Önsöz
D.Kırıntılılar Birliği
Köy-Haberler-4
Köy-Haberler-3
Köy-Haberler-2
Köy-Haberler-1
Perhiz-Turşu
Halil
Köyde Huzur Evi
Ben mi Biz mi
Hey Gidi Günler
Kopuyoruz
Dışkı Kavgası
Sen Ne Dedin
Neden Köy
Duyarlı Olmak
İnsanlık
Kalk Artık
Kardan Mezar
Kayısımın Yavrusu
Örnek Olmak
Gizemli Yüz
Topal Avni
Fareli Ekmek
Ölüm Haberi

Perhiz-Turşu


ANASAYFA

bizimyazarlarimiz-aa_oykuler-gif.gif


29 Nisan 2013
BU NE PERHİZ, BU NE LAHANA TURŞUSU

Aşağıda sıraladığım toplumsal iğretilikleri bilmeyen yoktur elbette; bir de burada yer vereyim dedim.

İNTERNET ÖDEVİ
Kırtasiye camında bir ilan: “İnternet Ödevi Yapılır”
Öğretmen, bir araştırma ödevi veriyor. Öğrenci geliyor, birkaç kuruş karşılığında ödevi hazır olarak elde ediyor. Bazen de çocuğunun ödevini anneler, babalar çıkartıyor. Çocuk, kendisi hazırlamış gibi öğretmene veriyor. Öğretmen, öğrencisi hazırlamış gibi kabul ediyor.
“Öğrenciler, daha şimdiden kolaycılığa, hileye alıştırılıyor”


ETİKET FİYATI
Satış yerlerinde boy boy etiketler; Şunun fiyatı 29,90 lira, bunun fiyatı 99,90 lira. O kadar doğallaşmış ki, herkes bu duruma alıştırılmış. Fiyatlar sanki bir birim alttaymış gibi sunuluyor. Halbuki 99,90 lira değil yine 100 lira ödeniyor. Kim, paranın küsurunu geri alıyor ki?
“Subliminal benzeri yöntemle bilinçaltına seslenerek ikna etme yöntemi de bir tür sahtekârlıktır.”

70 KİLOMETRE HIZ
Ankara-İstanbul yolu... Araçlar gaza basıp uçarcasına giderlerken birden bir yavaşlama oluyor. Hızlar aniden 70 km’ye düşüyor. Sadece birkaç yüz metrelik bir bölümde kameralı sistemle 70 km hız kontrolü var. Kontrolün dışına çıkar çıkmaz, yani kameraların önünden ayrılıp arkasına geçer geçmez sadece birkaç saniyede tüm araçların hızı, yeniden trafik canavarı olacak düzeye ulaşıyor.
“Hızlı, hızlı, hızlı, hızlı, hızlı, -yavaş-, hızlı, hızlı, hızlı, hızlı... Trafik kuralına uymakla uymamak iç içe geçiyor. Sürücü, farkında olarak/olmayarak kural çiğnemeye alışkanlık kazanıyor.”

PROGRAM DEVAM EDECEK
TV’de bir programın sonu gelmiş. Ciddi sunucu, tüm ciddiyetiyle izleyenlerin gözlerine bakarak “Programımız reklamlardan sonra devam edecek.” diyor, reklamlara geçiliyor. Uzun süre sonra reklamlar bitiyor. Merakla programın devamını bekleyenleri düş kırıklığı bekliyor; çünkü sunucu, programın bittiğini duyuruyor.
“İzleyiciyi birkaç dakika daha ekrana bağlamak için başvurulan bu yöntem de net bir hile.”

İNTİHARA TEMPO
Adam, intihar etmek amacıyla ya da intihar edecekmiş gibi rol yaparak çatıya çıkıyor. Kendince birtakım nedenleri var. Kısa sürede aşağıda biriken meraklılar tempo tutup bağırmaya başlıyor.
-Atla! Atla! Atla!
“Bir yaşam kimsenin umurunda değil; önemli olan o andan eğlence yaratmak.”

ARKASINI SAĞLAMA ALINCA
Sokakta, pazarda, durakta, şurada burada... Yabancı ya da tek başına biri suçlanırsa... Ona çevre sakinlerinden biri saldırırsa... Saldırganın üç beş arkadaşı da saldırır gözü kapalı. Zavallı kurban, birbirinden güç alan çok kişi tarafından linç edilircesine dayaktan geçirilir. Çevredeki onlarca kişi de acıma rolü yaparak / belki acıyarak olayı sadece izlemekle yetinir.
“Saldırgan yaratıklar, yabancısı olduğu bir yerde tek başınayken kuyruğunu bacakları arasına saklayan köpekler gibi korkak olurlar.”

ELİMDEN GELENİ YAPIYORUM
Anne-baba çocuğunu, öğretmen öğrencisini, doktor, hastasını kast ederek “Onun için elimden geleni yapıyorum.” der. Eli ne kadar doludur? Ya da elini doldurmak için çabalıyor mu? Kendini güncelliyor mu? Yanıt çoğunlukla hayır!
“Elinden geleni yapıp yararlı olmak isteyen kişi, elini bilgi ve beceriyle doldurmalıdır.”

GÜRÜLTÜYE BAĞIŞIKLIK
Daha çocukken okul koridorlarında bağırıp çağırarak...
Barlarda, düğün salonlarında müzik sesini sonuna kadar açarak gürültüye alışıyoruz, alıştırılıyoruz.
Aşırı gürültünün zekayı, anlama-algılama yeteneğini körelttiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
“Peki, gürültü kaynaklarına neden tepki göstermiyoruz? Zekamız köreldiği için mi?”

AYAKKABI ÇIKARMAMAK
Avrupalı gelişkinler (!) ayakkabılarını evde bile çıkarmazlar. Bizim gurbetçilerimizden bazıları de yurda tatile gelince zaman zaman ayakkabılarını çıkarmadan içeri daldıkları olur?
Bunun mantığı nedir? Evde ayakkabı çıkarılsa ve tüm vücudun yükünü gün boyunca çeken zavallı ayaklar rahata kavuşsa daha doğru değil mi?
“Ayaklara özgürlük!”

DUŞ KABİNİ
Binalar lüks. Daireler lüks. Banyolar lüks. Salon geniş, odalar geniş, mutfak geniş. Ya duş kabini? Daracık! Banyo yaparken dirsekleri bir yerlere çarpmamak için yavaş çekimle hareket etmek gerekiyor.
İnsanlar, yaşamını neden zora koşuyor? Banyonun dörtte üçü boş duracağına duş kabini genişletilse ya. Özgürce yıkanma ortamı yaratılsa ya!
“Kabin dar... Küvet dar... Banyodan zevk almak gerekirken işkence çekmenin ne anlamı var.

HAYAL KIRIKLIĞI
Sokaktan gelen bir gürültü. Kaza olduğunu, iki aracın çarpıştığını haykırır birileri bir yerlerden. Göz açıp kapayıncaya kadar meraklılar olay yerine koşarlar. Herkes birbirine sorar:
-Ölen var mı? Yaralı var mı?
Ölen de yaralanan da olmadığını anlayınca birilerine anlatacakları önemli (!) bir haber sahibi olamamanın hayal kırıklığıyla ayrılırlar olay yerinden.
Benzer bir durum: Televizyonlarda ölüm haberleri yayınlanırken tüm bakışlar ekrana kilitleniyor.
“Ölümlerle haşır neşir olmuş bir topluma dönüştük. korkunç!”

Basit bir soru: “NEREYE GİDİYORUZ BÖYLE?”

Ali Aydoğan – www.karadorukaa.com - Ankara

bizimyazarlarimiz-aa_oykuler-baslik-incecubuk.jpg