Önsöz
D.Kırıntılılar Birliği
Köy-Haberler-4
Köy-Haberler-3
Köy-Haberler-2
Köy-Haberler-1
Perhiz-Turşu
Halil
Köyde Huzur Evi
Ben mi Biz mi
Hey Gidi Günler
Kopuyoruz
Dışkı Kavgası
Sen Ne Dedin
Neden Köy
Duyarlı Olmak
İnsanlık
Kalk Artık
Kardan Mezar
Kayısımın Yavrusu
Örnek Olmak
Gizemli Yüz
Topal Avni
Fareli Ekmek
Ölüm Haberi

D.Kırıntılılar Birliği


ANASAYFA

DÜNYA KIRINTILILAR BİRLİĞİ

ÖNSÖZ
Kırıntı Köyü, on beş yirmi yıldır, durmaksızın büyümektedir.
Büyüdükçe ev yeri, su, yol, temizlik, mezar, toplumsal ilişkiler gibi konularda
gereksinimler ve sorunlar katlanarak artmaktadır.

Gereksinimler ve sorunlar; bilinçli, bilimsel, dayanışmacı yöntemlerle çözülürse anlam kazanır, yarara, huzura, mutluluğa dönüşür.

Kırıntı Köyü halkı sözde değil özde yakınlaşırsa, merkezî bir yönetim oluşturabilirse nüfusu ne kadar artarsa artsın her tür sorunun altından sorunsuzca, rahatlıkla kalkabilir.

Merkezî bir yönetim için Dünya Kırıntılılar Birliği adı altında bir üst birlik kurulabilir, yaşama geçirilebilir.

Nasıl mı? Şöyle:


BİRLİK DÜŞÜNCESİNİN DOĞUŞU

-Ooo, merhaba! Köyden geldin demek? Hoş geldin?
--Hoş bulduk.

-Yediğin içtiğin senin olsun, gördüklerini yaşadıklarını anlat bakalım. Bildiğin gibi ben bu yaz köye gidemedim; anlat da ben de gitmiş gibi olayım.
--Her zamanki gibi çok güzeldi; her tatilde olduğu gibi yine büyük keyif aldım köyde olmaktan.

-Evet çok güzeldir köyümüz, insana huzur veriyor. Stres topu gibi insanı rahatlatıyor.
--Evet, aynen öyle. Ama...

-Ama ne?
--Bazı ufak tefek huzursuzluklar çıktı. İnsanlar, zaman zaman birbirini kıracak konuma geldi.

-Nasıl yani?
--Biliyorsun, her yıl köyümüzde şenlikler yapılıyor. Kimileri şenlik yeri olarak Aşığın Paar'ını benimserken, bazıları Doruktepe adı verilen yeri tercih etti. Kimileri şenlik çarşamba günü olsun dedi, kimileri Pazar gününde ısrar etti.

-Eee?
--Kimileri Doruktepe'deki oturma yerlerini kişisel olarak sahiplendi, kendine özelleştirdi. Kimileri buna karşı koydu, köyün ortak mallarının kişiselleştirilemeyeceğini, özelleştirilemeyeceğini savundu.

-Evet, böyle bir şeyleri ben de duymuştum? Şahsen ben köy ortak mallarının toplum tarafından ortak kullanılması amacıyla geliştirilmesinden yanayım; asla özelleştirilmemeli.
--Haklısın, bizim dünya görüşümüz, Şeyh Bedrettin'inin sloganlaşmış sözünde vurguladığı gibi "Yarin dudağından gayri her şey ortak." sözüne uygun bir görüş olmalı.

-Peki nasıl olmuş da çam dipleri sahiplenilmiş?
--Doruktepe parkını, şenliğe hazırlamak için köyde imece duyurusu yapılmış. İmeceye katılan da olmuş, katılmayan da. Katılanlar, katılmayanlara kızmış, eleştirmişler. Yöneticiler, çalışmanın sürebilmesi için teşvik amacıyla herkesin eştiği yere sahiplenebilecekleri gibi bir çözüm yolu bulmuşlar.

-Anlayamadım; bu olayda kim suçlu oluyor?
--Suçlu diye bir şey yok. Olaylar, doğal akışında kendiliğinden şekilleniyor. Birilerinin eli kazma sallamaktan patlayınca duyguları keskinleşiyor ve o anki haklılığıyla işe gelmeyenlere öfkelenebiliyor. Yöneticiler, parkın birkaç gün sonraki şenliğe yetiştirilmesi kaygısı içindeler. O anda her şey kendiliğinden gelişiyor, yerlerin sahiplenmesi gibi bir sonuç ortaya çıkıyor.

-Onları eleştirmiyorsun yani.
--Birileri yan gelip yatarken durmadan koşturanları, Elini taşın altına koyanları eleştirmek haksızlık olur. Üstelik onlara teşekkür borcumuz var her zaman.

-Peki, o zaman sorun nedir?
--Sorun, 'imece' çalışmasının köyümüzde hâlâ uygulanıyor olması. Eğer köyümüzdeki ortak işler imece yöntemiyle değil de profesyonel olarak yapılsaydı hiçbir pürüz çıkmazdı.

-Nasıl yani?
--Köy işleri için bir bütçe oluşturulmalıydı. Dünyanın dört bir yanındaki köye ilgi duyan insanların yardımı sağlanmalıydı. Salmalarla ya da bağışlarla elde edilen para, köy işleri için bir kenarda tutulmalı, işler bu parayla yapılmalıydı.

-Ne demek istediğini anladım sanırım. Diyelim su borusu patladı; onarım, imece yöntemiyle değil ücretli işçi tutularak yapılmalı.
--Elbette. Muhtar, hemen yeterli sayıda ücretli işçi tutmalı, bir arabayla götürmeli, işi yapıp dönmeli. İşçi, taşıt ve benzeri giderler, masraf olarak gösterilmeli.

-Böylece, 'ben çalıştım, sen çalışmadın' tartışmaları biter.
--Aynen öyle! Doruktepe şenlik alanı, imece yöntemiyle değil de sözünü ettiğimiz yöntemle hazırlansaydı iş, hem daha düzenli hem de dedikodusuz yapılırdı. Bizim köyde imece yöntemine devam edilemez. Edilmemeli. Çünkü köyümüz, kışın boşalıp, yazın dolan turistik bir beldeye dönüştü.

-Doğru valla. Halkımız, tüm yıl boyunca yüklendiği stresini, yorgunluğunu atabilmek için köyde alıyor soluğu.
--Aynen öyle. Üç günlüğüne veya üç aylığına köye gelmiş insanların kazmaya küreğe sarılmasını istemek doğru olmaz. İmeceye katılanlar, katılmayanlar hakkında ileri geri konuşursa tartışmalar çıkar. Tartışmalar bölünmeleri, zıtlaşmaları beraberinde getirir.

-Anlıyorum.
--Sorun, sadece işlerin kimler tarafından yapılıp yapılmayacağı değil; asıl sorun, işlerin planlanması için ortak bir karar mekanizmasının olmaması.

-Yani?
--Köyümüzde yol, su, kanalizasyon, ağaçlandırma, şenlik alanı, gölet, çöplerin alınması, çevre temizliği, davranış eğitimi gibi pek çok iş var. Bu işler için bir "tasarlama-karar alma-uygulama" birliği oluşturulması gerekir.

-Bunun için derneklerimiz var zaten. Sağolsunlar, ellerinden geleni yapıyorlar.
--Yapıyorlar tabi. Üstelik çok güzel işler yaptılar bugüne kadar; hâlâ da yapıyorlar. Hepsine teşekkür borçluyuz.

-Eee, sorun ne o zaman?
--Sorun şu: Kırıntı, büyük bir köy, dünyanın dört bir yanına dağılmış durumda, nüfusu çok fazla. Halkımızın büyük çoğunluğu son on, on beş yıldır köy tutkunu oldu. Yaz tatillerinde köye akın başladı. Hemen herkes, fikir yürütecek düzeyde görüyor kendini. Birinin söylediğine diğeri başka seçenek getirebiliyor. Bu da anlaşmazlıklara, tartışmalara, kırılmalara, dargınlıklara yol açabiliyor.

-Çözüm ne peki?
--Her kafadan bir ses çıkmasının önüne geçecek bir yöntem bulup uygulamalı. Köy işleri, tek tek kişiler veya sadece bir iki sivil toplum örgütümüzün alacağı kararlarla değil, dünyadaki tüm Kırıntılıların ortak kararıyla yönetilmeli.

-İyi söylüyorsun da dünyanın dört bir yanındaki Kırıntılılarla örgütsel iletişim kurmak hiç de kolay değil.
--Tabi ki kolay değil, ama bunun yolu, yöntemi bulunabilir.


DÜNYA KIRINTILILAR BİRLİĞİ

-Nasıl?
--Dünya Kırıntılılar Birliği yani kısaltırsak DKB gibi üst bir birlik kurulabilir.

-Ooo, çok uçuk düşünüyorsun? Hayal gücünün bu kadar geniş olduğunu bilmiyordum. Vay be, DKB ha!
--Evet DKB. Aslında bu kadar şaşıracak kadar uçuk bir düşünce olduğunu sanmıyorum. Bana göre kurulması olanaksız değil. Sadece bu işe inanılsın yeter, gerisi çorap söküğü gibi gelir.

-Ne yalan söyleyeyim, benim aklıma pek yatmadı. Ankara'da, İstanbul'da, Kırıntı'da, Samsun'da, Bodrum'da, Antalya'da, Gökçeada'da, daha pek çok kentimizde ve ayrıca yurt dışında pek çok ülkede yaşayan binlerce insanımız var.
--Haklısın tabi. Çok dağınık durumdayız; ama DKB iyi anlatılırsa halkımız ikna olacaktır. Çünkü bizim insanımız yeni fikirlere açıktır. Zaman zaman çatlak sesler çıksa da çoğunluk böyle bir projeyi destekleyecektir.

-Bilmem ki...
--Bilmeyecek bir şey yok! Bizim güzel insanımız, Bektaş Veli'nin "Bir olalım, iri olalım, diri olalım." sözünü özümsemiştir. DKB, bu özlü sözün yaşama geçirilmiş hâli olacağına göre neden desteklemesin?

-Haklısın galiba. Kurulabilirse DKB gibi bir birlik, daha diri ve güçlü olabilmesi için Kırıntı halkına öncülük edebilir.
--Elbette edebilir. Köyümüzü ilgilendiren tüm çalışmalar DKB gibi bir üst birlikte ele alınırsa hem işler hızlanır hem de DKB'den çıkan kararlar herkesi bağlayacağından gereksiz sürtüşme ve tartışmalar sona erecektir.

-Evet! Hem de halkımız, düşüncelerini, önerilerini, eleştirilerini bu birliğe iletme olanağı elde ederek dolaylı yoldan olsa da yönetime katılma, alınan kararlara katkıda bulunma fırsatı yakalamış olurlar.
--Tabi ki! Ayrıca, tüm kararlar DKB'de ortak alınacağından iş birliği, dayanışma, iş barışı gibi kavramlar yaşamımıza girecek; bağlantılı olarak özgüven, karşılıklı saygı, takdir etme duygularımız gelişecektir.

DKB MERKEZİ HİSARÜSTÜ

-Pek çok yerleşim yerinde Kırıntılı yaşadığına göre DKB'nin merkezi neresi olacaktır?
--Halkımızın çoğunluğunun yaşadığı İstanbul, merkez olmalı bana göre. Hisarüstü'ndeki derneğimiz merkez üssü olabilir.

-Tam olarak anlayamadım. Yani Hisarüstü'ndeki Kırıntı Köyü derneği DKB olarak yeni bir görev mi üstlenecek.
--Hayır. Dernek, bilinen normal işleviyle devam edecek. DKB, aynı dernek binasında, dernek yönetim kurulunun öncülüğünde ama tüm derneklerin üstünde bir birlik olarak var olacak.

-Peki, DKB'nin yönetim kurulu kimlerden oluşacak?
--Öncelikle dünyanın neresinde olursa olsun mevcut derneklerin başkanları DKB'nin yönetim kurulunun üyesi olacaktır. Deneyimlerinden yararlanmak için eski dernek yöneticileri de bu üst örgüte davet edilebilir. Ayrıca, değişik kentlerde yaşayan halkımızın birer baş temsilcisi de DKB'de yer alacaktır.

-Baş temsilci mi? Peki, nasıl belirlenecek bu baş temsilci?
--Alt temsilcilikler oluşturulduktan sonra baş temsilcinin belirlenmesi kolay.


TEMSİLCİLİKLERİN OLUŞUMU

-Açıklar mısın?
--Örneğin, Ankara baş temsilciliğinin oluşturulmasını ele alalım. Ankara'da yaşayan tüm Kırıntılı ailelerden birer kişi, bu iş için düzenlenecek toplantıya katılacak. Bildiğim kadarıyla Ankara'da Aydoğan, Aydın, Bakar, Bal, Gündoğan, Öztürk soyadlarını taşıyan aileler var. Bu aileler toplantıda DKB hakkında bilgilendirilecek. Aynı soyadı taşıyan aileler, kendi içlerinden birer temsilci seçecekler. Böylece Ankara'da bir anda altı temsilci seçilmiş olacaktır. Bu altı temsilci de kendi aralarında oylama yaparak içlerinden birini DKB yönetim kurulu üyeliği için baş temsilci seçecektir.

-Anlıyorum. Bu baş temsilci, DKB Yönetim Kurulu'na girecek. DKB'nin görüşlerini, kararları Ankara'ya taşıyıp alt temsilcileri bilgilendirecek. Her alt temsilci, kendi soyadını taşıyan aileleri bilgilendirecektir. Böylece, alınan herhangi bir kararı duymayan aile kalmayacaktır.
--Evet, aynen öyle. Üstelik alt temsilci, üyelerini sadece bilgilendirmekle yetinmeyecek, halkın önerilerini, eleştirilerini öğrenerek, baş temsilciye iletecektir. Baş Temsilci tabandan gelen düşünceleri DKB'ye taşıyacaktır. DKB Yönetim Kurulu, bu öneriler, eleştiriler, istekler doğrultusunda çalışmalarına yön vereceklerdir.

-Bu, bana çok mantıklı geldi; neden olmasın? Ankara'daki temsilci oluşturma yöntemi, İstanbul'da ve yurt dışında da uygulanacak tabi.
--Elbette. Ama oralarda farklılıklar gündeme gelebilir.

-Nasıl yani?
--Şöyle: İstanbul, çok büyük bir kent. Halkımız Hisarüstü, Kuruçeşme, Konutlar gibi farklı semtlerde yaşıyor. Her birinden birer baş temsilci seçilebilir.

-Bu, yurt dışında yaşayanlar için de geçerli tabi, değil mi?
--Evet. Yurt dışında değişik kentlerde Ankara örneğindeki gibi baş temsilcilikler oluşturulabilinir. Örneğin Almanya'daki baş temsilcilikler, Almanya Kırıntı Derneği bünyesinde birleşebilir. Dernek başkanı, DKB Yönetim Kurulu'nda bulunacağı için Almanya'daki baş temsilcilerle Hisarüstü'ndeki DKB arasında iletişim elçisi olur.

-Tabi bu yöntem, İngiltere, Fransa, Hollanda, Avustalya, ABD'de yaşayan halkımız için de geçerli. Değil mi?
--Kuşkun olmasın. Dünya'nın neresinde insanımız varsa hepsi için geçerli. DKB, nerede olursa olsun tek başına yaşıyor olsa da tüm Kırıntılılara ulaşmakla sorumlu olacaktır. Çünkü halkımızın her biri bir değerdir ve iletişim kurmayı hak etmektedir.

-Bence de. Her yerde alt temsilciler ve baş temsilciler oluşturulabilir. Evet evet, mutlaka oluşturulmalıdır.
--Bakıyorum da sen de coştun.


DKB'NİN AMAÇLARI, YARARLARI

-Coşmaz olur muyum? DKB kurulabilirse Kırıntı, güçlü ve merkezî bir yönetime kavuşmuş olur. Böylece birçok çalışma daha da kolaylaşır. Ha, sahi! Köyde muhtar var zaten? Onun konumu ne olacak?
--Muhtar, aslî işini sürdürürken aynı zamanda DKB'nin de yönetim kurulunda olacak. Muhtarın Kırıntı'nın temel yöneticisi olma özelliği her zaman korunacaktır zaten. Muhtar, DKB'nin varlığı ve desteği sayesinde daha da güçlenecek, rahat edecektir. Ayrıca muhtarlık seçimlerinde DKB etkin ve yönlendirici olacaktır.

-Aslında itiraf edeyim ki, aklım çok karıştı. DKB'nin temel amacını hem anladım, hem anlayamadım.
--Bu, çok doğal! Böyle bir projeyi oluşturduğum için benim düşüncelerimin net olduğunu sanma. Esas olarak, köyümüzün çok daha güçlenebilmesi için böyle bir birliğe gerek olduğuna inanıyorum. DKB'nin kurulmuş olduğunu hayal ediyorum da.... Tanıtım broşürlerini oluşturmuş, kendine özel kartvizitini bastırmış.

-Eee?
--Diyelim Şiran Kaymakamlığına veya Gümüşhane Valiliğine ya da Ankara'da bir bakanlığa gidilecek... Öyle rastgele gidilmeyecek. DKB, bu iş için bir ya da birkaç kişi görevlendirecek. Bu kişi veya kişiler, iş bilinciyle, özgüven içinde ilgili makama başvuracak, kartvizitini çıkarıp göstererek, DKB tarafından yetkilendirildiğini söyleyecek.

-Vay bee!! DKB yetkilisi ha! Devlet görevlileri bu yetkilendirilmiş kişileri önemsemek zorunda kalacaklardır. Hangi görevli, karşısına çıkan dünya çapındaki bir birliğin temsilcisini elinin tersiyle geri itebilir ki?
--Hah, aynen öyle! DKB, Kırıntılıların gücünün birleşmişliğinin, merkezileşmişliğinin kanıtı olacaktır. Bu, halkımıza daha da özgüven kazandıracağı gibi aynı zamanda başkalarının gözünde daha büyük saygınlık kazanmasını sağlayacaktır.

-Sence sivil toplum örgütü kapsamında böyle bir üst örgüt kurulabilir mi? Kırıntılılar böyle bir şeye yanaşır mı? Nalına mıhına vuran olmaz mı?
--Nalına mıhına vuran da, dinleme anlama gereği duymadan elinin tersiyle iten de, hayalci olarak değerlendiren de olacaktır. Ama ben, halkımızın mantık düzeyinin yüksek olduğuna, projeyi benimseyebileceklerin de çok olacağına inanıyorum. Herkes iyi bilir ki, bir toplumda kurallar oluşturulmazsa, iç işleyişler belli bir düzene oturtulmazsa, her kafadan bir ses çıkarsa, ortak karar mekanizması oluşturulamazsa o toplum, iç karışıklığa ve üzüntülere gebedir.

-Doğru, ne diyebilirim ki?
--Teşekkür ederim. Şimdi sana soruyorum: Köyümüzde bilinçli toplumsal yaşam kuralları oluşturabildik mi? İç işleyişimizi belli bir düzene oturtabildik mi? Her kafadan bir ses çıkmasını önleyebildik mi? Ortak karar mekanizması var mı?

-Bu soruların yanıtı ne yazık ki "Hayır!"
--İşte bu acı "Hayır!" nedeniyle DKB'nin kurulması gerekiyor.

-Ama bu kadar büyük bir birliğin resmî olarak kurulması bence çok çok güç, hatta olanaksız gibi.
--Kaygına katılıyorum; gerçekten de olanaksız gibi. Ama ilk başta resmî olmayabilir.

-Nasıl yani?
--Şu andaki var olan derneklerimiz, zaten resmî olarak kurulmuş birer sivil toplum örgütüdür. DKB'nin Yönetim Kurulu'nu oluşturan kişilerin halkımız tarafından kabul görmesi yeterlidir şimdilik. Önemli olan, resmî biçimlendirme değil, samimi ve dostça bir yapılanmadır. Zaten samimi oluşumu yaratacak gönül birlikteliğimiz yoksa resmî birliği oluştursak neye yarar ki?

-İtiraf edeyim ki ideal bir düşünce; ama dediğim gibi uygulanması, herkes tarafından kabul görmesi çok güç.
--Elbette. Ama yeniliklere açık, topluma içtenlikle hizmet sunmak isteyen samimi üç beş kişi bilemedin sekiz on kişi öncü olursa neden olmasın? Bu öncü grup, DKB konusunda kendisi bilinçlenirse, yapacağı çalışmaların önemine inanırsa; gerçekçi bir plan yaparsa kendini halkımıza kabullendirebilir. Yönetim kurulunun oluşmasını sağlayabilirse gerisi kendiliğinden gelir.

Ali Aydoğan
13 Nisan 2011








.




GELEN YORUMLAR

14. Yazı - DURALİ KARAPINAR - 01 Haziran 2011
Ali'ciğim, biliyorsun ki ben de Çankırı ili Çerkeş ilçesi Yoncalı Köyü Dernek başkanlığını yapıyorum. Bu tür derneklerde her zaman sorumlarla karşılaşılır. Siteden gördüğüm ve senin söz ettiğin kadarıyla sizin köyünüzün kalabalık olduğunu biliyorum. Kalabalık oluşu nedeniyle Ankara, İstanbul, Almanya gibi yerlere dağılmış olması böyle bir üst birliğe şiddetle gereksinimi vardır. Çok olumlu bir düşünce olduğunu düşünüyorum. DKB sayesinde birbirinden kopuk olarak hazırlanan dernek faaliyetlerinin daha düzenli ve katılımcı olacağını düşünüyorum. Evrensel bir güç birliği kazanacaksınız. Size, hemşerilerinize başarılar diler, en kısa zamanda hayata geçirmenizi umarım. Selamlar. Durali Karapınar

----------------------------------------------

13. Yazı - İSMAİL+GÜLİZAR AYDOĞAN - 28 Mayıs 2011
Merhaba Ali Bey. Dünya Kırıntılılar Birliği ile ilgili yazınızı daha önce okumuştuk. Ama işlerimizin yoğunluğu nedeniyle bu harika fikrinizden ve dahiyane buluşunuzdan dolayı size bir teşekkür notu bile yazamamanın utancı içinde bulunuyoruz şuan. Umarım özürümüzü kabul edersin bu konuda yazı yazmış olan tüm arkadaşların fikirlerine de katılıyoruz. Hepsi sağolsun konuya değişik pencerelerden bakarak yorumlamaya çalışmışlar.
Köyümüze ilgi duyan dünyanın neresinde olursa olsun yaşayan her Kırıntılıya tek tek sorsanız eminiz ki köyümüzün sorunlarını sıkıntılarını birbir anlatırlar. Tek bir kişi çıkmaz ki köyümüzün hiçbir sorunu yok, herşey güllük gülüstanlık diyebilsin veya boşver herşey böylece kalsın diyebilsin. O halde sorunlarımız sıkıntılarımız varsa ki bunları da çözmek istiyorsak, köyümüzle gurur duyacak bir konuma getirmek istiyorsak çözümün tek adresi var, o da DKB.
Şimdiye kadar elbetteki dernekler övünecek birşeyler yaptılar köyümüz için, ama en basit örneği bir su sorununu, çöp, yol sorunlarını çözebildik mi? Çözemedik demek ki daha büyük yapılanmaya ihtiyaç var.
Yazınızda detaylı olarak DKB'nin yapılanma ve işleyiş biçimi hakkında detaylı diyebileceğimiz kadar bilgi verilmiş. Bunu hayata geçirdiğimizde tartışılarak varsa eksiklikleri giderilecek fazlalıkları atılarak sağlam bir yapıya kavuşacaktır. Bu, gerçekten de büyük, akılane bir proje. Hemen pat diye yerine oturmayabilir, zaman alabilir. Hiçbir zaman tüm Kırıntılılar olarak karamsarlığa kapılmayalım, elimizden gelen tüm desteği vermeye çalışalım.
Her Kırıntılının bu fikirlere destek vereceğine şimdiden inanıyoruz. Burada ben yok, sen yok, burada biz varız, hepimiz bir aradayız. Yapılacak yapıya herkes bir tuğla koysun, bu yapı hepimizin ortak malı olsun.
Sizlere sesleniyoruz dernek yöneticilerimiz ve ileri gelenlerimiz, en kısa zamanda bir araya gelelim, tartışalım, DKB'yi kurabilmek için neler gerekiyorsa onları yapalım. Lütfen çalışmalarınız yıkıcı olmasın yapıcı olsun. Ulu önder ATATÜRK, bizlere örnek olsun. Bu vatanı nasıl ki yok oluşun eşiğinden dönderip çözülemez diye düşünülen sorunları tek tek halledip, Türkiye'nin bu hale gelmesini sağladı.
Koskoca Kırıntı Köyü halkı olarak bir köyümüzün sorunlarını mı çözemeyeceğiz? Birlikten kuvvet doğar. Bütün dünyadaki Kırıntılıların birliğinden de DKB doğar.
Ali Bey, tüm dünyadaki Kırıntılılar için böyle büyük bir birlikteliğin ilk adımının atıldığına inandığımız için sana tekrar teşekkür ediyor, başarılarının ve çalışmalarının devamını diliyoruz
İsmail-Gülüzar AYDOĞAN

----------------------------------------------

12. Yazı - KAZIM AYDOĞAN - Çin - 18 Mayıs 2011
Merhaba Site Dostları,
DKB konusunda düşüncelerimi daha önce detaylandırmıştım, ne yazık ki sistemin (konuk defterinin) azizliğine uğradı, ulaşamadı. Kopya da almamıştım.
Proses devam ediyor; DKB fikri ya da projesi konuk defterinde, halkımızda, hemşehrilerimizde karşılık buluyor, eş zamanlı olarak da olgunlaşıyor, bunu gözlemliyorum. Ali Bey'e böyle bir düşünceyi ortaya atttığı için tekrar teşekkür ediyor, kendisini desteklediğimi bildiriyor ve aynı zamanda da kutluyorum.
Ali Bey sitede DKB'yi ayrıntılı anlatmış. Alim Hocam, Durmuş Hocam, bizim yazarlarımız ve konuk defteri ziyaretçileri değerli fikirleriyle katkıda bulunmuşlar.
Benim sevdiğim ve sıklıkla da kullandığım bir deyim var: Glokalleşme=Globalleşme+Lokalleşme.
Yani lokalliği, yerelliği koruyarak ve gözeterek, globalleşme, evrenselleşme.
Buradaki globalleşmeyi vahşi kapitalistlerin emperyal sömürü aracı olarak almıyorum, kullanmıyorum, evrenselleşme olarak algılıyorum.
Yerelliğin, özgünlüğün, orijinalliğin korunması ve aynı zamanda da dünya ile entegrasyon olarak görüyor ve yorumluyorum.
Ve bu, kesinlikle ne yerellikten, orijinallikten, özgünlükten, otantiklikten utanma, ne de gocunma.
DKB fikir pratiğinde de bunu görüyorum, bir anlamda bunun özeti, Ali Bey'in de ifade ettiği gibi kesinlikle şoven, ırkçı kendini aşamamış bir 'köylülük' ya da 'köylüler' projesi değildir. Olaya bu perspektifle yaklaşmakta fayda var.
Uluslararası boyuttan baktığımızda yerellik ulusal boyutlarda kalıyor, köy çok çok mikro boyutlara iniyor, dolayısıyla 'Dünya Vatandaşlığı, Evrensellik' ön plana çıkıyor.
Kendi yaşam pratiğimle de bunu kanıtlamaya çalışıyorum; örneğin şu an, Çin'de, Hollanda için yapılan bir imalatın Almanlar adına kontrolünü yapıyorum (Türk'üm.:)) Arkadaşlarım arasında Malezyalı, Amerikalı, Hindistanlı, Alman, Fransız, Çinli ve belki şu an hatırlayamadığım bir sürü milliyet var ve ben Kırıntı köyü doğumluyum, Kırıntı Köyü İlkokulu mezunuyum.
Dünyanın bir çok değişik ülkesinde şu an benim gibi onlarca Kırıntı orijinli insan var. Aynı zamanda Ulusal ölçekte (Türkiye boyutlarında) baktığımızda da yurdumuzun her köşesinde her meslekten, ünvandan, kalifikasyondan köy orijinli insanımız, hemşehrimiz var.
Şu ana kadar ziyaret etme ve/veya çalışma fırsatını bulabildiğim ülkelerde (ki sayı 16) de aynı olguları gözlemledim.
(Hüseyin Abi -babuko- için bir parantez: Hüseyin abi Şükrü emim, 17 ama Kazım, 16 haha haha! :))
Bazı çevrelerde hâlâ 'Köylülük' kompleksinin aşılamaması da bana garip, itici ve primitif geliyor.
Köy orijinli olmayı, hayatımda daima bir zenginlik ve çeşitlilik olarak algıladım, hatta zaman zaman içten içe sevindim, gurur duydum ,onurlandım.
Türkmenistan, Azerbaycan, İran ve hatta Çin ziyaretlerim sırasında (Uygur Türkleriyle) köylü orijinli olmanın avantajlarını yaşayarak, yerel halkla Türkçe';nin değişik lehçelerinde konuşabilme ve anlaşabilme olanağını yakaladım. Azerbaycan'da Azeri lehçesini birlikte çalıştığımız İstanbullu arkadaşlarıma ben çevirdim.:-)))
Kırıntı şivesine yakındı. Ve bizim yaşlı insanlarımızın kullandığı (benim İpek anamların-Molla Alinin İpeği) dilin neredeyse aynısı. Günlük sosyal hayatta da ne kadar benzerlikler olduğunu gözlemledim. Bütün Türk dünyasında.
Bir kez daha ifade etmek istiyorum ki köy orijinli olmak bize soydaş ülke halklarıyla, insanlarıyla ortak paydalar sağlıyor.
Dünya Edebiyatının gelmiş geçmiş en büyük yazarlarından biri olan Cengiz Aytmatov'u (ki kendisi Kırgız Türkü) ve birçok Rus yazar ve şairini okurken; (Dostoyevski, Şolohov, Tolstoy, Gorki, Puşkin vs), bu vesileyle ayrı bir keyif ve tat aldığımı da ifade etmeliyim.
Kendi tarihimize baktığımızda, Köy Enstitüleri deneyiminin ne kadar da ustaca kurgulandığını, planlandığını ve hayata geçirildiğini görmekteyiz. Yerel odaklı (köy orijinli) aydınlanma ve kalkınma modeli. Ne kadar da başarılı olunduğunu, Köy Enstitüsü mezunlarının pratiklerinden anlıyoruz.
En yakın, canlı örneği Sevgili Niyazi Bal Hocamız. Neden? İşte yukarıda da değinmeye çalıştığım modeli öngören, komplekslerinden arınmış, hedefleri netleşmiş, özgüveni yüksek kadroların uzgörüşleri (vizyonları) sayesinde.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Örgütü tarafından hâlâ, gelişmemiş ülkeler için bu modelin örnek alındığını da biliyoruz. Köy enstitülerinden neden vaz geçildiğini (daha doğrusu vazgeçirildiğini) anlamamız, günümüz dünyasının tahlili için de bize ipuçları verecektir. Bu konuya şimdilik girmeyelim.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü Genel Konferansı 17 Ekim-21 Kasım l972 tarihleri arasında Paris'te toplanan onyedinci oturumunda, Kültürel mirasın ve doğal mirasın sadece geleneksel bozulma nedenleriyle değil, fakat sosyal ve ekonomik şartların değişmesiyle bu durumu vahimleştiren daha da tehlikeli çürüme ve tahrip olgusuyla gittikçe artan bir şekilde yok olma tehdidi altında olduğunu not ederek,
Kültürel ve Doğal mirasın herhangi bir parçasının bozulmasının veya yok olmasının, bütün dünya milletlerinin mirası için zararlı bir yoksullaşma teşkil ettiğini göz önünde tutarak ve birçok diğer nedenden dolayı DÜNYA KÜLTÜREL VE DOĞAL MİRASIN KORUNMASI SÖZLEŞMESİ'ni imzalamıştır.
Diğer yandan "Modern Yönetim Anlayışı" dikey organizasyonlardan ziyade yalınlaşma, sadeleşme , yataylaşma modeline doğru evrilmektedir. Kamu yönetimlerinde ise "Yerinden Yönetim = Ademi Merkeziyet = Desantralizasyon" popüler, uygulanabilir, yaygın ve günceldir.
DKB olgunlaşırken bütün bu unsurların göz önünde bulundurulmasını öneriyorum.
Bir çevre denetçisi (ISO 14001 Senior Auditor) olarak atılacak tüm adımlarda, çevre duyarlılığının bir öncelik olarak daima hatırlanması gerektiğini; DKB'de paradigmanın, bu yukarıda özetlemeye çalıştığım durum olması gerektiğini düşünüyorum.
Dolayısıyla biz şimdi kendi yerelimizle kendi evrenselimizi evlendirmeye, entegre etmeye çalışıyoruz.
Bu projede, tüm komplekslerden, negatif düşüncelerden arınarak ileriye doğru pozitif, yapıcı, iyimser adımlarla ve ÖZGÜVENle devam etmeli, ettirilmeli.
"Durmak yok, yola devam!" ve "Bir olalım, iri olalım, diri olalım" deyimlerini de gerçek sahiplerinin üstlenmesi zamanı.
DKB aynı zamanda "GELİN CANLAR BİR OLALIM" için "DÜNYA ÖLÇEĞİNDE" çok güzel bir çağrı. Ali Bey ağzına, yüreğine sağlık!!!!
Çok genel bir bakışla düşüncelerimi özetlemeye çalıştım. Ayrıntıları, Ali Bey'in ve diğer üstatlarımızın yazılarında görebilirsiniz.
Ali Hocam, bu projeyi bir an önce hayata geçirelim, ben de ÇİN temsilcisi olayım, aksi takdirde bu haktan yoksun kalacam.:-)))), o zaman belki bir başka ülke temsicisi olurum. :)))
Herkesi saygıyla selamlıyorum.
Kazım -ÇİN

----------------------------------------------

11.Yazı - DERYA AYDOĞAN ALAGÖZ - 11 Mayıs 2011
Biraz önce okudum; Dünya Kırıntılılar Birliği (DKB) yazısını. "Gereksinimler ve sorunlar; bilinçli, bilimsel, dayanışmacı yöntemlerle çözülürse anlam kazanır, yarara, huzura, mutluluğa dönüşür." Bunun içindir ki desteklenip, hayata geçirilmesi gereken bir proje. Çok önce olsa belki hayal gibi gelebilirdi. Ama günümüzde bilgisayar ve internet çok yoğun bir şekilde kullanılıyor. Haberleşmeler ve çalışmalar çok kolay yapılabilir. Yalnızca biz değil, keşke tüm köyler, toplumlar yapabilse. Her ne kadar Sivaslı olsam da :)) inanarak, samimiyetle destekliyorum.

----------------------------------------------

10. Yazı - DURMUŞ ÖZTÜRK - 10 Mayıs 2011
"Dünya Kırıntılılar Birliği" (D.K.B.)
Herşeyden önce D.K.B. ismi kulağa güzel hitabediyor. Değerli köylülerimiz, dünyamızın kayda değer büyük bir bölümüne yayılmışlardır. İster içeride yaşasın, isterse de dışarıda, hepsinin de köyünü seven, köy için idealleri olan kişiler olduğunu çok iyi biliyoruz. Köyün sorunlarına katkıda bulunmaktan herkes mutlaka zevk alır diye düşünüyorum. Ne var ki, böylesine büyük organizasyonu kurmak, kısa sürede çalışır hâle getirmek çok zor olur. Uzun bir süre konuyu işleyip, halkımızın fikren hazır bir duruma getirilmesi büyük önem taşır.
Bugün dünyada olan oluşum ve olayların tezahüründe, medya dediğimiz basın-yayının rolünün çok büyük olduğunu herkes biliyor. Bizim de, bu konuda buna benzer çalışmalarla, halkımızın düşünce ve benimsemelerini daha olumlu hâle getirmemiz mümkündür. Peki, ne yapmamız gerekir? diye bir soru da akıla gelebilir. Bence, aşağıda belirtilen çalışmaların, herkesi hazırlamada, bilinçlenmelerinde yararının büyük olacağı kanaatindeyim.
1- Bilgisayarlarımızda, köyümüzle ilgili hayli site mevcuttur, her site bu konuyu ele almalı, işlemeli, insanlarımızı tartışmanın içine çekmeli.
2- Sitelere yazı yazan arkadaşlarımız, bu birlik konumuzu, kendi yorumlarıyle işleyip toplumumuzu hazırlamada gayret sarfetmeli.
3- Toplantılarda, eğlence ortamlarımızda konuşulacak konuların içersine, mümkün mertebe D.K.B. ilave edilmeli.
4- Meselemizi, herkese duyurmak, bilgi vermek köylülerimizin vicdani borcu olmalı.
5- Bana ne deyip, kayıtsız kalanların, uyarılması, bu konuda aydınlatılması gerekir; bu unutulmamalı.
6- Uzunca bir süre, bu hazırlık empozeleri devam etmelidir.

----------------------------------------------

9. Yazı - ALİM AYDOĞAN - 26 Nisan 2011
Ali öğretmenim merhaba. KUTLARIM. DKB FİKRİNİNİZ ÇOK İDAL BİR FİKİR. Aynı zamanda da ümit edilemez zorlukları olacağa benziyor. Zorlukları tek başına aşamayacağını da biliyorsun. ÇOK İYİ İŞLEYEN VE ÇALIŞAN bir komite oluşması gerekli. Yardım edecek kişilerin KÖY SEVDALISI VE KÖYÜNÜ İYİ tanımaları; bu uğurda canla başla çalışmalılar. Hatta kendi ekonomilerinden harcama yapmalılar. Bilgisayarı da çok iyi kullanmalılar. BU KOMİTE DKB ni oluştururken AMAÇLARINI İYİ BELİRLEMELİ HER KESİMİ KAPSAMALI KÖYÜN SORUNLARINI İYİ BELİRLEMELİ OLUŞABİLECEK DEDİKODULARI HİÇ NAZARA ALMAMALI KIRINTI HALKININ NİÇİN BİRLİĞE İHTİYACI OLDUĞUNU İYİ BİLMELİLER. İletişim için telefon ve bilgisayar AĞI kurulmalı çok iyi işletilmeli B ELGE VE ANILAR ANILAR SEÇİLMELİ Uygun bir tarih belirlenerek köyde ilk toplantı KOMİTE ÜYELERİ VE HALKIN KATILIMIYLA yapılmalı. Köyün kültür zenginlikleri teferruatlıca belirlenmeli. İSTANBUL MERKEZLİ bir yaşlılar huzur evi fikri ilk uygulamaya konulacak proje olmalı. KADINLARIMIZLA OMUZ OMUZA ÇALIŞILMALI. ÇATIŞMALARA İZİN VERİLMEMELİ, MÜSADE EDİLMEMELİ. DKB FİKRİNİ PEKİŞTİRİCİ KİŞİ VE FİKİRLERDEN FAYDALANILMALI. Derneklerimizle ve muhtarlıkla mutlaka işbirliği yapılmalı, onları işin içine almalı. İŞE YARIYORMUŞ GİBİ görünen YANLIŞ FİKİRLERİ NET BİR ŞEKİLDE NAZARI İTİBARA ALMAMALI AYIRIMCILIĞA ASLA İZİN VERİLMEMELİ, PİRİM TANINMAMALI HİÇBİR ŞEKİLDE UYGULANAMIYACAK KONULARA VE FİKİRLERE YER VERİLMEMELİ. PROJELER VE KONULAR AÇIK NET ŞEKİLDE KOMİTE VE KIRINTI HALKIYLA TARTIŞILMALI. KARARA BAĞLANMALI. Şimdilik bu kadar. Uygun gelenleri kullanabilirsin. UYGUN olmayanlar bana kalsın. İlerde yine yazışırız. BAŞARILAR BU YOLDA.....

----------------------------------------------

8. Yazı - SOLMAZ GÜNEL - 25 Nisan 2011
.... Sy: Ali bey. D.K.B. İle ilgili Projenizi baştan sona kadar dikkatlice ve anlaşılır bir şekilde okudum. Şimdiden sizi bu üretiminizden dolayı da kutluyorum. Şöyle ki Toplumu bir araya getirmek, yararlı bir şekilde hizmet üreterek tekrar topluma kazandırmak hem büyük özveriden geçer hem de çok güzel olmakla beraber gerçekten zor bir iştir. Buna müteakip siz de hayalinizdeki bu birlikteliği sağlamak ve Projenin içeriğindeki hizmetleri hayata geçirerek Halkımıza sunmak istemenizde taktir edilmesi gereken bir olaydır. Bu Toplumsal hizmet aşkının ateşini yakmışsın bile bu yönde sizi kutluyor başarılarınızın devamı ile destek olabilecek İnsanlarımızın Çoook Çoook olması dileği ile kolay gelsin diyorum.
Solmaz GÜNEL(Emekli Zabıta Komiseri)

----------------------------------------------

7.Yazı - NAKİ ÖZTÜRK - 20 Nisan 2011
sevgili ali abim DKB projemizi okudum yine dünya görüşünüz gibi evrenselliği ilke edindiğinizi kişiselliği genele yayarken katılımcılığı öne çıkarışınız ve sorunları irdelerken hoşgörülü ve suçlamadan uzak bakış açınız hepimize bir örnek toplumda herkes ötekini suçlarken sizin birlik mesajınız ufkumu ve bakışımı yeniledi sizin gibi değerler aslında hep geç algılanır en kısa zamanda hep birlikte DKB hayata geçer yoksa daha çok susuz kalır, köyde çöplüklerle piknik yapar ve ayrıcalıklı statülerle bir oluruz iyiki varsınız ali abim ve değişmeden aynı kalabiliyorsunuz. Yoldaşınız... Sevgilerimle...

----------------------------------------------

6.Yazı - HATUN AYDOĞAN - 19 Nisan 2011
Merhaba Ali Hoca. Geçen gün Sitemizde gezinirken DKB projesini gördüm ama tam okumadım. Bu gün dikkatlice okudum çok hoşuma gitti. Neden olmasın dedim. Böyle bir şey düşünmek, hayal etmek bile heyecan verici. Hayata neden geçirilmesin ki. Hayal etmek çok güzel olduğu kadar böyle bir projenin hayata geçmesi kim bilir ne kadar güzel sonuçlar doğurur. Ben böyle düşünüyorum. Bu konuda arkadaşların yazılarını okudum. Hepside projenin uygulanabileceğini söylemiş. Özellikle Uruşan Cemal epeyce geniş yazmış. O da bu konudaki düşüncelerini çok güzel yansıtmış, eline sağlık. Cemal'e ve herkese buradan selamlar. Valla Ali hoca bu projeniz için sizi kutluyorum. Gerçekten Dünyanın her yerinde insanımız var. Almanya, ABD, Fransa, Hollanda, İngiltere, Yunanistan, Avustralya... İnsanlarımız kalkıp taa oralardan köyüne geliyorlar. Böyle bir güç birliğiyle Kırıntı'da insanlarımızı rahat ettirir. Bizim felsefemiz değil midir zaten "Bir Olalım Birlik olalım" Projenizi bütün kalbimle destekliyorum. Hayata geçerse de çok güzel bir birlik olur. Bu konuda sizlere başarılar diliyorum. SELAMLAR, SEVGİLER....

----------------------------------------------

5.Yazı - CEMAL AYDOĞAN - 19 Nisan 2011
Kardeşim Ali Dünya Kırıntılılar Birliği isimli kafandaki proje artık bir hayal olmaktan çıkmış ve temelleri atılmış durumdadır. Bu konuda her türlü olumlu, olumsuz eleştiri gelecektir. Bu eleştirilerle birlikte temeli atılmış olan bu yapı günden güne bana göre olumlu bir şekilde gelişecektir.
Bizim insanımızın en zayıf yanlarından birisi kendisine özgüveninin olmaması. Bu nedenle de öneriye açılan her fikir ilk başlarda olumsuz bir şekilde eleştiri almakta daha sonra bu fikir toplumumuz tarafından benimsenmektedir. İlk başta eleştiri yapanlar sonra zaten benim de aklımdaydı bir türlü söyleyemedim laflarına dönüşmektedir.
Benim inceleme ve gözlemlerime göre Kırıntı Köyü insanının en büyük özellikleri yaşama sıkı sıkı sarılması, her şarta uyum sağlayabilmesi, mücadeleci ruhu, kolay öğrenebilme becerisi, azimli olması v.b gibi öğelerdir. Birçok kendisini yetiştirmiş kendi alanında bilgi ve becerisi olan kıymetin değerini bilemediğimiz insanlarımız dünyanın birçok ülkesine ve şehirlerine dağılmış bulunmaktadır. Acı bir gerçek ama bu değerlerimizin farkına ancak öldükten sonra varabilmekteyiz. Kendi insanımıza bakış açımız falancını oğlu falancının kızı, kökü ne ki kendisi ne olsundan ileri gitmemektedir. Örneğin ben Uruşanın Sait (Durmuş)'un oğluyum. Babamın Ankara'da tutunabilmek için ne türlü mücadeleler verdiğini çok iyi bilen birisiyim. Onun bırakmış olduğu yerden nöbeti ben devralıp yaşamımı sürdürmeye çalışıyorum.
Bizlerin en büyük zorluklarından birisi Alevi kökenli olmamız aynı zamanda da düzene muhalif bir yapımız olmasıdır. Hiç hak etmeyen insanlar mevki makam sahibi olurken bizim toplumumuzun yetiştirdiği bir sürü değerimiz hak ettikleri yerlerde değildir. Biz şehirde ikinci kuşak olarak hayatımızı devam ettirirken babalarımızdan aldığımız bana göre çok sağlam bir genetik mirasın temsilcisiyiz. Bu sağlam genetik yapı üçüncü, dördüncü, beşinci devamında daha ilerideki kuşaklara daha da sağlıklı bir şekilde aktarılacaktır. Bu yapının daha da sağlam olabilmesi örgütlü bir yapıyla da pekişecektir.
Bir çoğumuz farkında olmayabilir, bizim insanlarımızın bilgi birikimi becerisi çevremizde yaşayan diğer topluluklara baktığımız da onlardan çok ileri bir seviyede olduğumuz bir gerçekliktir. Her ne kadar köy derneklerimiz bulunmakta ise de yan yana yaşayan insanlarımız, belli bir kısır çekişmenin içerisindedir. Bir çoğumuz kendi değerimizi bilemediğimiz gibi haddimizi de bilemiyoruz. Ben şunu çok iyi bilen bir bireyim, bu toplumda ben değerli bir insanım ama aynı zamanda haddimi bilen de birisiyim. Bu örgütlü yapıyla birlikte bizim olan, bizim olduğunu bilemediğimiz bir çok değerimizi tanıma imkanını bulabileceğiz. O nedenle de Ali'nin hayat vermeye çalıştığı ve temelini atmış olduğu bu yapıya olumlu bir şekilde yaklaşıyor ve kendisini bu konuda destekliyorum. Her zamanda yanında olacağımı canı gönülden bildiriyorum. Sevgi ve saygılarımla.

---------------------------------------------

4. Yazı - İSMAİL BAKAR - 18 Nisan 2011
---Sevgili Ali ağabey, DKB projesi ilginç bir proje. Biz genelde sorunlar üzerine düşünür, sorun konuşur, soruna odaklanırız; dolayısıyla kendimizi yorarız. Çözüm yollarını çözümü; ortak aklı pek kullanmayız. Partilerimizde ve derneklerimizde her şey halk adına yapılır ama halkın görüşüne kimse başvurmaz. Bu proje insanların katılımcılığını, yardımlaşma ve dayanışma duygularını geliştirebilir. Her birey çok değerlidir. Herkesin çok değişik yetenekleri vardır. Bu yetenekleri ve fikirleri kendinde kalmayıp toplumla paylaşacak alanlar bulursa kendini daha iyi ifade edebilir. Bu proje dolaylı yoldan buna da katkı sağlayabilir. DKB şekillenmeye açık bir projedir. İnsanlar "ortak akıl"ı kullandıkları zaman yapamayacakları hiçbirşey yoktur. Sanırım bu konuya biraz kafa yormak gerekiyor. Tüm dostlara sevgiler.

---------------------------------------------

3.Yazı - HÜSEYİN AYDOĞAN (Babuko) - 18 Nisan 2011
Sayın Ali hoca, DKB projen, olması gereken son derece mükemmel bir proje. Destekleme açısından geç kalmamak için şimdilik bu kadarını yazıyorum. Biliyorsun oğlumun düğünü dolasıyla bir koşturmacanın içerisindeyim. Daha sonra geniş bir yazı ile düşüncelerimizi, önerilerimi yazacağım. Şimdilik iyi günler.

---------------------------------------------

2.Yazı - ZÜLFÜ AYDOĞAN - 18 Nisan 2011
Merhaba Ali abi, DKB projeni okudum. Gerçekten ileriye dönük, çağdaş, demokrat, hakkını koruyan, haksızlıklar karşısında dik durabilen bir toplum yaratabilmek için hazırlanmış bir proje. Yazında da belirttiğin İMECE kelimesinin gerçek dayanışmacı, yardımlaşmacı özelliği çağdaş bir dönüşümle DKB gibi bir örgütlenmede hayata geçebilir. Sadece Kırıntı için değil bütün demokrat, çağdaş KÖYLER de içinde geçerli olan bu PROJENİ sonuna kadar destekliyorum. İyi günler.

---------------------------------------------

1.Yazı - ESMA KORKMAZ - 18 Nisan 2011
Merhaba Ali Hoca, bilgisayarı karıştırırken DKB ile lgili yazın dikkatimi çekti, baştan aşağı okudum. Kendi kendime dedim, böyle birşey neden olmasın? Sonra kendi kendime zaman tanıdım, 2 gün sonrası yine baştan aşağı okudum. Evet dedim olur! Neden olmasın? Şu an çok dağınık vaziyetteyiz. Bir araya gelemiyoruz. Geldiğimiz zaman da her kafadan bir ses çıkıyor. Herkesin düşünce yapısı farklı olduğu için hayli tartışmalar oluyor. Kısacası bu DKB bana çok mantıklı geldi. Çok gerekliliğine de gerçekten inandım. Ben şahsım adına yürekten destek veriyorum ve de inanıyorum ki bilinçli kişiler çok fazla onlarda katılır ve bu projeyi destekler. Denemekte yarar var. Kaybedecek birşeyimiz yok. Yeniliklere her zaman ihtiyacımız var. Böyle bir projede kafama çok yattı. Birlikten kuvvet doğar diyorum.
----------------------------------------------

bizimyazarlarimiz-aa_oykuler-baslik-incecubuk.jpg