Önsöz
D.Kırıntılılar Birliği
Köy-Haberler-4
Köy-Haberler-3
Köy-Haberler-2
Köy-Haberler-1
Perhiz-Turşu
Halil
Köyde Huzur Evi
Ben mi Biz mi
Hey Gidi Günler
Kopuyoruz
Dışkı Kavgası
Sen Ne Dedin
Neden Köy
Duyarlı Olmak
İnsanlık
Kalk Artık
Kardan Mezar
Kayısımın Yavrusu
Örnek Olmak
Gizemli Yüz
Topal Avni
Fareli Ekmek
Ölüm Haberi

Duyarlı Olmak


ANASAYFA

bizimyazarlarimiz-aa_oykuler-gif.gif

bizimyazarlarimiz-aa_oykuler-baslik-incecubuk.jpg

"Güzeli daha güzel yapmaya çalışmak en güzelidir."

29 Ekim 2007
DUYARLİLUĞUN AZICUK DAHA ARTMASİ CEREKİY.

Öykümüzün iki kahramanı var. Biri, Kırıntı köyünden; adı... şey, diyelim ki Hüseyin olsun. Kırıntı'da Hüseyin çok ya, onun için.

Hüseyin'in bir asker arkadaşı var, Rizeli; adı söz gelişi Temel olsun. Öykümüzün ikinci kahramanı da bu Temel işte.

*

Hüseyin ile Temel, askerlikten 25 yıl sonra rastlantı sonucu Samsun'da karşılaşırlar. Birbirlerini güçlükle tanır, sarmaş dolaş olurlar. Kendilerinden, ailelerinden, yaşadıkları yerlerden söz ederler. Hüseyin, kendi köyünü ballandırarak anlatır, Temel ise kendi köyünü...

Hüseyin, gururlu bir ses tonuyla:
-Canım köyüm Kırıntı'm, köyler içinde bir tanedir, der. Gerek köydeki, gerekse başka kentlerdeki hatta başka ülkelerdeki köylümüzün çalışkanlığı, duyarlılığı, iş birliği sayesinde köyümüzde büyük çalışmalar yapılmıştır.

Temel, onun sözünü keserek biraz da küçümser bir tavırla şöyle der:
-Uy uşağum, ne cibi çalişmalar yapılmış olabilir ki? Alt tarafi bir köy değil midur? Diyelum ki yoli kumlanmiştir. Belkim alatiriği de vardır, o gadar.

Hüseyin, gülerek:
-Sadece bunlarla sınırlı değil, diye karşılık verir. İstersen köyümüzün özelliklerinden bazılarını şöyle sıralayabilirim:

"Kırıntı Köyü İlkokulu, Cumhuriyetimizin ilk yıllarında Gümüşhane'nin sadece birkaç köyüne yapılan okullardan biridir."

"Telefon, cumhuriyetin ilk yıllarında Kırıntı'ya getirilmiş, kısa bir süre sonra kapanmış; doksanlı yıllarda yine bağlanmıştır."

"Elektriği söylemeye gerek var mı bilmem; uzun yıllar önce bağlanmıştır."

"Yolumuz, kumlanmanın ötesinde asfaltlanmıştır."

"Tuvaletlerin atıkları, kanalizasyon sistemiyle arıtma deposuna akıtılmaktadır."

"Yayladan getirilen su, şebeke sistemiyle tüm evlere dağıtılmıştır."

"Yeşilbük fırıncısı, her gün taze ekmek getirerek, mahallelerde satışa sunmaktadır"

"Zaman zaman nahiyeden, ilçeden sebzeciler hatta hurdacılar bile gelmektedir."

"Çöpler, hane başı az bir ücret karşılığında nahiye görevlileri tarafından alınmaktadır."

"Üç tarafı yüksek tel örgüleriyle çevrili futbol sahamız, gençlerin hizmetindedir."

"Tören veya kutlamalar, yeterli ses ve aydınlatma cihazlarıyla okulumuz bahçesinde rahatlıkla yapılabilmektedir."

Temel, duydukları karşısında çok şaşırır. Şaşkınlıkla bir ıslık çaldıktan sonra şöyle der:
-Ula hemşerum, sen ne teysun oyle? Sanki çöy değil şehirdur mübarek!

Hüseyin, keyifle gülümseyerek:
-Öyle tabi! der ve sorar. Konuğum olarak Kırıntı'ya gelmek ister misin Temel?

Temel'in gözleri ışır; mutlu bir ses tonuyla:
-Gelmek istemez miyim? diye atılır.

*

İkisi için de uygun bir yaz tatilinde buluşarak Kırıntı'ya giderler. Hüseyin, asker arkadaşını büyük bir coşkuyla gezdirir, köyü tanıtır; köylülerle tanıştırır. Onu yaylaya, Soğuk Pınar'a, Aşığın Pınarı'na götürür; hatta Karaburga Tepesi'ne bile çıkarır. Çeşitli suların başında, piknik alanlarında piknik yaparlar. Deyim yerindeyse birkaç gün köyün altını üstüne getirirler; gönüllerince eğlenirler.

Sonunda ayrılık günü gelir çatar. Temel, köyden çok memnun ayrılmaktadır. Hüseyin'e çok çok teşekkür eder. Hüseyin, onun mutlu olmasından mutluluk duyar. Bir sabah konuğunu Şiran'a götürür, otobüsle memleketine gönderir.

*

İki arkadaş, birkaç ay sonra Ankara'da buluşurlar. Sakarya caddesinde birer bira yudumlarken köy anılarını tazelerler. Temel, köye, köydeki gelişmelere, insanların konuk severliğine büyük övgüler dizer. Sözünün sonunda:
-Emme'der.

Hüseyin, büyük bir merakla:
-Emme, ne? diye sorar.

Temel, onu kırmamaya özen göstererek:
-Emmesi şu: Birkaç olumsuzluk saptamiş bulunayrum; gücenmezsen söyleyceğum:

"Çirintu'nun girişindeçu hoş celdinuz yazisu çok eyu, hoşuma cittu. Altindan geçup şeye gelince... şey, adı ne temuştun , ha nakir meydani.. Çevresi hayvan pokindan geçilmiy."

"Picnük yerlerunuz pek çoktir, hepisi birbirundan cüzeldir. Emme ve laçin, çevresi çok pislenmiştur. Poşet, şişe atiklarundan geçilmiy."

"Tuğ Ciranı mı ne bir yerde picnuk yapıyduk ya, çok sıkıştıyıdum, utana sikıla kayalarin ardina çiş yapmişdum. Uy hemşerum, uraya ne cüzel masa yapmişsinuz, çeşme yapmişsinuz; bi de hela yapsanuz ya."

"Top sahanizi gezdirdun pağa; yöneticilerun, derneklerinuzun eline sağluk, cüzel iş yapmişler. Emme, eylece boşta duriy; gullanılmiy. Çevresi pet veya cam şişelerle çirletilmuş. Spor zihniyetiyle heç bağdaşmiy."

Hüseyin, gözlerini arkadaşının gözlerinden kaçırır. Yüzü yavaş yavaş kızarmaya başlar. Karşılık vermektense sessizce dinlemeği yeğler.

Temel, sözlerini sürdürür:
-Kusura galma emme, habu gadarla galsa eyi; daha söyleyeceklerum vardur:

"Dediğun gibi her eve şebeke suyi pağlanmuş. Emme bazi evlere heç su akmayken, bazilerina cürül cürül akayi. Bazilari bahceleruna hortim atarçen, bazileri içecek suyi bulamiy."

"Çöpe celince; çöylülerden çimi deymiş çi ben çöpümü yakayrum. Çimi deymiş çi ben çöpümü arabamınan gasabaya cötüreyrum. Bazileri 20 lira vermediğu için biz çöydeyken nahiyenizden heç çöp almaya celen olmamişdu."

"Yani Üsiin gardaşim, söylemek istediğum şudur çi, çöyünüz, çok celişmiş, çok eyi, çok has; gurur duyacağunuz gadar var. Emme habu dediğum konilarda birezcuk daha duyarlıluk cösterilse eyi olur."

Temel, arkadaşının üzüldüğünü görünce, onu rahatlatmaya çalışır:
-Uzulme be gardaşcazum. Aslinda şuna inanayrum. İnsanluk, uygarluk düşüncesine ulaşmiş olan Çiruntulular, sayduğum sorinlarun ustesundan rahatlikla celurlar. Yeter çi, habu sorunlaru gonuşmak için piraraya celsunlar. Hani sen Haci Bektaş Veli'nin sozünü söyleydun pağa, 'bir olalum, iri olalım, diri olalum,' diye. Siz zaten bir olmuşsinuz, iri olmuşsinuz, diri olmuşsinuz. Sadece duyarliluğun azicuk da artmasi cerekiy, u kadar.

Hüseyin, gözlerini kaldırıp Temel'in gözlerine bakarak onun son sözlerini yineledi:
-Evet, sadece duyarlılığın biraz daha artması gerekiyor.
-0-

Ali Aydoğan

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Düşüncelerinizi yazmak için burayı TIKLAYINIZ ... aliaydoganaa@hotmail.com