzüp ötmüyor
Şırıltı kesilmiş suyu akmıyor
Susuz kalmış bizim kuru deremiz.

BAKARİ der gelip seni göreyim
Yeşillensin çevren cennet göreyim
Akmıyor suların seni nideyim
Susuz kalmış bizim kuru deremiz.

Yılmaz Bakar-18.11.2011-Almanya

----------------------------------------------

27 Eylül 2011
KIZLAR KALESİ

Kırıntı sırtını dayamış sana
Şöhretin yayılmış güzel Şiran'a
Yılanlı kalesi arkadaş sana
Şöhretin dillerde Kızlar kalesi.

Yaz gelende ziyaretçin eksilmez
Türlü çiçeklerin nasıl derilmez
Böyle seyrangaha hiç mi gelinmez
Şöhretin dillerde Kızlar kalesi.

Gurbetlerden çıkar sana gelirler
Kekiğini,çiçeğini toplar dererler
Soğuk çeşmesinde pikniğini ederler
Şöhretin dilllerde Kızllar kalesi.

Aşıkların gelir elinde sazı
Tarihe mal olmuş, ulu ardıcı
Askerime siper olmuş yamacı
Şöhretin dillerde Kızlar kalesi.

Köyümüzden çıkıp gelirsem eğer
Uzaklara bakmam cihanı değer
Şiran ovasında tekmişsin meğer
Şöhretin dillerde Kızlar kalesi.

Eteğinde biter türlü çiçekler
Baharda ötüşür kuşlar,böcekler
Otlarından çıkar türlü ilaçlar
Şöhretin dillerde Kızlar kalesi.

BAKARİ'de gelip gezdi yürüdü
Türlü güzelliği,hep sende gördü
Senden ayrılınca nasıl üzüldü
Şöhretin dillerde Kızlar kalesi.

Yılmaz Bakar-27.09.2011-Kırıntı köyü
----------------------------------------------

17 Eylül 2011
DOĞAYA ÇEVREYE DUYARSIZ KÖYLER

Şu uzay çağında,neleri gördüm
Doğaya,çevreye duyarsız köyler.
Pınar başlarını çöplenmiş gördüm
Doğaya,çevreye duyarsız köyler.

Neler gördüm diye,sormayın bana
Satırlara döktüm bak anlasana
İnsan olan kulak,verir lisana
Doğaya,çevreye duyarsız köyler.

Nerde dir doğanın halinden bilen?
Yolsuz köye var mı, hiç gidip gelen?
Doğayı,çevreyi özümseyip sevmeyen
Doğaya, çevreye duyarsız köyler.

Hizmet görmez köyün, dertleri çoktur
Doğaya duyarlı insanı yoktur
Yok olmuş doğaya, neylesin doktor
Doğaya, çevreye duyarsız köyler.

Acımıyor artık kimse doğaya
Eller aya gitti, biz kaldık yaya
Kimi mekan kurmuş,çıkmış yaylaya
Doğaya, çevreye duyarsız köyler.

Piknikçiler çöpün dökmüş ormana
Gözlerimle gördüm şahidim buna
Duyarsız gelmişler bunlar cihana
Doğaya, çevreye duyarsız köyler.

Doğa nedir dedim, baktım bilen yok
Bu köylerin halden, bilmezleri çok
Halkı aydınlatan,muhtar aza yok
Doğaya,çevreye duyarsız köyler.

BAKARİ destanı yazar kalemin
Umurunda değil,bir şey alemin
Halden bilmezlere olsun sitemin
Doğaya, çevreye duyarsız köyler.

Yılmaz Bakar-17.09.2011-Kırıntı köyü
--------------------------------------------

12 Eylül 2011
ÇEVREYE DUYARSIZ İNSANLAR GÖRDÜM

Piknik yerlerini gezdim dolaştım
Kirli manzarayı görünce şaştım
Üzüldüm doğaya durdum bakıştım
Doğaya duyarsız insanlar gördüm.

Köprülerin altı çöplük yuvası
Günden güne kirleniyor doğası
Nerede muhtarı, nerde azası?
Çevreye duyarsız insanlar gördüm.

Spor tesisleri,sanki bir çöplük
İnsan bulamıyor yazacak sözcük
Doğada kalmamış artık özgürlük
Doğaya duyarsız insanlar gördüm.

Dağlarda manzara köyden beterdi
Doğaya acımayan çöpün dökerdi
Bir de toplamadan çekip giderdi
Çevreye duyarsız insanlar gördüm.

Pınar başlarında camlar kırılmış
Dizilmiş şişeler nişan alınmış
Bunları yapanlar nasıl insanmış?
Doğaya duyarsız insanlar gördüm.

Köyün meydanında manzara aynı
Sığırlar pislemiş almış payını
Göremedim pek duyarlı insanı
Çevreye duyarsız insanlar gördüm.

Çevreye bira şişeleri atılmış
Tanıtım levhasına kurşun sıkılmış
Belli ki densizin canı sıkılmış
Doğaya duyarsız insanlar gördüm.

BAKARİ der, ancak yazdığım bunlar
Gittikçe yozlaşmış bazı insanlar
Bunlar çevreden, doğadan ne anlar!
Çevreye duyarsız insanlar gördüm.

Yılmaz Bakar-12.09.2011-Kırıntı köyü-Şiran
----------------------------------------------

09 Eylül 2011
ÖZLENİRSİN BİZİM GÜZEL KIRINTI

Düşürmem gurbette seni dilimden
Özlenirsin bizim güzel Kırıntı.
Ayrılamam asla irfan ilimden
Özlenirsin bizim güzel Kırıntı.

Gözlerimi açtım sende büyüdüm
Kah köyümde,kah gurbette büyüdüm
Aynalı beşiklerde yattım uyudum
Özlenirsin bizim güzel Kırıntı.

Yeni evler ile, köyümüz büyür
Güzel Şiran bizim,kazamız olur
Dağlar yeşillenir,bir cennet olur
Özlenirsin bizim güzel Kırıntı.

Yedi mahelledir,güzeldir köyüm
Şefelli mahellesi ordadır evim
Ne amcam kalmıştır,ne de bir dayım
Özlenirsin bizim güzel Kırıntı.

Hozan olmuş bostanları bağları
Burda geçti ömrümüzün çağları
Yeşillenmiş cennet olmuş bağları
Özlenirsin bizim güzel Kırıntı.

Bahar gelir,tarla bostan ekerdik
Yaz gelince ahlat,alıcın yerdik
Güz gelince gurbet,ele göçerdik
Özlenirsin bizim güzel Kırıntı.

Yemyeşil dağları çamlıktır orman
Havası suları dertlere derman
Dünyaları değer gidipte görmen
Özlenirsin bizim güzel Kırıntı.

BAKARİ'de böyle yazar bitirir
Özlemini böyle dile getirir
Gurbetlerde bana hasret çektirir
Özlenirsin bizim güzel Kırıntı.

Yılmaz Bakar-09.09.2011-Kırıntı
---------------------------------------------

21 Ağustos 2011
KARADORUKAA DOSTLARINA SELAMLAR OLSUN

Kırıntı'ya geldim köyde gezerim
Karadorukaa dostlarımı burda özlerim
Selamlar doludur size sözlerim
Kırıntı'dan dostlara selamlar olsun.

Gidip dağlarıma,gezdim her yerde
Karadorukaa dostlarım,özledim nerde
Ayrı düştük,her birimiz biryerde
Kırıntı'dan dostlara selamlar olsun.

Tuztaşından bakıp,köyümü gördüm
Yeni evler ile büyümüş gördüm
Birde özlediğim dostları gördüm
Kırıntı'dan dostlara selamlar olsun.

Sevenlerim bana gelip gidiyor
Kimisi çayımı,kimi kahve içiyor
Gelenler özlemiş köyü geziyor
Kırıntı'dan dostlara selamlar olsun.

Kırıntı köyünde durdum oturdum
Gelene gidene dostları sordum
Can dostlarımı burada gördüm
Kırıntı'dan dostlara selamlar olsun.

Kırıntı,gelenlerle dolup taşıyor
Köyünü görenler bakıp şaşıyor
Kimisi dağları aşıp geziyor
Kırıntı'dan dostlara selamlar olsun.

BAKARİ'yem başka neler yazayım
Sizlerden ayrıldım hayli uzağım
Sıhhatım yerinde,şimdilik sağım
Kırıntı'dan dostlara selamlar olsun.

Yılmaz Bakar-21.08.2011-Kırıntı köyü.
----------------------------------------------

16 Ağustos 2011
BİR BAŞKADIR BENİM KIRINTI KÖYÜM

Kızlar kalesinde eser yellerin
Bağlarında açar türlü güllerin
Dağlarda toplanır,kuşburnuların
Bir başkadır benim,Kırıntı köyüm.

Hıdrellez tepesi, soğuk pınarın
Türlü çiçek açar,yeşil dağların
Bülbülleri eksik olmaz bağların
Bir başkadır benim,Kırıntı köyüm.

Tuztaşından bakınca hoş görünürsün
Hasret biter gönülleri okşarsın
Gurbetten geleni sever hoşlarsın
Bir başkadır benim,Kırıntı köyüm.

Derde derman hava ormanlarında
Soğuk sular akar pınarlarında
Ötüşür bülbüller herdem bağında
Bir başkadır benim,Kırıntı köyüm.

Yeşil Şiran'ımın güzel köyüsün
Merak eden gelsin,sana buyursun
Artar nüfusun yazdan, yaza büyürsün
Bir başkadır benim,Kırıntı köyüm.

Bahar gelir madımaklar yeşerir
Açar nevruzların,uzar boy verir
Hasret çekenlerin yüreği erir
Bir başkadır benim,Kırıntı köyüm.

BAKARİ'de ayrı gurbette senden
Sevenler selamı kesmesin benden
Ayrılıktır beni ayıran senden
Bir başkadır benim,kırıntı köyüm.

Yılmaz Bakar-16.08.2011-Kırıntı
----------------------------------------------

KÖYDE ÖLENLERİN ANISINA

Çıraklardan Mustafa, Karaca vardı
Aşurun Mehmed'inin giydikleri dastardı
Kuzunun Dursun'u, Hancı İsmail vardı
Onlarda dünyadan göçtü de gitti.

Kavrazlı'da Sultan Hüseyin vardı
Kardeşleri Hasan, Ahmet de vardı
Veli'nin,Balı'nın İbrahim vardı
Onlarda dünyadan göçtü de gitti.

Şişeci Hasan alkole bağımlı idi
İçer isportoyu avradını döverdi
Birde sağa sola okkalıca söverdi
O da bu dünyadan göçtü de gitti.

Pos bıyık nüktedan,şakacı idi
Gördüğü herkese takılır idi
Yolunu erkanı çok bilir idi
O da bu dünyadan göçtü de gitti.

Hasbal dayı, Çankal İbrahim vardı
Nalınan mıhın altında kalayım derdi
Gönüller kırmadı herkes severdi
Onlarda dünyadan göçtü de gitti.

Molla Bilal vardı,topal yürürdü
Uruşan'ın Salif,türkü mani döktürdü
Hamza dayı türlü çileler gördü
Onlarda dünyadan göçtü de gitti.

Kopuk Bektaş madalyalar takardı
Gazilik yapmadan hava atardı
Elinde tesbihi çeker sayardı
O da bu dünyadan göçtü de gitti.

Şehrigil'den Kamil'in başkaydı yeri
Çok dolaştı gezdi gurbet elleri
Hoşsohbet insandı tatlı dilleri
O da bu dünyadan göçtü de gitti.

Abbas dayı vardı,nurluydu yüzü
Hep gurbetlerde geçti,baharı güzü
Hiç gönül kırmadı güleçti yüzü
O da bu dünyadan göçtü de gitti.

Cinkit Hasan vardı,gurbet gezerdi
Alucra yolunda kazadan gitti
Garip dayı aynı kazada gitti
Onlarda dünyadan göçtü de gitti.

Hamza'nın babası Hasan'da vardı
Otuz yıldır cemde babalık yaptı
Tarikat babında yoluna taptı
O da bu dünyadan göçtü de gitti.

Köyün deli Şükrü'süydü,meyve satardı
Güz geldimi Giresun'u mesken tutardı
Gün gelirdi yaşamından bıkardı
O da bu dünyadan göçtü de gitti.

Fevzi dayi mülayim, gayet güleçti
Macik İsmail'de türlü çileler çekti
Dıvdı'nın Ali'si Giresun'u yurt etti
Onlarda dünyadan göçtü de gitti.

Hüseyin şıh,Mehmet şıh erkan sürerdi
İbrahim şıhımız cemde zakir eylerdi
İsmail şıh,deyiş beyit dizerdi
Onlarda dünyadan göçtü de gitti.

Veli şıhım pirler soyundan geldi
Yola turab oldu erkana geldi
Vadesi dolmuştu onu alan eceldi
Onlarda dünyadan göçtü de gitti.

Esef dayı kırk yıl muhtarlık yaptı
Köye hizmet için koştu çalıştı
Kardeşi Vahit'te hocalık yaptı
Onlarda dünyadan göçtü de gitti.

Haydargil'den huylu Kasım'da vardı
Çetmi Yusuf kırkyıl çobanlık yaptı
Şıhlılardan Halil ozanlık yaptı
Onlarda dünyadan göçtü de gitti.

Sofu Hüseyin'de gitti savaşta kaldı
Dönemedi köye beş yıl esirde kaldı
Esirlikten kurtulup köyüne geldi
Onlarda dünyadan göçtü de gitti.

Yusufgil'in köstü Hüseyin vardı
Baloğlugil'den ipsiz İsmail vardı
Deli kadir,kesik İsmail vardı
Onlarda dünyadan göçtü de gitti.

Veli'nin Şükrü'sünün efendi duruşu vardı
Kıltının Sarısı boş durmaz ilaç yapardı
Molla ismail'de muskacılık yapardı
Onlarda dünyadan göçtü de gitti.

Zot Ali'de hayli muhtarlık yaptı
Molla Şakir adı sünnetçi kaldı
Galmangil'den Mehmet,Kadir esirde kaldı
Onlarda dünyadan göçtü de gitti.

Sofu Hüseyin'in köyde başkaydı yeri
Mekan tuttu gezdi gurbet elleri
Çil Ali'de sanki köyün önderi
Onlarda dünyadan göçtü de gitti.

Örnekti kör Helim duruşu ile
Kırız Ahmet vardı Alagil ile
Gezdiler gurbetleri çektiler çile
Onlarda dünyadan göçtü de gitti.

Agulardan guşu Ahmet kalender idi
Halil oğlu kula Yusuf mülayim idi
Üsük dayı sanki bir şeyh,pir idi
Onlarda dünyadan göçtü de gitti.

İskenderin Fikri'si,dehmen düşmez dillerden
Kimisi gider gelmezdi gurbet ellerden
Onbaşı Bektaş,Toraman Etem gillerden
Onlarda dünyadan göçtü de gitti.

Uzun Haydar vardı,kördü lakabı
Kasım gildi sülalesi encamı
Gurbetçiydi Sarıkızgilin ibramı
Onlarda dünyadan göçtü de gitti.

Gahirgil'den Mehmet kemençeyle meşhurdu
Daldaban Şevket köyün sefasın sürdü
Kardeşleri Mustafa,Yunus gurbette durdu
Onlarda dünyadan göçtü de gitti.

Sofuların salih Çavuş,sanki simgeydi
Çok çileler çekti gariban Alişan dayı
Karayakupgil'den Hüseyin,Ahmet başkaydı
Onlarda dünyadan göçtü de gitti.

Alalgil'den Bektaş,Alaman,Durmuş kardeşti
Tamasgil'in kadir'inin babasıda Halil'di
Yokluk çekti çokları,kimiside sefildi
Onlarda dünyadan göçtü de gitti.

Çok yaşlılar vardı zamansız öldü
Kiminin şöhreti,lakabı şanları kaldı
Etemgil'in Toraman'ı, İzzet'i vardı
Onlarda dünyadan göçtü de gitti.

Unutulan varsa kimse kızmasın
Selamı sabahı bizden kesmesin
Ölenlere bolca rahmet dilesin
Çok insanlar göçtü gitti dünyadan.

Aklıma geleni yazdım satıra
hepsinden mazide kaldı hatıra
Cümlesine bizden rahmetler ola
Hepsi bu dünyadan göçtü de gitti.

BAKARİ'de böyle yazdı bitirdi
Hatırladı yaşlıları dile getirdi
Vadeleri doldu ecel aldı götürdü
Hepsi bu dünyadan göçtü de gitti.

YILMAZ BAKAR - Almanya

----------------------------------------------

ÖLEN GURBETÇİLER ANISINA

Ahmet Aydoğan da gurbetler gördü
Yıllarca Krefeld şehrinde durdu
Kırıntı'ya geldi toprağı buldu
O da bu dünyadan,göçtü de gitti.

Sağırın Mustafa kısa ömürlü idi
Göçtü bu dünyadan toprağa erdi
Fakire yoksula yardım ederdi
O da bu dünyadan,göçtü de gitti.

Sarıgızilin Cemal gurbetçi idi
Bir trafik kazasında öldü de gitti
Kendi gibi eşi yanında gitti
Onlar da dünyadan,göçtü de gitti.

Sofuların Hasan servetler etti
Servetleri yemeden bırakıp gitti
Servetini acep kimleri yedi?
O da bu dünyadan,göçtü de gitti.

Poslu Mustafa'da gurbetçi oldu
Eceli mahnası apandist oldu
Çocuklar ağlaştı saçların yoldu
O da bu dünyadan,göçtü de gitti.

Köse Hakkı Bakar gurbetler gezdi
Çalıştı didindi canından bezdi
Sarıldığı kefen,iki kat bezdi
O da bu dünyadan,göçtü de gitti.

Karakız'ın Ali'ye gurbet umuttu
Ecel geldi köyün yolunu tuttu
Karatoprak onun meskeni oldu
O da bu dünyadan,göçtü de gitti.

Etem'in Durmuş'u gurbet dolaştı
Ecel geldi menziline ulaştı
Çocuklar ağlaştı,dostları şaştı
O da bu dünyadan,göçtü de gitti.

Polis Hasan adam gibi adamdı
Gönüller kırmadı sakin insandı
Sevenler ağlaştı yüreği yandı
O da bu dünyadan,göçtü de gitti.

BAKARİ'de böyle yazdı da durdu
Çırakların Mehmet gurbette öldü
İstanbul'a geldi toprağı buldu
O da bu dünyadan,göçtü de gitti.

Yılmaz Bakar - Almanya

---------------------------------------------
BİZİM KÖYLER

Cennetten bir köşe gibi köyümüz,
Burcu burcu kekik kokar havamız,
Karı eksik olmaz, yüce dağımız,
Akar soğuk suyu, bizim köylerin.

Gözeleri vardır, buz gibi akar,
Açılır sümbüller, gelince bahar,
Donanır çiçekle, al yeşil dağlar,
Meler kuzuları, bizim köylerin.

Aksam olur, koyun gelir yatıya
Güneş gider ,yönü döner batıya
Uzatmış boyunu kokar tutuya
Eser serin yeli, bizim köylerin.

Gelincik, lalesi, dağların gülü,
Dertli dertli öter, yanık bülbülü,
Açılır baharda reyhan, sümbülü,
Kokar herdemgüzeli, bizim köylerin.

Erimiş tükenmiş dağların karı,
Papatyalar çayırları bürüdü,
Kayacık, Kırıntı`yla bir idi,
Ayrılıklar olmuş, bizim köylerin.

Seher vakti duman kaplar doğayı,
Kuzu melemesi inletiyor ovayı,
Çoban çalar yanık yanık havayı,
Eksik olmaz halayları, bizim köylerin.

BAKARİi`yem daha neler yazayım
Köylerimi doya doya gezeyim
Dostlarımı bulup sohbet edeyim
Muhabbeti bitmez, bizim köylerin.

----------------------------------------------

KIRINTI'NIN ÇEŞMELERİ

Veli Şıh çeşmesi,soğuk pınarım
Elli yıldır gidemedim yanarım
Yaylamın suyunu içer kanarım
Tuğkıranı çeşmesini,asla unutmam.

Dedeler çeşmesinin suyun içmedim
Aşuğun pınarına daha buyıl geçmedim
Kızlar kalesinde piknik etmedim
Hasan Derviş çeşmesini,asla unutmam.

Cılcıl oluk pınarımız yaylada
Mahmud'un gözesi akar bayırda
Aşuğun pınarı var Karaburga'da
Kepçeli pınarımı ben, asla unutmam.

Gelincik çeşmesi köyün simgesi
Kızlar kalesine çıkıp gezmesi
Şırıl şırıl akar soğuk çeşmesi
Büyük taşın altını,asla unutmam.

Özleyip gurbetçiler köye gelende
Dağlarında türlü çiçek derende
Türlü çeşmelerden sular içende
Karadoruk çeşmesini,asla unutmam.

Hasretim gidemem soğuk pınara
Hep hasretim yüreğimde bir yara
Piknikçiler gider,birçok pıanara
Harmancık çeşmesini,asla unutmam.

Baloğlu çeşmesi mimaride şahane
Görenler bayılır bulmaz bahane
Kavrazlı çeşmesi,o da bir tane
Aşağı pınarımı ben,asla unutmam.

Unutulmaz İzzet Bal'ın çeşmesi
Ağustos'ta güzel olur içmesi
Değirmenler deresinin çeşmesi
İbrahim Şıh çeşmesini,asla unutmam.

Ortamahle çeşmesi,çıkmaz aklımdan
Kanarak içerim bir çok pınardan
Bütün sular güzel,severim candan
Mollagil çeşmesini,asla unutmam.

BAKARİ'de yaza yaza bitirdim
Bütün çeşmeleri dile getirdim
Çiçekli çayırla bunu bitirdim
Sofugil çeşmesini,asla unutmam.

Yılmaz Bakar-31.12.2009-Almanya

----------------------------------------------

UNUTMADIM KÖYÜM SENİ

Dağlarını, ovasını,
Kekik kokan havasını,
Madımağın çorbasını,
Unutmadım köyüm seni.

Hıdırellez Tepesi'ni,
Değirmenler Deresi'ni,
Ahlat denen meyvesini,
Unutmadım köyüm seni.

Burgababa Dağlarını,
Bostanlarda bağlarını,
Yazdan önce baharını,
Unutmadım köyüm seni.

Kırıntı'nın başlarını,
Gözde harman taşlarını,
İlkbahar da kuşlarını,
Unutmadım köyüm seni.

Sironunu, keşgeğini,
Keşi ile kaymağını,
Tereyağlı guymağını,
Unutmadım köyüm seni.

Şefelliden Kavrazlıya
Aptallıdan in Şıhlıya,
Selam olsun Pirdelliye,
Köyüm seni unutmadım.

Orta mahle, köyün gülü,
Bahçesinde türlü türlü,
Öter gülünde bülbülü,
Unutmadım köyüm seni.

Baloğlu hep kendin över,
Özü doğru insan sever,
İnsanlığa verir değer,
Unutmadım köyüm seni,

Sofuoğlu mahallesi,
İçindeki kırk hanesi,
Harmandaki merdanesi,
Unutmadım köyüm seni,

BAKARİ'yem yazar durur,
Sazlarına mızrap vurur,
Seni kimler unutturur?
Unutmadım köyüm seni.

Yılmaz BAKAR

----------------------------------------------

2 Ekim 2010
GÜZEL KIRINTI

Güzel Şiran'ımda köyler içinde
Yayılmış şöhretin, güzel Kırıntı.
Dağlarında soğuk sular içende
Ne güzeldir yaylan, köyüm Kırıntı.

Özleminle gurbet ellerde yandık
Çocukluktan beri sana hayrandık
Her taraf yeşillik, çamlık ormanlık
Yemyeşil dağların, güzel Kırıntı.

Ahlatla, kuşburnu dolu bayırın
Kuzular meleşir yeşil çayırın
Gelenlerle artar nüfusun yazın
Ne güzeldir havan,köyüm Kırıntı.

Çiçekle bezenmiş yeşil dağların
Baharda ötüşür bülbül, kuşların
Özleyince gelir nice canların
Ne güzeldir suyun, köyüm Kırıntı.

Şiran'da tanırlar seni şanınla
Övünürsün Kızlar kalesi,Karaburga'nla
Yaz gelende dolar köyün insanla
Ne güzeldir özlem,köyüm Kırıntı.

Şiran'da ünlüdür soğuk suların
Kekikle bezenmiş yeşil dağların
Bülbülleri eksik olmaz bağların
Ne güzeldir dağın,köyüm Kırıntı.

BAKARİ'de seni över bitirir
Özlemini böyle dile getirir
Gurbetlerde bize özlem çektirir
Ne güzeldir özlem, köyüm Kırıntı.

YILMAZ BAKAR-Almanya

----------------------------------------------

KÖYÜMÜN HIDRELLEZ TEPESİ

Hıdrellez senin adın
Kırıntı,Yeniköy yanın
Cihana yayılmış şanın
Köyümün Hıdrellez tepesi.

Eteğinde akar dere
Akıp gidiyor köylere
Hasret oldun sevenlere
Köyümün Hıdrellez tepesi.

Yolu yapılmış gidiyor
Özleyen sana geliyor
Yeşil dağları gözlüyor
Köyümün Hıdrellez tepesi.

Gelince çıkarım sana
Seyrangahım oldun bana
Hasan derviş komşu sana
Köyümün Hıdrellez tepesi.

Köyümün simgesi oldun
Olup gönüllere doldun
Özleyene hasret olsun
Köyümün Hıdrellez tepesi.

Dedeler çeşmesi orda
Açar çiçeği baharda
Bülbülün öter dağlarda
Köyümün Hıdrellez tepesi.

Gurbette özlemsin bana
Ünün yayılmış cihana
Manzaran vardır şahane
Köyümün Hıdrellez tepesi.

BAKARİ özler gelecek
Gelince seni görecek
Özlemim sende dinecek
Köyümün Hıdrellez tepesi.

Yılmaz BAKAR -3 Ocak 2010-Almanya

----------------------------------------------

KIRINTI KÖYÜM

Gurbet elde hasretini çekeli
Unutmadım seni, Kırıntı köyüm.
Hasret ile yanıp, çile çekeli
Unutmadım seni, Kırıntı köyüm.

Derelerde suyun cılız akıyor
hasretin kavurur insan yakıyor
Yeşil ormanların ilaç kokuyor
Unutmadım seni, Kırıntı köyüm.

Dillerde söylenir, Gelincik taşın
Seher yelleri ile, dumanlı başın
Bir simgedir köyde, Harman taşların
Unutmadım seni, Kırıntı köyüm.

Ağrı dağı gibi, KIZLAR KALESİ,
Biter eteğinde çiğdem, lalesi
Geliyor insanın seni göresi
Unutmadım seni, Kırıntı köyüm.

Kuzuluk ormanı, piknik yerleri
Tuğkıranı köyün güzel yerleri
Kekik, reyhan kokar kırları
Unutmadım seni, Kırıntı köyüm.

Yeşil dağlarında, çiçekler kokar
Akar soğuk pınar ovaya bakar
Hasretin kor olur insanı yakar
Unutmadım seni, Kırıntı köyüm.

Bakari'de yanar,hasrettir sana
Hayatın tadını yaşattın bana
Suyun havan ilaç olur insana
Unutmadım seni, Kırıntı köyüm.

Yılmaz Bakar- 17.10.2008- Almanya

----------------------------------------------

ÖZLEMLERİN YAKAR GÜZEL YENİKÖY

Ne zaman gelirsem, orda olurum
Sevenleri yakınları bulurum
Pehlül dedemize kurban olurum
Yüreğimde hasret, güzel Yeniköy.

Nice canlar ile akraba oldum
Hasretinle yana yana kavruldum
Doğasına havasına vuruldum
Özlemini çektim, güzel Yeniköy.

Çok özlerim yaylasını, dağını
Doya doya gezsem, güzel bağını
Ol Pehlül dedemin ocağını
Nasıl sevmem seni, güzel Yeniköy.

Cenneti andırır çamlık ormanı
Göletin andırır derya ummanı
Köye gelen burda, olur hayranı
Cennet gibi olmuş, güzel Yeniköy.

Yakıyor dostların, hasreti bizi
Gelirsek dindirir özlemimizi
Sana olan köy hasretimizi
Sularınla söndür, güzel Yeniköy.

Köye yeni yeni evler yapılmış
Toprak damlı evden, eser kalmamış
Özlemiş gurbette kimse kalmamış
Özlemlerin yakar, güzel Yeniköy.

Bakari'de özler, gelir oraya
Sevenleri, yakınları görmeye
Niyaz eder gelir, orda türbeye
Hasretlere derman, güzel Yeniköy.

Yılmaz Bakar- 11.10.2008- Almanya

----------------------------------------------

HASAN DERVİŞ'İM

Ulu pirim benim, Hasan dervişim
Seni arzuladım geldim ey pirim
Nasip alamadım seni sevmişim
Arzuladım geldim, Hasan dervişim.

Gurbet elden geldim ziyaretine
Muhtaç olduk dedem kerametine
Hak lokması dağıt sevenlerine
Arzuladım geldim, Hasan dervişim.

Bütün mürşitlerim, bu yolda atam
İkrar ile gelip eteğin tutam
Affeyle pirim, var ise hatam
Arzuladım geldim, Hasan dervişim.

Kırklar meydanına, girip çıkmışım
Pirimin elinden dolu içmişim
İçinde ben kendimden geçmişim
Arzuladım geldim, Hasan dervişim.

Pirlerimiz gelsin, cemler kurulsun
Düşkün olan günahından sorulsun
Edep erkan ile semah dönülsün
Arzuladım geldim,Hasan dervişim.

Bakari'de yana yana kül olur
Arzulayıp gelir, sana kul olur
Canlar seni sever, burda bir olur
Arzuladım geldim, Hasan dervişim.

Yılmaz BAKAR

----------------------------------------------

GELİNCİK TAŞI

Hasret çekenlerin, piknik durağı,
Hasret çeken, yakın eder ırağı,
Muhabbetle coşar, kaynar yüreği,
Gönüllerde sevgi, Gelincik taşı.

Piknikçiler gelir, orda eğlenir,
Dillerde türküler, şarkı söylenir,
Kemençe çalınır, horon oynanır,
Muhabbetin bitmez, Gelincik taşı.

Yakılır ocaklar, yemekler pişer,
Gelenler burada, demini içer,
Konuklar eğlenir, kendinden geçer,
Eğlencesi bitmez, gelincik taşı.

Bir havuz gibi, küçücük gölün,
Ne ırmağın olur, ne de bir selin,
Dikilmiş buraya sanki heykelin,
Gönüllerde sevgi, Gelincik taşı.

Hasret çekenlerde, yanar bağırlar,
Herkes konuğunu burda ağırlar,
Coşar susuz deren, erirse karlar,
Ummanlara döner, Gelincik taşı.

Nice gelinlere, olursun sırdaş,
Gelincik çeşmesiyle, olmuş arkadaş,
Yaşayın birlikte, dostça başa baş,
Gönüllerde sevgi, Gelincik taşı.

BAKARİ gurbette, hasretle yanar,
Özlemiş köyünü her daim anar,
Buz gibi suyunu, içenler kanar,
Dertlilere derman, Gelincik taşı.

----------------------------------------------

O ESKİ GÜNLER

On iki yaşımda, çıktım gurbete,
Çok işte çalıştım, girdim zahmete,
Çalıştım okudum, erdim hikmete,
Hey gidi hey, o eski günler.

Hikmet deryasını, yüzerek geçtim,
Bir çok engelleri, azimle aştım,
İlimi, irfanı dünya ya saçtım,
Hey gidi hey, o eski günler.

Mercimek yolardık, nohut yolardık,
Aç kaldık Tanrı' ya dua ederdik,
Kar yağdı,mı odalara dolardık,
Hey gidi hey, o eski günler.

Kağnılara biner, ekin taşırdık,
Öküzleri dağdan, bayırdan aşırdık,
Kış ayları geçti,mi, bizde şaşardık,
Hey gidi hey, o eski günler.

Harmanlarda dövenlere binerdik,
Patoz vura vura tozlar yutardık,
Bir de samanları, mereklere teperdik,
Hey gidi hey, o eski günler.

BAKARİ de çekti böyle çileler,
Anam eleklerde ununu eler,
Kış oldu mu geçmezdi, uzun geceler,
Hey gidi hey, o eski günler.

Yılmaz BAKAR

----------------------------------------------

SOĞUK PINARIM

Soğuk pınar derler,senin adına
Doyum olmaz soğuk suyun tadına
Şifa kattın içenlerin canına
Şöhretin dillerde,soğuk pınarım.

Seher yelleriyle dumanlı başın
Geçilmez yolların borandan kışın
Bahar gelir öter,kekliğin kuşun
Şöhretin dillerde,soğuk pınarım.

Bahar gelir yeşillenirse dağlar
Suyun ile cennet olursa bağlar
Özleyenler gelir,kavuşur sağlar
Şöhretin dillerde,soğuk pınarım.

Yaylasında koyun-kuzu meleşir
Eteğinde bülbül,keklik eyleşir
Hasret çekenlerin gelir ulaşır
Şöhretin dillerde,soğuk pınarım.

Soğuk pınarım şırıl şırıl akıyor
Yükseklerden Şiran'ıma bakıyor
Hasretin özlemin bizi yakıyor
Şöhretin dillerde,soğuk pınarım.

Gurbetten geliririm sana çıkarım
Soğuk sularını doya doya içerim
Şiran ovamıza ordan bakarım
Şöhretin dillerde,soğuk pınarım.

BAKARİ'de seni,övdü ne güzel
Gönüllerde sevgin bitmesin ezel
Tadına doyulmaz suyun çok güzel
Şöhretin dillerde,soğuk pınarım.

Yılmaz BAKAR- 4 Ocak 2010-Almanya

----------------------------------------------

BİZİM DAĞLAR GÜZEL OLUR

Herdem güzelleri açanda,
Bizim dağlar güzel olur.
Turnaları gökyüzünde uçanda,
Bizim köyler güzel olur.

Yaylada meler kuzular
Gurbette yürek sızılar
Köye gelmektir arzular
Bizim köyler güzel olur.

Peteklik boğazını aşın
Yeşil kırlarda dolaşın
Soğuk pınara ulaşın
Bizim sular soğuk olur.

Sabah çıkalım yola
Yaylada verelim mola
Selam olsun cümle kula
Bizim kullar güzel olur.

Elele verip gezmeli
Bizim dağları görmeli
Soğuk suları içmeli
Bizim sular soğuk olur.

Karadoruk kayalıklar
Gelir eğlenir konuklar
Buz gibi akar oluklar
Bizim sular soğuk olur.

Pikniğe gelin dağlara
Doyum olmaz hiç sulara
Çaylar demle konuklara
Bizim çaylar güzel olur.

Bakari'yem dilden dile
Yolum düştü gurbet ele
Nasip olsa köye gele
Bizim köyler güzel olur.

Yılmaz Bakar - 25.06.2008

----------------------------------------------

KIRINTI`DIR BENIM KÖYÜM

Kırıntı`nın şanı vardır
Kızlar kalesi de vardır
Kuzuluk ormanı vardır
Kırıntı`dır benim köyüm.

Harman taşları da vardır
Gelincik taşı da vardır
Kuru deresi de vardır
Kırıntı`dır benim köyüm.

Küçükten çıktım gurbete
İnsan dayanmaz hasrete
Çektiğim bütün zahmete
Kırıntı`dır benim köyüm.

Kırıntı`dan ayrılanlar
Gurbet elde çalışanlar
Bayram eder kavuşanlar
Kırıntı`dır benim köyüm.
Herkesin bir özlemi var

Özleyen çeker ahuzar
Yeşillenmiş cennet dağlar
Kırıntı`dır benim köyüm.

Asırlık ardıcı vardır
Yokuştur yolları dardır
Muhtarı, azası vardır
Kırıntı`dır benim köyüm.

Baharda açilmis gülüm
Hasretlik insana zulüm
Göreyim gelmeden ölüm
Kırıntı`dır benim köyüm.

Yapılmış yeni konaklar
Çatıda parlar çanaklar
Sabah tütüyor ocaklar
Kırıntı`dır benim köyüm.

BAKARİ gezer gurbette
Gönül yanar hep hasretle
Kavuşan coşar minnetle
Kırıntı`dır benim köyüm.

----------------------------------------------

KIZLAR KALESİ

Adına demişler Kızlar Kalesi,
Köyümün simgesi, güzel kalesi,
Eteğinde kokar, sümbül lalesi,
Gönüllerde hasret, Kızlar Kalesi.

Kırıntı'ya şöhretinle şan kattın,
Sana gelenlere sevgi yaşattın,
Yağdırdın karları, kışı yaşattın,
Eksilmez karların, Kızlar Kalesi.

Bahar gelir yeşillenir her yanın,
Seyrangahısın Yeşil Şiran'ın,
Hayranısın sana ilgi duyanın,
Şöhretin yayılır, Kızlar Kalesi.

Eteğinde olur keklik yuvası,
Cana can katıyor temiz havası,
Uzaktan görünür Şiran ovası,
Köyümün simgesi, Kızlar Kalesi.

Karlar erir kekiklerin yeşerir,
Bahar gelir bülbüllerin ötüşür,
Seven sevdiğine gelir kavuşur,
Hasretlere derman, Kızlar Kalesi.

Dumanlıdır başın, bulutlar çöker,
Sulanmış bulutlar yağmurlar çeker,
Seni özleyenler, hasretin çeker,
Gönüllerde hasret, Kızlar Kalesi.

Manzarası hoştur, havası hoştur,
Dolambaçlı yolu gayet yokuştur,
Şöhretin dillerde sevenin çoktur,
Dillerde dir adın, Kızlar Kalesi.

BAKARİ'yem seni, öve öve bitirir,
Bir gün gelir hasretliği bitirir,
Hasret çekenleri sana getirir,
Hayallerden gitmez, Kızlar Kalesi.

Yılmaz BAKAR

----------------------------------------------

KIRINTI'NIN YEMEKLERİ

Kırıntı'nın vardır,türlü yemeği,
Köyün keşkeğinden yemek isterdim.
Kuru ekmeğini, ıslarda yerdim,
Madımağa doğrar,güzelce yerdim.

Yeşil pancarından çorba yapılsa,
Bulguru,yarması,tuzu katılsa,
Birazda içine,biber katılsa,
Pancar çorbasını,güzelce yerdim.

İnce bulgurundan haşıl etseler,
Sarma gibi güzel güzel yapsalar,
Sarımsağını,yoğurdunu katsalar,
Yalancı dolmasını,güzelce yerdim.

Annem ince ince, kesme keserdi,
Güzelce haşlar tepsilere döşerdi,
Üstüne tereyağı,çökeliği dökerdi,
Kesme makarnayı,güzelce yerdim.

Patetesi köylüm haşlar kavurur,
Yanına ayranı,pekmezi konur,
Banarsın ekmeği lezzetli olur,
Sütlü çorbasını,güzelce yardim.

Madımak çorbası,düşmez dillerden,
Hoşveren toplanır gelir bostandan,
Yoğurdunu eksik etme sofrandan,
Ayranlı çorbasını,güzelce yerdim.

İmece usulü siron kesilir,
Sıra sıra tepsilere dizilir,
Sarımsaklı yoğurtla güzelce yenir,
Mercimek haşılını,severek yerdim.

Binbir emek ile,pişer yemekler,
Pişirenler çeker türlü zahmetler,
Dizilir sofraya,kete ekmekler,
Semir haşılını,güzelce yerdim.

Kesme çorbasını çokta severdim,
Evelik yoğurtlaması olursa yerdim,
Doymazdım daha,var mı dır derdim,
Pezik kavurmasını,çokta severdim.

BAKARİ'de türlü yemekten yedi,
Pişirenin eline sağlıktır dedi,
Hanenize Hızır uğrasın dedi,
Pancar sarmasını,güzelce yerdim.

YILMAZ BAKAR-Almanya

---------------------------------------------

4 Nisan 2010
TOMARA ŞELALESİ

Şiran ilçesinde,var bir şelale
Tanrı'nın hikmeti,gelmiş ne hale
Tomara'dır adı,görün bir hele
Ömrümde görmedim,böyle şelale.

Tomara dağından coşarak akar
Görenler şaşırır hayretle bakar
Allah'ın hikmeti,bembeyaz akar
Ömrümde görmedim,böyle şelale.

Akıl ermez suyun coşkunluğuna
İnsan kapılıyor hayranlığına
Karışıp gidiyor Kelkit çayına
Ömrümde görmedim,böyle şelale.

Gide gide şelaleye ulaştım
Tomara suyunu tadına şaştım
Yolları yapılmış,gezdim dolaştım
Ömrümde görmedim,böyle şelale.

Havuzları,çeşmeleri yapılmış
Havuzuna türlü balık atılmış
Arabalar için parklar yapılmış
Ömrümde görmedim,böyle şelale.

Bağ,bahçe için kanal yapılmış
Yayalar geçsin diye, üstü kapanmış
Suyun coşkusundan taşlar ağarmış
Ömrümde görmedim,böyle şelale.

Herkes gitsin şelale yi görmeye
Kana kana soğuk suyun içmeye
Çağır dostlarını burda pikniğe
Ömrümde görmedim,böyle şelale.

Çok diyarlar gezdim dolaştım
Bir nehir kadar,vallahi şaştım
Rakıya katarak güzelce içtim
Ömrümde görmedim,böyle şelale.

BAKARİ hayrandır Tomaranın suyuna
Allah lütfeylemiş Şiran yurduna
Tomarayı akıtsalar güzel Şiran'a
Ömrümde görmedim,böyle şelale.

YILMAZ BAKAR

----------------------------------------------

KIRINTI KÖYÜM

Açılır baharda,çiçeğin gülün
Yemyeşil dağların,güzel Kırıntı.
Uzanır gurbete giderse yolun
Baharın bir başka,güzel Kırıntı.

Soğuktur suların derman havası
Yemyeşil yaylası cennet yuvası
Türlü çiçek kokar,yeşil doğası
Dağları bir başka,güzel Kırıntı.

Senin yerin başka benim gönlümde
Şöhretin söylenir elin dilinde
Bülbüller ötüşür bağda gülünde
Bağları bir başka,güzel Kırıntı.

Herşeyin güzeldir,yazayım destan
Bir yanın dağlardır,bir yanın bostan
Gurbetlerde özler köyünü insan
Hasretin bir başka,güzel Kırıntı.

Çiçekli çayırın,Kızlar kalesi
Özleyenin gelir seni göresi
Susuz kalmış değirmenler deresi
Coşkun akar selin,güzel Kırıntı.

Soğuk suyun akar,dağda bayırda
Koyun-kuzu meler yeşil çayırda
Öter bülbüllerin yazda baharda
Cennettir dağların,güzel Kırıntı.

Karaburga dağı cihan dilinde
Hasretin kor olur,benim gönlümde
Pınar olup akan,gözüm selinde
Hasretin bir başka,güzel Kırıntı.

BAKARİ hasrettir gurbet ellerde
Şöhretin söylenir halen dillerde
Öter bülbüllerin gonca güllerde
Baharı bir başka,güzel Kırıntı.

Yılmaz Bakar-31.12.2009-Almanya

siirlerimiz-yilmazbakar.jpg

Kişilerle İlgili Şiirler

12 Ocak 2014
TEŞEKKÜRLER DURMUŞ ÖZTÜRK HOCAMA

Gururluyum hocam inan sizinle
Yazılar yazarsın paylaşırsın bizimle
Özenerek yazarsın binbir azimle
Teşekkürler Durmuş Öztürk hocama.

Kırıntı köyünün gururu oldun
Yazılar yazarak gönüle doldun
Yetişen nesillere hep ilham oldun
Teşekkürler Durmuş Öztürk hocama.

Durmasın kalemin daima yazsın
Güzel yazılarla ilhamın artsın
İlhamlar almışım başımda taçsın
Teşekkürler Durmuş Öztürk hocama.

Çocuklar eğitmeye köyler dolaştın
Binbir zorluklarla cehaletle savaştın
Yılmadın hayatta başarıya ulaştın
Teşekkürler Durmuş Öztürk hocama.

Sevecensin hocam hem sempatiksin
Atatürk'çü çağdaş hem de laiksin
Sevdirdin kendini inan ki teksin
Teşekkürler Durmuş Öztürk hocama.

BAKARİ'de her dem seni övmüştür
Yazdığın yazıları okuyarak sevmiştir
Ömrün uzun olsun yaşa demiştir
Teşekkürler Durmuş Öztürk hocama.

Yılmaz Bakar-12.01.2014-Almanya


-----------------------------------------------

23 Ocak 2012
GEÇMİŞ OLSUN SANA AYTEN BAL

Kalleşçe teröre hedef alındın
Dolmamıştı vaden hayatta kaldın
Allah esirgedi bizlere kaldın
Geçmiş olsun sana Ayten Bal'ımız.

Kaderin cilvesi seni mi buldu?
Kalleş bombalarla ayaktan oldu
Sevenler ağladı yandı mahvoldu
Geçmiş olsun sana Ayten Bal'ımız.

Şükür sahip çıkan devletin vardı
Seni seven dostlar yanında vardı
Doktorlar seferber yaranı sardı
Geçmiş olsun sana Ayten Bal'ımız.

Satılmış hainler tuzaklar kurdu
Kalleşçe terörle insanlar öldü
Ülke yavaş yavaş artık bölündü
Geçmiş olsun sana Ayten Bal'ımız.

Vatan için nice şehitler verdik
Analar ağladı bizler üzüldük
Acizler çaresiz bizler kahrolduk
Geçmiş olsun sana Ayten Bal'ımız.

Şu güzel ülkenin haline bakın
İçsavaş çıkacak yakında bakın
Kardeş kardeşi kıracak yakın
Geçmiş olsun sana Ayten Bal'ımız.

BAKARİ'de der ki, teröre kızdım
Nice şehitlere destanlar yazdım
Ülkemin haline bakıpta yandım
Geçmiş olsun sana Ayten Bal'ımız.

Yılmaz Bakar-23.01.2012-Almanya

----------------------------------------------

06 Ocak 2012
KÖYÜMÜN ÖĞRETMENLERİ

Kırıntı köyünde bir gurur oldun
Okuyan gençliğe ışıklı yoldun
Yaşlandı bedenin doksanı buldun
Bir meşaleydin bize Niyazi hocam.

Eğitim yolunda koştun yoruldun
Nesiller eğittin bir rehber oldun
Gönüllerde sevgi bir mihman oldun
Şöhretin dillerde İbrahim hocam.

Yaşı erişsede yetmiş beşlere
Bir örnekti bize genç nesillere
Şöhreti yayılmış dilden dillere
Durmasın kalemin yaz Durmuş hocam.

Nerde kalemin nerde defterin?
Bir şeyler yazmaya yokmu niyetin?
Eğitime bir çok hizmetler ettin
Göster hünerini Alettin hocam.

Sultangil'dir senin sülalen hocam
İzin verirsen iki satır yazacam
Nerde yazıların diye soracam
Başla yazmaya Ali Öztürk hocam.

Molla Ali derler,Ankara'da yaşıyor
İlimin irfanın baştan aşıyor
Hünerini gören sana şaşıyor
Durmasın kalemin yaz Ali hocam.

Çocuklar eğittin ömrünü verdin
Bir çok zorlukları engeller yendin
Hidayete erdin artık yaşlandın
Sevdirdin kendini Hidayet hocam.

Alimce kalemle başla yazmaya
Yazdığın öyküler başlandı okunmaya
İlhamın derinmiş benzer deryaya
İlhamın bitmesin yaz Alim hocam.

BAKARİ aklına geleni yazdı
Teker teker yazdı sıraya dizdi
Eğitime hizmet edenler sizdi
Hizmetleri takdir gören hocalar.

Yılmaz Bakar-05.01.2012-Almanya

Yazın köyde gördüğüm öğretmenlerimiz için yazılmıştır.
Unuttuğum varsa affola.

----------------------------------------------

25 Ağustos 2011
GEÇMİŞ OLSUN BİLAL AĞAM

Çırak gilden Bilal derler
Seni köyde çok severler
Dost düşman ekmeğin yerler
Geçmiş olsun, Bilal ağam.

Kaç gündür görmedim sizi
Birden vurmuş kalp krizi
Korkuttun cümle hepimizi
Geçmiş olsun, Bilal ağam.

Şiran-Gümüşhane, koştun durdun
Ordan Trabzon'u buldun
Çok şükür şimdi kurtuldun
Geçmiş olsun, Bilal ağam.

Seni seven duydu korktu
Duyanlar gelip bize sordu
Dedik ameliyat oldu kurtuldu
Geçmiş olsun, Bilal ağam.

Hastalığın her tarafa yayıldı
Çocukların duydu, kimi bayıldı
Sevenler koştu yanına geldi
Geçmiş olsun, Bilal ağam.

Eşin İpek'i de nasıl korkuttun
Yüreğine korku, acı doldurdun
Allah'a şükür şimdi kurtuldun
Geçmiş olsun, Bilal ağam.

BAKARİ bunları yazdı bitirdi
Geçmiş olsun dedi, şifa diledi
Allah bağışladı, pir esirgedi
Geçmiş olsun, Bilal ağam.
---
11 Ağustos tarihinde geçirdiği bir kalp krizi ile önce Şiran Devlet Hastahanesi'ne, oradan Gümüşhane Devlet Hastahanesi'ne, oradan da acil olarak Trabzon Devlet Hastahanesi'ne sevk edilerek burada başarılı bir kalp ameliyatı geçiren Bilal Bakar'a acil şifalar diliyoruz.

Yılmaz Bakar - 23 Ağustos 2011 - Kırıntı Köyü

----------------------------------------------

ZAFER AYDOGAN

Bu nasıl acıdır, bu nasıl yara
Yürek mi dayanır, böyle efkara
Verdiğin acıya bulunmaz çare
Yürekleri yaktın, talihsiz Zafer.

Kara haber dörtbir yana yayıldı
Duyanlar dayanmaz düşüp bayıldı
Devran süreceğin gençlik çağındı
Yürekleri yaktın, talihsiz Zafer.

Kırıntı ağlıyor senin peşinden
Nasıl ayrılırsın seni sevenlerinden
Sevenler ağlıyor yandı peşinden
Yürekleri yaktın, talihsiz Zafer.

Gencecik yaşında mı, hayattan bıktın
Ananın,babanın ciğerin yaktın
Seni sevenleri nasıl ağlattın
Yürekleri yaktın, talihsiz Zafer.

Seni duyan herkes, yandı ağladı
Yaslıdır Kırıntı yürek dağladı
Acılar içinde annen, kara bağladı
Yürekleri yaktın, talihsiz Zafer.

Bir kuş olup, aramızdan ayrıldın
Uçup gittin cennetleri boyladın
Şu koca dünya ya, sen mi sığmadın
Yürekleri yaktın, talihsiz Zafer.

Nasıl yakıp gittin sevdiklerini
Viran ettin gittin, ata evini
Yaslar verdin yaktın sevdiklerini
Yürekleri yaktın, talihsiz Zafer.

Yaktın yürekleri ateş doldurdun
Yaralı annene saçlar yoldurdun
Ağlattın bizleri yaşlar döktürdün
Yürekleri yaktın, talihsiz Zafer.

Ana dayanır mı böyle acıya
Haber verin kardeşine, bacıya
Figan düştü köyde, bak Abdallı'ya
Yürekleri yaktın, talihsiz Zafer.

BAKARİ de sana yanar ağlaşır
Gözyaşları ırmak olur çağlaşır
Yakıştı mı sana soğuk teneşir
Yürekleri yaktın, talihsiz Zafer.

Yılmaz BAKAR - 25 Kasım 2009 - Almanya

----------------------------------------------

YAKTIN YÜREKLERİ SÜLEYMAN HOCA

Figan düştü Kırıntı'nın üstüne
Acılar doldurdun gönül köşküne
Bu nasıl ölümdü, Allah aşkına
Yaktın yürekleri, Süleyman hoca.

Acı haber dört bir yana ulaşır
Eşin-çocukların yanar ağlaşır
Dostlar cenazeni ellerde taşır
Yaktın yürekleri, Süleyman hoca.

Bu nasıl yazıdır, bu nasıl kader
Süleyman'ım cansız köyüne gider
Bacı- kardeş ağlar,dağları deler
Yaktın yürekleri, Süleyman hoca.

Neler ettin bize, herkes üzüldü
Ağlayan gözlerden yaşlar süzüldü
Musalla taşında duan okundu
Yaktın yürekleri, Süleyman hoca.


Anan-bacın dertli dertli ağlıyor
Gözyaşları pınar gibi çağlıyor
Çıkarmış alları,kara bağlıyor
Yaktın yürekleri, Süleyman hoca.

Bu acıya annen nasıl dayandı
Duyanların yüreği-ciğeri yandı
Göklere yükselen ağıt-figandı
Yaktın yürekleri, Süleyman hoca.

İki yavrun boynu bükük meleşir
Eşin hasta yareleri depreşir
Yakıştı mı sana, soğuk teneşir?
Yaktın yürekleri, Süleyman hoca.

Çevren geniş idi, herkes severdi
Bu nasıl yazıymış, nasıl kaderdi?
Mart ayının dördü, ecel mi geldi?
Yaktın yürekleri, Süleyman hoca.

Bakari der, böyle tuzaklar kurdun
Kara toprak oldu mekanın yurdun
Gül yüzün üşümüş,sararıp soldun
Yaktın yürekleri, Süleyman hoca.

Yılmaz Bakar - 06.03.2009-Almanya

----------------------------------------------

TALİHSİZ BACIM
Fadime (Bakar)Aydoğan için

Yeter felek yeter, verdin acılar,
Ne kardeşim kaldı, nede bacılar,
Bana yazılmış böyle acılar.
Talihsiz bacımı, sen aldın felek.

Gonca gülümdü, soldurdun onu,
Böyledir dünyanın akibet sonu,
Nasip eyle cennet alaya onu,
Talihsiz bacımı, sen aldın felek.

Yaralı yürekler, kimse gülmüyor,
Öldüğünü duyan, hiç inanmıyor,
Eceldir bu giden, geri gelmiyor,
Talihsiz bacımı, sen aldın felek.

Sevdirdin kendini, herkes ağlıyor,
Bütün dostlar yandı, kara bağlıyor,
Oğulların, kızın ciğer dağlıyor,
Talihsiz bacımı, sen aldın felek.

Bütün yürekleri, yakıp da gittin
Gönüllerde sevgi olup da gittin
Söyle bize yoksa, şaka mı ettin?
Talihsiz bacımı, sen aldın felek.

Bütün dünya sana, yandı ağlaşır,
Gözyaşları pınar oldu çağlaşır,
Yavruların arkan sıra meleşir,
Talihsiz bacımı, sen aldın felek.

BAKARİ de ağlar, senin peşinden,
Nasıl ayrılırsın tek kardeşinden,
Bak, sevenlerin geldi peşinden,
Talihsiz bacımı,sen aldın felek.

Yılmaz Bakar - Nisan 2008

----------------------------------------------

HASRETİNLE YANAR AĞLARIM BACIM
Fadime (Bakar)Aydoğan için

İki yılı geçti,acın dinmedi
Acımı derdimi kimse bilmedi
Ağladım sızladım yüzüm gülmedi
Hasretinle yanar,ağlarım bacım.

Ağladım sızladım,kalmadı ferim
Ağlasamda yaşı akmaz gözlerim
Aylar geçti seni,nasıl özlerim
Hasretinle yanar,ağlarım bacım.

Dinecek mi bende,sensiz acılar?
Ağladıkça artar bende sancılar
Kuzu gibi meler,sana yavrular
Hasretinle yanar,ağlarım bacım.

Ne kadar özledim,yaralı bacım
Derdine bulamadım yoktu ilacım
Azdı yarelerim,dinmedi acım
Hasretinle yanar,ağlarım bacım.

Kaderin böyleymiş,yazılmış yazın
Çektin acıları arttı avazın
Allah'ına vardı,her dem niyazın
Hasretinle yanar ağlarım bacım.

İki yılın doldu,durmaz ağlarım
Sensiz hazan oldu,soldu bağlarım
Gülmez dertli yürek,yine ağlarım
Hasretinle yanar,ağlarım bacım.

Türlü acıları,bıraktın bende
Tutmuyor dizlerim tutuldum derde
Resimlerin bizde,hayalin nerde
Hasretinle yanar, ağlarım bacım.

Yalandır dünya,herkes bilecek
Sırası gelenler elbet ölecek
Kimi ağlayacak,kimi gülecek
Hasretinle yanar,ağlarım bacım.

Bilirim bacım,gidenler gelmez
Kalanın acısını kimseler bilmez
Yaralı yürekler sensiz gülemez
Hasretinle yanar,ağlarım bacım.

BAKARİ'de hasretinle yanıyor
Gözyaşları pınar olmuş ağlıyor
Biricik kızın karaları bağlıyor
Hasretinle yanar,ağlarım bacım.

Yılmaz Bakar

----------------------------------------------
NEREDESİN BACIM?
Fadime (Bakar)Aydoğan için

Aylar oldu bacım, senden ayrıldım
Hasretinle yana yana kavruldum
Yaprak oldum rüzgarlarda savruldum
Beni bu hallere koyan, bacım nerdesin.

Hazan düştü bağımızda, güllerim soldu
Yandı yürek yana yana kül oldu
Kesildi dermanım, gül benzim soldu
Beni bu hallere koyan, bacım nerdesin.

Hasretiyle beni, yakıp kavuran
Ecel idi seni, benden ayıran
Olamadım bacım, yarana derman
Beni bu hallere koyan, bacım nerdesin.

Sensiz nasıl gülem, gurbet ellerde
Felek engel koydu, ayrı kaldık nerede
Acı koydun yaktın, bak gönüllerde
Beni bu hallere koyan, bacım nerdesin.

Neden felek böyle ayırdı bizi
Esti acı poyraz savurdu bizi
Ecel girdi aramıza, ayırdı bizi
Beni bu hallere koyan, bacım nerdesin.

Bakari'de böyle yandı ağlaşır
Gözyaşları pınar oldu çağlaşır
Azmış yarelerim nasıl sağlaşır
Beni bu hallere koyan, bacım nerdesin.

Yılmaz Bakar- 15.10.2008- Almanya

----------------------------------------------

HÜSEYİN AYDOĞAN'IN HAPİSHANE GÜNLERİ

Sebepsiz bir yere,içeri girdin
Seni sevenlere üzüntü verdin
Acıyı kederi içerde gördün
Geçmiş olsun Hüseyin Aydoğan.

Kader mahkumu diyorlar sana
Dokunuyor içerde bunlar insana
Hayat dersi oldu,orada sana
Geçmiş olsun Hüseyin Aydoğan.

Seni sevenleri üzüpte gittin
Yatarken içerde babanıda kaybettin
Doksandokuz derde,yenisin ektin
Geçmiş olsun Hüseyin Aydoğan.

Geçmedi günlerin yılları saydın
Anladın hayatta karaymış bahtın
Yıkılmış saraylar,devrilmiş tahtın
Geçmiş olsun Hüseyin Aydoğan.

Seni sevenleri nasıl özledin
Dostları bekledin yollar gözledin
Yıllar geçti takvimlerde izledin
Geçmiş olsun Hüseyin Aydoğan.

Klasik kelamdır,Allah kurtarsın
Geçmiyor saatler volta atarsın
Maziyi hatırlar,günlük tutarsın
Geçmiş olsun Hüseyin Aydoğan.

Ne acıdır hapishane günleri
Görürsün burada ne hüzünleri
Asker değilsin gelsin,izin günleri
Geçmiş olsun Hüseyin Aydoğan.

Akşamdan kapanır demir kapılar
Hüzünle doluyor beton yapılar
Yüreklere çöker derin acılar
Geçmiş olsun Hüseyin Aydoğan.

Herkeste hüzün,herkeste elem
Yazarsın mektuplar elinde kalem
Gelen mektuplarda beklersin selam
geçmiş olsun Hüseyin Aydoğan.

BAKARİ'de sana çokta üzüldü
Arada gözünden yaşlar süzüldü
Şükür hapislerden geri dönüldü
Geçmiş olsun Hüseyin Aydoğan.

Yılmaz Bakar-31.12.2009-Almanya

----------------------------------------------

GEÇMİŞ OLSUN ESMA KORKMAZ

Şifanızı versin Allah
Turp gibisin bak maşallah
Yine yazarsın inşallah
Geçmiş olsun Esma Korkmaz.

Dertler insanoğlu için
Sağlık olsun yaşam için
Bolca sütle-ayran için
Geçmiş olsun Esma Korkmaz.

Kendi doktorun olacan
Kendine iyi bakacan
Bu dertlerden kurtulacan
Geçmiş olsun Esma Korkmaz.

Herşeyin başı sağlıktır
Dertsiz yaşam ağalıktır
Sağlıklı yaşam hayattır
Geçmiş olsun Esma Korkmaz.

Köye gel seni göreyim
Türlü ilaçlar vereyim
Şifalar sana dileğim
Geçmiş olsun Esma Korkmaz.

Köyü-yaylayı gezersin
Madımak çorbası yersin
Soğuk sulardan içersin
Geçmiş olsun Esma Korkmaz.

BAKARİ der,geçmiş olsun
Gönlün neşe ile dolsun
Şifalar Allah'tan olsun
Geçmiş olsun esma Korkmaz.

Yılmaz Bakar

---------------------------------------------

4 haziran 2010
KUTLUYORUM SENİ HATUN AYDOĞAN

Bu sitede gurur oldun
Her dem gönüllere doldun
Kalem elde alim oldun
Kutluyorum seni Hatun Aydoğan.

İlim irfan hünerin var
Öykü yazan ellerin var
Bülbül gibi dillerin var
Kutluyorum seni Hatun Aydoğan.

Şiran'dır kazan, Kırıntı köyün
Şehrigil'dir senin sülalen soyun
Öykü yazmış Hatun görün okuyun
Kutluyorum seni Hatun Aydoğan.

Köyümde kültürlü bayanlar varmış
Kimisi öykü, kimi şiir yazarmış
Aptallı'da Hatun Aydoğan varmış
Kutluyorum seni Hatun Aydoğan.

Köyümün kızısın gurur duyarım
Başımın üstünde hatır sayarım
Okusun Hatun'a şiir yazarım
Kutluyorum seni Hatun Aydoğan.

Abdallı mahallen, Kırıntı köyün
Bu köylü olmakla daima övün
Okunacak cinsten yazdığın öykün
Kutluyorum seni Hatun Aydoğan.

BAKARİ'de bunu yazdı bitirdi
Bütün övgüleri size dizdirdi
Öyküler yazdı okuyana sevdirdi
Kutluyorum seni Hatun Aydoğan.

Yılmaz BAKAR

----------------------------------------------

HASAN AYDOĞAN ANISINA

Yakıştı mı sana, böyle ölümler
Anaya,babaya verdin elemler
Acı haber bize, verdi zulümler
Kaderine küsüp, giden Hasan'ım.

Uykuda mı buldu, ecel Hasan'ı
Uyanda bak Hasan, sana yananı
Yaralı bıraktın, ana ile babanı
Acıları verip,giden Hasan'ım.

Daha ellisine ermedi yaşın
Kara topraklar mı, oldu yoldaşın
Dayanır mı acıya, bacın kardeşin
Özleminle yaktın,bizi Hasan'ım.

Kırıntı sana yanar ağlaşır
Yakıştı mı sana, soğuk teneşir
Sevenlerin gelmiş, yanar ağlaşır
Yürekleri yakıp, giden Hasan'ım.

Acı haber dört bir, yanda duyuldu
Acını duyanlar yandı üzüldü
Ağlayan gözlerden yaşlar süzüldü
Yüreklere elem veren Hasan'ım.

Bu nasıl yazıymış, nasıl kadermiş
Tatlı uykularda ecelin gelmiş
Duyanlar ağlamış,ciğeri yanmış
Bizlere acılar,verdin Hasan'ım.

Hasan'ım usanmış, dünyadan bıkmış
Bahtına dünyada ecel mi çıkmış
Sevenler yanarak ardından bakmış
Hasretinle bizi, yaktın Hasan'ım.

BAKARİ de sana,yanar ağlaşır
Gözyaşları sele döndü çağlaşır
Acı haber gurbetlere, gelir ulaşır
Acılarla bizi,yaktın Hasan'ım.

YILMAZ BAKAR

----------------------------------------------

10 Nisan 2010
TEBRİKLERİM SANA ALİ AYDOĞAN

Karadoruk sitesi, senin eserin
Siteler içinde yoktur benzerin
İlimin, irfanın fazlaca derin
Tebriklerim sana, Ali Aydoğan.

Ali dedik sana, sevdik biz seni
Çok şahane beğendik, güzel siteni
Bütün cihan tanır, severler seni
Tebriklerim sana, Ali Aydoğan.

Siten ilim ile, irfanlar dolu
Öyküler, şiirler, anılar dolu
Adresin Ege mahellesi, Nato yolu
Tebriklerim sana, Ali Aydoğan.

Kırıntı köyüne siteni kurdun
İlimle, irfanla için doldurdun
Arayan herkese bizi buldurdun
Tebriklerim sana,Ali Aydoğan.

Öğretmen mesleğin, ilimdir işin
İlimi, irfanı yaymaktır işin
Cehalete ışık, irfan bakışın
Tebriklerim sana, Ali Aydoğan.

Çok siteler gördüm, seninki başka
Siteni görenler geliyor aşka
Emek verdin siteye,büyük bir meşkle
Tebriklerim sana, Ali Aydoğan.

Büyük övgüleri aldın herkesten
Böyle övgülere layıktın zaten
Gönüllerde tahtı kurmuştur siten
Tebriklerim sana, Ali Aydoğan.

BAKARİ de sana bunları söyler
Bütün cihan duysun,siteni över,
Himmet Allah'tan, kul takdir eyler
Tebriklerim sana, Ali Aydoğan.

YILMAZ BAKAR - (19 Nisan 2010)

---------------------------------------------

ÇAĞDAŞ SANA GEÇMİŞ OLSUN

Bizim Çağdaş hasta olmuş
Geçmiş olsun,Çağdaş sana.
Sevenlerini çok korkutmuş
Geçmiş olsun,Çağdaş sana.

Şifa dileklerim sana
Bir selamın gönder bana
Namın yayılmış cihana
Geçmiş olsun,Çağdaş sana.

Mollagilin gülü sensin
Herkesce çok sevilensin
Güler yüzlü çokta şensin
Geçmiş olsun,Çağdaş sana.

Sağlık neşe senin olsun
Her daim yüzlerin gülsün
Ömrün daha uzun olsun
Geçmiş olsun,Çağdaş sana.

Dertler hiç beklenmez gelir
Şifasını Allah verir
Sevenler görmeye gelir
Geçmiş olsun,Çağdaş sana.

Sana derim bu sözleri
Korkutma sakın bizleri
Gelince görem yazları
Geçmiş olsun,Çağdaş sana.

Bütün köylü seni sever
Dostlar sohbetlerde över
Alim gibi,bilir neler
Geçmiş olsun,Çağdaş sana.

Gönüllerde tahtı kurmuş
Kurup gönüllere dolmuş
Bir filizof,alim olmuş
Geçmiş olsun,Çağdaş sana.

BAKARİ'den olsun selam
Gelip Ankara'da bulam
Kucak dolu sana selam
Geçmiş olsun,Çağdaş sana.

Yılmaz BAKAR - 14 Mart 2010-Almanya

----------------------------------------------
YERİN CENNET OLSUN MUSTAFA ABİ

Gönülleri yakıp gittin
Yüreklere hüzün ektin
Cenneti alaya gittin
Yerin cennet olsun Mustafa abi.

Babamla arkadaş idin
Sanki bir kardeş idin
Gurbetlerde yoldaş idin
Yerin cennet olsun Mustafa abi.

Babam gibi sevdim seni
Her zaman överdim seni
Topraklara verdik seni
Yerin cennet olsun Mustafa abi.

Ömründe çok çile çektin
Agugilde sen bir tekdin
Cenneti alaya gittin
Yerin cennet olsun Mustafa abi.

Ulu çınar gibi düştün
Bu fani dünyadan göçtün
Cenneti alaya uçtun
Yerin cennet olsun Mustafa abi.

Bakari'de ağladı sana
Hüzünleri verdin bana
Hakkın rahmetleri sana
Yerin cennet olsun Mustafa abi.

Yılmaz Bakar- 08.08.2008- Şiran

----------------------------------------------

GURURUMSUN CELAL BAKAR

TRT'nin gülü oldun,
Şakıyan bülbülü oldun,
Köyümün gururu oldun,
Canım benim Celal Bakar.

Türkülerle coştur beni,
Herkes çok seviyor seni,
Severim türkünü, seni;
Gururumsun Celal Bakar.

Bıkmaz dinleyenler seni,
Bende çok severim seni,
Eğer övdü isem seni,
Gururumsun Celal Bakar.

Güneş gibi doğar oldun,
Gönlümüzde gurur oldun,
Türkülerle büyür oldun,
Gururumsun Celal Bakar.

Seni dinleyenler bıkmaz,
Türküler hayalden çıkmaz,
Kırıntı seni unutmaz,
Gururumsun Celal Bakar.

Çağrılan yerlere koştun,
Türküler okudun coştun,
Bütün gönüllerden taştın,
Gururumsun Celal Bakar.

BAKARİ, seni unutmaz,
Sevgini gönülden atmaz,
Seni dinlemekten bıkmaz,
Gururumsun Celal Bakar.

Yılmaz Bakar - 14.06.2008

----------------------------------------------

EN ÇOK YAŞA ŞÜKRÜ ABİ

Kırıntı'da sen bir baştın
Çağrılan her yere koştun
Kuranlar okuyup coştun
Ömrün uzun olsun,Şükrü abi.

Kırıntı'da sevilen bir abisin
Okuduğun Kuran-a vakıp kanisin
Köylü sever gönüllerde banisin
Ömrün uzun olsun,Şükrü abi.

Değnek elinde,köyde gezersin
Allah'a dua,niyaz edersin
Gördüğün herkese selam verirsin
Ömrün uzun olsun,Şükrü abi.

Kerim Gilden Şükrü derler
Seni köyde çok severler
Meclislerde hep seni överler
Ömrün uzun olsun,Şükrü abi.

Şöhretin köyümden dışarı taştı
Sendeki ilimi görenler şaştı
İlim deryasında yanan ışıktı
Ömrün uzun olsun,Şükrü abi.

Acı günlerimde yanımda oldun
Derdime dermanım,mihmanım oldun
Sen yaşayan bir çınar oldun
Ömrün uzun olsun,Şükrü abi.

Kırıntı'nın Şükrü abisi sensin
Gördüm köyümde çok sevilensin
İnsanlıkta gördüm,vallahi teksin
Ömrün uzun olsun,Şükrü abi.

BAKARİ'de över,her dem gönülden
İsmini düşürmez vallahi dilden
Ayrılamaz asla,irfan ilimden
Ömrün uzun olsun,Şükrü abi.

YILMAZ BAKAR - 29 MART 2010-Almanya

----------------------------------------------

GURURUMSUN BİLAL BAKAR

Çırak Bilal derler ona
Ünü yayılmış cihana
Doğurmaz onu her ana
Gururumsun Bilal Bakar.

Antika değirmen yapar
Şöhretine şöhret katar
Bütün Şiran ona tapar
Gururumsun Bilal Bakar.

Gurbetleri gezdin durdun
Türlü işlerde yoruldun
Geldin köyüne kuruldun
Gururumsun Bilal bakar.

Kelkit, Şiran Gümüşhane
Eserlerin çok şahane
Görenler bulmaz bahane
Gururumsun Bilal Bakar.

Değirmenin döner durur
Görenler hayranlık bulur
Köylü şehirlisi görür
Gururumsun Bilal Bakar.

Türlü hünerler yarattın
Göreni hayran bıraktın
Şöhretine şöhret kattın
Gururumsun Bilal Bakar.

BAKARİ'ye gurur oldun
Gönüllere dolar oldun
Her festivalde soruldun
Gururumsun Bilal Bakar.

Yılmaz BAKAR - 11 Ocak 2010 - Almanya

----------------------------------------------

KARADORUKAA'DA OLALIM DOSTLAR

"Karadorukaa" köyümüzün sitesi,
Orda görmek isterim herkesi,
Burda olanların gelir neşesi,
Karadorukaa'da olalım dostlar.

Buraya gelelim birlik olalım,
Seven dostlarımı burda bulalım,
Selamlar salalım, selam alalım,
Karadorukaa'da olalım dostlar.

Çok dostlarımı burada buldum,
Köyümün sitesi, sevindim güldüm,
Şiirler yazarak neşemi buldum,
Karadorukaa'da olalım dostlar.

"Karadorukaa" da bizim sitemiz,
Burada oldukça artar neşemiz,
Eksik olmaz burda sıla köşemiz,
Karadorukaa'da olalım dostlar.

İçeriği zengin, sayfası zengin,
Bilgiler aldıkça olursun zengin,
İster derya olsun, isterse engin,
Karadorukaa'da olalım dostlar.

Ali Aydoğan'ın sitesi bura,
Herkes gelsin burda siteyi göre,
Bu site tam bizlere göre,
Karadorukaa'da olalım dostlar.

BAKARİ'de bekler, burda sizleri,
Duymak ister isen güzel sözleri,
Okursun burada köy şiirleri,
Karadorukaa'da olalım dostlar.

Yılmaz Bakar - 01.07.2008

----------------------------------------------

karadoruk-aa@hotmail.com