Önsöz
D.Kırıntılılar Birliği
Köy-Haberler-4
Köy-Haberler-3
Köy-Haberler-2
Köy-Haberler-1
Perhiz-Turşu
Halil
Köyde Huzur Evi
Ben mi Biz mi
Hey Gidi Günler
Kopuyoruz
Dışkı Kavgası
Sen Ne Dedin
Neden Köy
Duyarlı Olmak
İnsanlık
Kalk Artık
Kardan Mezar
Kayısımın Yavrusu
Örnek Olmak
Gizemli Yüz
Topal Avni
Fareli Ekmek
Ölüm Haberi

Fareli Ekmek


ANASAYFA

bizimyazarlarimiz-aa_oykuler-gif.gif

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

bizimyazarlarimiz-aa_oykuler-baslik-incecubuk.jpg

"Ne yemeği var?" diye sorulduğunda, "Ye de bil yemeği." derdi dedem. Diğer bir anlatımla; "Şansına ne çıkarsa!" demekti bu.
Şansıma 'fareli ekmek' ve 'sinekli mercimek' çıktı.

5 Şubat 200
FARELİ EKMEK - BÖCEKLİ ÇORBA
(Çorum Askerî Cezaevi - 1981)

Yemek seçme, ısmarlama gibi lüksümüz yoktu cezaevinde; ama reddetme hakkına sahiptik. Tabi, aç karınla spora çıkmayı ya da uyumayı göze alırsak.

Bazı arkadaşların yemek konusunda beğenmezlik tavırlarını anlamsız buluyordum. Örneğin mercimek çorbası oldukça lezzetliydi. Ya ekmek? Küçük oluşundan başka ne kusuru vardı? Biraz bayat olsa da ekmek ekmekti işte; fena değildi.

Mercimek çorbasının dağıtıldığı günlerde bu arkadaşlar, karın doyurma derdine düşerlerdi. Ya önceden saklamış oldukları bir kaç zeytinle ya da bir parça peynirle idare ederlerdi.

Mercimeği büyük bir iştahla kaşıklarken arkadaşlara derdim ki:

-Anlayamıyorum sizi. Burası tatile geldiğimiz bir yer değil. Canımızın her çektiğini elde etmemiz olanaksız. Eh, mercimek çorbası hiç de fena değil; tam tersine oldukça lezzetli. Neden yemiyorsunuz anlamıyorum doğrusu.

Bir akşam yemeğindeydik. Küçük tayin ekmeğimi uç kısmından bölünce bir fare ölüsüyle karşılaşmayayım mı? Çok şaşırsam da şok olmadım, telâşa kapılmadım; taşkın bir tavır sergilemedim; ama yine de midemin bulanmasının önüne geçemedim.

Arkadaşlar bana bakıp hınzır hınzır gülüyorlardı. Biri, dalgasını geçti:

-Ne var yani, en şanslımız sensin bugün. Piyango sana vurdu. Ne güzel? Şimdi bir parça etin de var. Ama üzülme, aynı yoldan bizler de geçtik.

Birden farenin kuyruğundan tuttuğum gibi onlara doğru salladım:

-Komün yaşamak, yarin dudağından gayri her şeyi paylaşmak temel felsefemiz değil mi? Alın bakalım, önce size sunuyorum.

Arkadaşlar, kahkahalarla gülerek kendilerini geri attılar. O günümüz çok neşeli geçti doğrusu. Fareye minnet borçluyduk.

Bu olayın üzerinden iki gün geçmişti. Yine mercimek çıkmıştı yemek olarak. İştahla biraz da kuşkuyla kaşıklamaya başladım. Ah, bir de temizliğinden emin olduğum bir parça ekmeğim olsaydı! Şimdilik, ekmek yemem olanaksızdı. Midemin bulanmasının önüne geçemiyordum. İlerleyen günlerde kendimi zorlayarak ekmeğe yeniden alışacaktım tabi. Şimdilik böyleydi.

Tabağın dibinde iki, üç kaşık kadar çorba kaldığında bir şey dikkatimi çekti. Mercimek parçalarının içinde sinek kanatçıkları mı görüyordum yoksa? Şimdiye kadar mercimek kabukları diye düşündüğüm şeyler sinek olabilir miydi? Yok canım? Bu kadar da olamazdı; yanlış görüyor olmalıydım. Bu arada, arkadaşlarımın hınzır bakışlarla beni izlediklerinin ayırtına vardım; ama hiç aldırmadan bilimsel incelemelerimi sürdürdüm. Sonunda, her bir parçanın sinek olduğuna karar verince pes ederek geri çekildim. Arkadaşların kahkahaları kulaklarımda çınlarken, acınası bir ses tonuyla sordum:

-Biliyordunuz değil mi?

Hep bir ağızdan:

-Biliyorduk ya! dediler.

İçlerinden biri, gülmeyi kesti:

-Üzülme, dedi. Uzunca bir süre sineklerin tadına hepimiz de baktık.

Kırgın bir tavırla:

-Madem biliyordunuz, neden söylemediniz? diye sitem ettim.

Başka bir arkadaş ciddi bir ses tonuyla yanıtladı:

-Söylemenin gereği yoktu. Haşlanmış böceklerin sağlık açısından sakıncalı olacağını sanmıyoruz. Sadece psikolojik olarak etkileniyor insan. Eh, burası senin de daha önce dediğin gibi, bir tatil yeri değil. Yiyecekler yetersiz. Hastalanmamak, ayakta kalabilmek için beslenmek zorundayız. Ali'ciğim, sen yine de kısa zamanda farkına vardın. Bazılarımız daha uzun süreler sineğe kaşık salladık.

Anlamıştım.

Daha sonraları aramıza katılıp da iştahla mercimek çorbasını kaşıklayan arkadaşları da ben uyarmadım. Onların aç kalmamaları için bu, böyle gerekiyordu.
-0-

Ali Aydoğan

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Düşüncelerinizi yazmak için burayı TIKLAYINIZ ... aliaydoganaa@hotmail.com