Önsöz
D.Kırıntılılar Birliği
Köy-Haberler-4
Köy-Haberler-3
Köy-Haberler-2
Köy-Haberler-1
Perhiz-Turşu
Halil
Köyde Huzur Evi
Ben mi Biz mi
Hey Gidi Günler
Kopuyoruz
Dışkı Kavgası
Sen Ne Dedin
Neden Köy
Duyarlı Olmak
İnsanlık
Kalk Artık
Kardan Mezar
Kayısımın Yavrusu
Örnek Olmak
Gizemli Yüz
Topal Avni
Fareli Ekmek
Ölüm Haberi

Sen Ne Dedin


ANASAYFA

bizimyazarlarimiz-aa_oykuler-gif.gif

bizimyazarlarimiz-aa_oykuler-baslik-incecubuk.jpg

"Aleviliğin vazgeçilmez ilkelerinden biri nasıl ki "Eline, beline, diline sadık olmaksa" diğer bir ilkesi de "Gerçeğe yakın olmaktır."
Gerçek bir insan, tarafsızlığı ilke edinmiştir; olaylara ön yargısız ve objektif yaklaşır. Tıpkı Sarısakal gibi."

13.12.2006
GÖR Kİ SEN NE DEDİN?

Köyün bilgelerinden biriydi; adı İbrahim Öztürk'tü; ama Sarısakal diye bilinirdi çoğu kişi tarafından. Anamın babasıydı; diğer torunları gibi ben de onu "Aga" diye çağırırdım. Yakından tanıyanlar onun tarafsız, yapıcı, arabulucu, birleştirici, barıştırıcı özelliğinden yararlanır; anlaşmazlıklarında ona başvururlardı.

Felsefe sözcüğünü bilmiyordu belki; ama yaşam, dünya, toplum üzerine yaptığı yorumlarla nice felsefecilere taş çıkartabilirdi. O, ayrım yapmadan tüm canlara saygı duyar, gönülden severdi. Kargaya çirkin demez, bülbülden ayırmazdı. Diken ile gülün birbirini tamamladığının, birlikte bir güzellik oluşturduğunun bilincindeydi.

Onun yüzü belleğimde net değil; fotoğrafı almasaydı belki de hiç anımsayamayacaktım. Ancak, çocukluğumdan beri sıkça duyduğum onunla ilgili bir anı asla silinmemek üzere belleğime kazındı. Sizinle paşlaşmak istiyorum.

*

Sarısakal, Soğan Bostanları yönünden gelmekte olan eşini gördü. Elmas, sırtındaki üst üste iki bağ odunla yaklaştı; hiçbir şey söylemeden Sarısakal'ın yanından geçip eve doğru yürüdü. Sarısakal, eşinin yüzündeki gerilimi fark etti; ama sesini çıkarmayıp onu izledi. Evin önüne gelince el atarak odunların indirilmesine yardım etti. Sonra eşinin gözlerinin içine bakarak merakla:

-Ne o, bi şe mi oldu? diye sordu.

Elmas, odunları istifleme bahanesiyle gözlerini kaçırdı. Yanıt vermekten kaçınıyordu. Sarısakal, üstelemedi; nasıl olsa biraz sonra kendiliğinden her şeyi anlatacağını biliyordu. Yanılmamıştı. Elmas, çok geçmeden ona dönerek:

-Gölün başında Garafil'inen dööşdük, dedi.

Karanfil, Sarısakal'ın kardeşi Cinali'nin eşiydi. Eltiler, birbirleriyle iyi geçinirlerdi aslında; ancak, sürekli bir arada yaşayan insanların zaman zaman atışmaları da kaçınılmazdı.

Sarısakal, konuşma rahatlığı vermek için:

-Niye dööşdüüz ki? diye sordu.

Elmas, birden parladı:

-Goya gölü u dutmuş! Halbuki ben dudduyudum.

Seri bir şekilde anlatmaya başladı. Birkaç dakika hiç durmadan konuştu. Neden sonra susunca Sarısakal sözü aldı; sakin bir ses tonuyla şöyle dedi:

-Demek Garafil, seen şunu dedi, bunu dedi eyle mi?.

Elmas, desteklendiği düşüncesiyle karşılık verdi:

-He, eyle! Hemi de daa neler neler dedi!

Sarısakal, eşini sever, saygı duyardı; ama olayları hiçbir zaman tek yönlü değerlendirmezdi. Yumuşak ve kararlı bir ses tonuyla konuştu:

-Tamam, Garafil şeyle dedi, beyle dedi. Peki Elmas, gör ki sen ne dedin!

*

Sarısakal, bu örnekte olduğu gibi olayları bağımsız bir şekilde ele alır, yansız değerlendirirdi. Çünkü, o kendi düzeyinde bilgili, bilinçli biriydi.

Hakikat, Tarikat, Marifet kapılarının içeriğine içtenlikle inanırdı. 'Eline, beline, diline sadık olmak' gibi temel kuralın yanında Gerçeğe Yakınlık, Bilime Yakınlık ve Hakka Yakınlık öğretisini özümsemiş, yaşamında uygulamayı doğal hâle getirmişti.

O gün bir kavga yaşanmıştı ve kavganın taraflarından sadece birini dinlemişti. Diğerini dinlemeden bir yargıya varmayı doğru bulmamıştı.

Evet, Sarısakal, böyle biriydi işte; Gerçeğe Yakınlık ilkesine uygun davranmıştı bir kez daha.
-0-

Ali Aydoğan

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Düşüncelerinizi yazmak için burayı TIKLAYINIZ ... aliaydoganaa@hotmail.com